Playlistteki Şarkı: Alexander Rybak - Oah
Multimedia: Kaan
''Günaydın uyuyan maymun.'' Kulağımda hissettiğim nefesle aniden kalkarak yanımda öylece yatan ve masum gözlerle bana bakan Barkına gülümsedim. Uyandığımda benim gözlerimin Mesut Özil'in gözlerinden farkı yokken, Barkının ki nasıl hala aynı olduğunu düşünmeye başladım ve ardından dudaklarına yaklaşarak küçük bir buse kondurup utanarak geri çekildim. Yastığın içine gömdüğüm başımı ellerinin arasına alarak kendine yaklaştırdı ve burnuma ufak bir öpücük kondurarak güldü. Güldü ve ben eridim adeta, bir insanın gülüşünü anca bu kadar güzel olabilirdi çünkü.
''Bugün daha iyisin.'' diyerek elimi alnına götürerek ateşine baktım. Alnında olan elimi, sıcak ellerinin arasına alarak ''Ateş böyle ölçülmez.'' diyerek gözlerini kapadı. Dudaklarımı alnına bastırırken bir yanda da kalbimin ritminin düzelmesi için hatim indiriyordum. Her ne kadar uzun bir süre beraber olsakta, hala böyle ufak şeyler beni heyecanlandırıyordu. İlk gün ki gibi.
''Varmıymış ateşim?'' deyip gözlerini açan ve sinsice kıkırdayan Barkına bakışlarımı çevirerek. ''Anlayamadım valla.'' diyerek güldüm ve alnına bir kez daha dudaklarımı bastırdım. Geri çekilirken ''Bence yine anlayamadın.'' diye mırıldanan Barkına gülerek yeniden bastırdım dudaklarımı. Ve ardından yeniden, yeniden ve yeniden.
***
''Hadi Barkın ye şunu!'' diye bağrırken elimde tuttuğum çatalı alarak kenara koydu ve biraz daha masaya yaklaşarak ''Seni seviyorum.'' diye fısıldadı. Bir kaç saniye afallamamın ardından ''Teşekkür ederim.'' diyerek geri çekildim. Bir ilişkide odun olan tarafın erkek olması gerekirken, bizim ilişkimizde odun olan taraf bendim.
Derin iç çekişinin ardından kıkırdayarak kendi sandalyesine sindi. ''Ee napıyoruz bugün?'' derken bir yandan da salatalıkların birini ağzına atmakla meşguldü. ''Hiç bir şey. Sen yatıyordun.'' deyip elimde tuttuğum çatalı ona doğru yönelttim. ''Rüzgarı ve Burcu çağırırz buraya.'' dememin ardından ayağa kalkarak sofrada olanları yavaş yavaş buzdolabına yerleştirmeye koyuldum. ''Burak ve Cenkde gelsin.'' dediğinde tek kaşımı kaldırmaya çalışarak Barkına döndüm. ''Onlar kim?'' diye sorarken yine tezgaha döndüm. ''Bizim sınıfta kiler, sende bir kaç kız çağır eğlenelim bari.'' dediğinde güldüm. ''He tam cümbüş havası.'' diyerek yeniden güldüm.
***
''Burcu! Kapa çeneni!'' diye bağırışımın ardından Barkının derin kahkahası kulaklarımı doldurdu. Barkının dediği gibi Burak ve Cenk' i de çağırmıştık. Bizim kızlardanda Selin ve Hazal gelmişti. Şimdi ise Burcu'nun aklına uyup Doğruluk ve Cesaret oyununu oynuyorduk.
''Hadi Miray, bizde kaldığın gece altına yaptığını söyle herkese.'' diye bir kere daha bağırdığında kafamı gömecek yer aradım adeta. Şu an rezilliğin daniskasını yaşıyordum ve Barkın bey sadece gülüyordu!
''Tamam kabul.'' diyerek yenilgiyi kaybettim ve ellerimi teslim olur derecesinde havaya kaldırarak ''Yaptım!'' diye bağırdım. Burağın kahkahası kulağımı doldurduğunda iç çektim. Ve önümde duran şişeyi çevirerek gözlerimi kapadım.
''Hazal Barkına soruyor.'' diye hönküren Burcuya bakışarımı çevirdim. ''Doğruluk.'' diye kısa bir cevap veren Barkına kıkırdayarak Hazala çevirdim bakışlarımı. ''Mirayla öpüşmekten fazla ileri gittiniz mi?'' dediğinde ''OHA!'' diye hönkürerek Barkına döndüm. ''Cesaret de.'' dediğimde güldü ve ''Cesaret.'' diyerek kıkırdamasına devam etti. Burcu ''Haksızlık ama ya.'' diye söylensede gülerek Hazala baktım. ''Öpüşün.'' dediği anda ağzımı beş karış açarak kalakaldım. ''Ya ne meraklısınız be!'' diye çemkirdiğimde Burcu alkış tutarak ''Hadı, hadi.'' diye bağırmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Hislerim
HumorDört yakın çocukluk arkadaşı. Gizlenen aşklar. Karşılıksız sevgiler. Oyunlar, kötülükler. Eğlenceler, en mutlu anlar. Yaşamak ve ölüm arasındaki o ince çizgiler. Bu dört yakın arkadaş, gençliklerinin en güzel zamanlarında bütün bu duyguları tattılar...