ÇH -45-

3.3K 166 15
                                    

Vote ve yorumlar hala eskisi gibi değil, biraz daha destek çıkarsanız emin olun daha iyi olucak bizim için. Bu bölüm Rüzgar'ın ağzından olduğu için normale göre daha kısa, lütfen, yorum ve oylarınızı bekliyoruz, keyifli okumalar. -Ayça&Sevde.

Rüzgar'ın ağzından.

''Bizi bir araya getirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.'' dedim Burcu'nun gözlerine bakarak beni onaylarcasına başını salladı ve ''Bunu istemiyorum.'' dedi. Haklıydı ama azda olsa onlar sayesinde buradaydık.

''İntikam alalım mı?'' dedim Burcu sevinçle ellerini çırptı, ''Ne yapabiliriz?'' diyerek yüzüme baktı merakla. 

Biraz düşündüm.

''Buldum!'' dedim beş saniye düşündükten sonra ''Makyaj malzemelerin yanında mı?'' diye sorduğumda başını salladı 'evet' anlamında. ''Şimdi, onların uyuduklarından emin olduktan sonra makyaj malzemelerinle yüzümüzü boyayacağız. Yapraklardan da şekil yaptıktan sonra onların çadırlarını basacağız.'' dediğimde güldü. ''Çocuk gibisin hala,'' diyerek aramızda bulunan yastığa dokundu. ''Ama güzel fikir!'' diyerek ellerini havaya kaldırdı ve makyaj malzemelerini çantasında çıkardı. 

 ''Ben anlamam, sen yap bana da.'' dediğimde güldü ve eline aldığı beyaz rujumsu şeyi yüzüme sürdü. Elleri ile iyice yüzüme yedirirken, göz göze gelmektende oldukça sakınıyordu. 

''Neden bana bakmıyorsun?'' diye sorduğumda masumca gülümsedi. Cevap vermedi.

Elleri yüzüme değerken kendimi daha mutlu biri gibi hissettim. Ben ve kalbim Burcuya aitti. Biz birbirimizin kaderiydik. Miray ise sadece bir saplantıydı benim için, benden vazgeçtiği için onu elde etmek istemiştim.

Artık onu istemiyordum. 

İstediğim tek şey Burcuydu ve onu geri kazanmak istiyordum. Kırdığım kalbini toplamak istiyordum. Tabiki cam kırıklarının elime batmasına izin vererek. Çünkü o, buna değerdi.

 Yüzümü beyaza boyadıktan sonra eline aldığı siyah kalem ile birşeyler çizmeye başladı.

"Ortaya nasıl bir şey çıkacak, merak ediyorum." Diyerek güldüğümde Burcu çenemden tutarak başımı sabitledi. "Kıpırdama, daha korkunç oluyor." diyerek kıkırdadı.

 "İşte tamam." Aynayı elime verdiğine yüzüme tuttum ve irkildim. Gerçekten çok farklı ve ürpertici olmuştum. Aynı zamanda da komik. Aynayı Burcu'ya uzatarak kendini boyamasını izlemeye başladım ama pek de beceremiyor gibiydi. Sıkıntıyla kıvranarak bana baktı ve elindeki ruju uzattı.

 "Bana sen yapar mısın?" Memnuniyetle elindeki ruju alıp bir elimi Burcu'nun çenesine koydum. Yanaklarını boyayarak elimle yedirdim ve alnına da bir kaç şekil çizdim. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan yapmaya özen gösteriyordum, onun aksine. O ise gözlerini kaçırıyordu hala. 

Ruju yere koydum ve yüzünü ellerimin arasından alarak onun da gözlerime bakmasını sağladım. "Burcu ben bir şeyleri yeni anlamaya başladım." Burcu makyaj malzemelerini toplamaya başladığında, "Normal, senin jetonun hep geç düşer." diyerek laf soktu. Buna aldırmayarak kolundan onu kavradım ve yaptığı şeyi bırakmasını sağladım. "Bana bak! Burcu ne kadar pişmanım göremiyor musun?" Yutkunarak gözlerime baktı yeniden. "Görüyorum Rüzgar. Çok iyi görüyorum."

 *** 

Başımıza bir kaç çalılık alıp kulaklarımıza yapraklar koymuştuk. Sinsice Miray ve Barkın'ın çadırına yaklaştığımızda durdum. "Şimdi, yavaşça çadırın giriş tarafındaki fermuarı açacağım. Sen de ışığı yakacaksın." Diyerek göz kırptım.

 Çadırı yavaş yavaş açmaya özen gösterdim, ikisi sarmaş dolaş uyuyorlardı. Burcu ışığı yakınca ikimiz de çığlık atmaya başladık ve Barkın ve Miray aynı anda yerlerinden fırladılar. Tam on beş saniye boyunca çığlık attığımızda en sonunda durduk. 

