Bölüm: 9
Yağmur çiseliyordu. Şanssızlık benim kaderimde vardı, Kaan ile buluşmadan çıktıktan sonra eve doğru yürüyordum ve yağmur da hızlanıyordu. Normalde yağmuru severdim ama sırılsıklam olduğum zamanlar değil.
Evin kapısına geldiğimde derin bir nefes aldım. Dinlenip, uyumak istiyordum. Hatta mümkünse beynimdeki her şeyi boşaltmayı, unutmayı. Ama bu imkansızdı.
Eve girdiğimde Can'in yine saçma sorularıyla karşılaşsam da aldırmadan odama çıktım ve kapıyı kapattım. Yatağımın kenarına oturup gözlerimdeki yaşları serbest bıraktım. Ya Barkın'ı tamamen kaybettiysem? Ya tamamen yalnız kaldıysam? Bütün aptallık bendeydi. Burnumu çekip ağlamaya devam ettim. Üşüyordum, odam fazlasıyla soğuktu nedense. Telefonumun zil sesleri kulaklarıma dolunca cebimden çıkarıp ekrandakinin kim olduğuna bile bakmadan açtım.
"Efendim?" dedim boğuk sesimin arasından. Karşı taraf konuşmaya başlayınca tanıdık sesin kime ait olduğunu anladım. "Miray, konuşabilir miyiz?" Bugün herkes benden ne istiyordu ya? Sanki Kaan'la çıkmaya başlamamıştım, adeta bir dünya savaşı çıkarmıştım. "Rüzgar eve yeni geldim. Sonra konuşalım."
"Sakinleştin mi?" Gözlerimi yumdum ve bir gözyaşını daha özgür bıraktım. "Evet,evet. Çok iyiyim merak etme. Görüşürüz." telefonu kapadıktan sonra annem odaya girip yine söylenmeye başladı. "Çocuğum topla şu odanı artık. Daha sabah toplamıştın hangi ara gelip dağıttın."
"Valla anne bizde ortam böyle." Pis pis sırıttım, annemle uğraşmayı seviyordum. Yanağına minik bir öpücük kondurup etrafa fırlattığım eşyalarımı toparladım. Rüzgar'la konuşmalı mıydım? Çok tepki vermiştim evet ama sonuna kadar haklıydım. Herkes fazla abartıyordu. Sonuçta o Burcu ile çıkmaya başladığı zaman ben hiçbir şey dememiştim değil mi? Hem de arkadaş grubuyduk biz.
***
Yatağın kenarında, dizlerimi kendime çekmiş bir vaziyette deliler gibi ileri geri sallanıyor ve sırtımı yatağa çarpıyordum. Çünkü depresyonda olmak bunu gerektirir.
Odamın kapısı açıldı ve içeriye Can'ın o mükemmel (!) sesi doldu. "Ablaa kapıda biri seni bekliyor."
"İstemiyorum. Çık odadan." diyerek kestirip attım. Depresyondayım oğlum ben, çıkmam bir yere falan.
Can odadan çıktı ve yarım saat sonra tekrar geldiğinde hala aynı şekilde oturup bir ileri bir geri hareketimi devam ettiriyordum. "Ablaa koş koş abla annem evin önünde küçük bi kaza geçirdi kolunu kırmış!" deyince korkuyla Can'a diktim bakışlarımı.
"Ne?!" can havliyle odadan fırlayıp kapının önüne çıktım. "Nerde annem? Anneeeeee." Can pis pis gülerken neye uğradığımı şaşırdım. Karşımda Rüzgar'ı bulunca sinirlerim yine tavan yaptı. "Sensin değil mi, sen yaptın bunu. Ya nedir bu sizden çektiğim. Depresyondayım ben rahat bırakın beni rahat." Sinirden dudaklarımı ısırırken Rüzgar bana bir adım yaklaştı. "Sen istesen de istemesen de konuşacağız küçük hanım. Şimdi yürü arabaya." Kolumdan tutarken üstüme başıma baktım. Kalpli pijama mı? Rüzgar'ın karşısına böyle çıkmak mı? Sen bittin Can.
"Ya Rüzgar gelmeyeceğim tamam mı? Beni rahat bırakın biraz." Rüzgar sözlerimi hiç dinlemeden beni arabaya bindirip kendi de bindi ve gaza bastı. Sokaktan çıkarken kolumu camdan çıkardım.
"Miray sanki sen beni kırmadın hiç. Sanki bir tek ben senin üstüne geliyorum" dedi yolu izlerken. "Bıktım Rüzgar anlıyor musun? Benim de bir hayatım var ve hepiniz üstüme geliyorsunuz. Ben de mutlu olmak istiyorum. Sen Burcu ile çıkmaya başladığında ne kadar şaşırsam da bu kadar üstüne geldim mi? Biraz beni düşünsen? Göz yumsan?" Gözlerimi tekrar yola çevirdim.
![](https://img.wattpad.com/cover/23124736-288-k550113.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Hislerim
HumorDört yakın çocukluk arkadaşı. Gizlenen aşklar. Karşılıksız sevgiler. Oyunlar, kötülükler. Eğlenceler, en mutlu anlar. Yaşamak ve ölüm arasındaki o ince çizgiler. Bu dört yakın arkadaş, gençliklerinin en güzel zamanlarında bütün bu duyguları tattılar...