Onlar çığlık atmaya başladıklarında biz de korkup bağırmaya devam etmiştik.

Çığlıklarımız başka çadırdakileride tedirgin edince bütün herkes çadırılarından çıkıp çığlıklarımıza eşlik etmeye başladılar.

''Niye hepimizi bağırıyoruz?'' diyen aynı zamanda bağırmaya devam eden Burcu'ya döndüğümde yüzündeki çizdiğim şekle bakıp biraz daha sesli bağırdım. Bu şeyi ben çizmiş olmazdım, kızın güzelliğini kapamıştım resmen. 

''Yeter!'' dedi Barkının bacağına yapışmış olan Miray, ''Bağırmayı kesin!'' diye devam ettiğinde susmayı becerebilmiştik.

Geçen iki dakikanın ardından herkes çadırına geri dönmüştü. Burcu ve ben beşlik çakıp sevinç dansı yapmıştık. Sevgiliyken abuk subuk yaptığımız bir danstı bu.

 ''Bizi dinlemek neymiş gördünüz.'' dediğinde Burcu, ''Ne dinlemesi?'' diyerek kendini savunmaya başladı Miray.

''İşe yaradı ama!'' diye Bağıran Miraya bakışlarımı çevirdiğimde güldüm kendi kendime, haklıydılar.

''Bunlar iyilikten ne anlar sevgilim.'' dedi Barkın, Mirayı kendine çekerken. 

''İntikamımızı aldık.'' dedim, Barkının Miraya yaptığı gibi kendime çektim Burcuyu. Bu hareketime şaşırarak kendini geri çekti.

''Neyse yatıyoruz biz.'' diye mırıldanan Barkın ilk çadıra girdi ardından ise Miray. ''Bizde yatalım.'' dedim Burcu'ya bakarak ve çadırımıza doğru ilerledik.

Yatar pozisyonu aldığımızda Burcu ortaya bir yastık daha koydu. 

''Hele bir geç bu yastığı.'' dedi daha sonra işaret parmağını bana doğru salladı. ''Mahvederim seni.'' diye devam ederek sırtını bana döndü.

***

 Çan sesleriyle gözlerimi araladığımda elimle yatağın diğer ucunu yokladım. Burcu yoktu. Aniden gözlerimi açtım ve çadıra bakındım. Burcu çadırda yoktu. Hemen bir tişört üzerime geçirip kendimi dışarı attım. Neredeyse bütün kamp uyanmıştı ve saat henüz sekizdi. Barkın ve Miray'ı bana yaklaşırken gördüğümde, "Burcu nerede? Ne yaptınız Burcu'ya!" diye sordum hışımla. "Hey sakin ol dostum Burcu kahvaltı almaya gitti ve biz de şu an gidiyoruz." Onlarla beraber yürümeye başladım. 

"Sabahın köründe niye kalktı ki herkes?" Miray elini havada salladı. "Kamp burası Rüzgar kamp." "İzci miyiz biz ya?" Diye söylendiğimde kahvaltı sırasına geçmiştik. Burcu ise çoktan yemeğini almış ve çimlere çökmüş bizi bekliyordu. Ona bakarak gülümsedim ve el salladım. O ise bana karşılık vermeden yemeğine başladı. 

Yemeklerimizi aldığımızda Burcu'nun oturduğu çimlere biz de oturduk ve yemeklerimize gömüldük.

Barkın çayını yudumladığı sırada derin bir oh çekti. "Millet yaz tatili geldi ve ben deniz kum gece eğlencelerini çok özledim." Miray Barkın'a öldürecekmiş gibi bakarak, "O gece eğlencelerinde kızlar yoktur umarım canım." Dedi. Barkın başını 'hayır' anlamında iki yana sallayıp dururken, "Bizim yazlığa bu yaz kimse gitmeyecek. Anahtarı alabilirim. Yalnızca dördümüz. Güzel bir tatil olur." Dediğimde Burcu neşeyle ellerini çırptı ama sonra hayal kırıklığına uğramış gibi ellerini indirdi. 

"Senin evin mi?" Yan yan gülümsedim. "Evet. Seni bir kere götürmüştüm hatırladın mı?" Burcu başını yukarı aşağı sallarken Miray da neşeyle gülümsedi. "Bence çok güzel olur." Barkın da onayladığında dudaklarımı yaladım. Bu tatil Burcu'nun gönlünü daha iyi alabilmemi sağlayabilirdi. Yalnızca dördümüz olursak her şey daha kolay olacak gibi görünüyordu. O an ben de dörtlüyü ne kadar özlediğimi fark ettim. Allah aşkına, ben neden garip davranmaya başlamıştım ki? Artık eskisi gibi olmak istiyordum. Eski Rüzgar.   

Çocukluk HislerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin