Yavaş yavaş finale gidiyoruz! Finalde ne olmasını isterdiniz? Nasıl bir son olsun isterdiniz, bize yazın!
Ve lütfen o güzel oy ve yorumlarınızı esirgemeyin.
----------------------------------
Miray.
Aylardır hayalini kurduğum karne günü.
Bu sabah inanılmaz bir neşeyle uyanıp günlük kıyafetlerimi giymiştim. Barkın ile sabah buluşup okula beraber gitme kararı almıştık fakat bunca yıllık öğrenci olmamıza karşın hala karnelerin kaçta alınacağını bilmiyorduk.
Barkın telefonuma çağrı attığında aşağı inip sessizce evden çıktım ve onu karşımda bulur bulmaz yanağından öptüm.
"Hayırdır sabah sabah?" Merakla soru soran Barkın da oldukça neşeli görünüyordu. "Okul bitti ya ona seviniyorum işte, ama sen mezun olup gidiyorsun. Bir yıl sensiz nasıl okuyacağım ben?" diye sordum, suratımı asarak.
Barkın başımı okşayıp güldü. "Okulu boşver, ben hep senin yanına geleceğim. Üniversiteyi başka bir yerde kazansam bile."
Yavaş yavaş okula vardığımızda çoğu kişi bahçedeydi, müzikler çalıyorlar, eğleniyorlar kimisi de yemek yiyordu. Rüzgar ve Burcu gülerek yanımıza yaklaştığında merakla onlara baktım. Beraber takılmaya mı başlamışlardı?
Rüzgar neşeyle kolunu Burcu'nun omzuna attı. "Günaydın millet." Onlara merakla baktığımızı fark edince ise hemen açıklama pozisyonunu aldı. "Şey, sizi göremeyince sıkıldık beraber bir hava alalım dedik. Değil mi Burcu?" Burcu ifadesiz bir yüzle bana bakıyordu. "Evet Rüzgar. Miray, hadi biz sınıfımıza gidelim beyler siz de gidin. Az sonra karneler dağıtılacakmış." Barkın yanağımı öperek bana kısa bir veda etti ve Burcu'yu koluma taktım. Merdivenleri ikişer ikişer çıkarken,
"Rüzgar'ı affettin mi?"
"Sanırım ama eskisi kadar iyi davranmıyorum. Biraz daha anlasın değerimi." dediğinde güldüm. "Sen çok fenasın Burcu. O da seni çoktan affetmişe benziyor, tatilde iyice aranız düzelir umarım." dedim. Sınıfa ulaştığımızda herkes yerini almış, sınıf hocamız da elinde karnelerle bekliyordu. Yerlerimize geçmemizi işaret ettiğinde Burcu ile cam kenarındaki iki kişilik sıralara yerleştik.
Bir süre hocanın nasihatlerini dinledikten sonra en sonunda karnemizi almıştık. Tek bir zayıfı umursamayarak neşeyle karneyi çantama tıktım. Burcu ise melül melül karnesine bakıyordu.
"İki zayıfım var!" diye sızlandığında kolundan dürttüm. "Bırak ve çantana koy Burcu! Bitti kızım bitti, tatile gideceğiz neşelensene!" Diyerek onu ayağa kaldırdığımda meşhur sevinç danslarımızdan yaptık.
Hoş geldin yaz, hoşgeldin deniz,kum,güneş. Tatilin sonlarında ünviersite için çalışmaya başlayacak olsak da şimdiden bunu düşünmüyordum. Tek düşündüğüm şey dördümüzün çıkacağı tatildi.
Okul bahçesine Burcu ile çıktığımızda bir kaç tanıdığa sarılarak vedalaştık. Sevdiğim bir kaç hocaya el salladıktan sonra kapının dibine doğru yürüdük. Uzaktan Barkın ve Rüzgarı izlemeye başladık.
Bir çok arkdaşları ile vedalaştıklarında, bir kaç hocaylada sarılmışlardı. Uzun bir bekleyişin ardından yanımıza sonunda gelebilmişlerdi.
''Hemen gidiyoruz değil mi?'' Diye sorduğunda kolunu Burcu'nun omuzuna attı. ''Kolunu çek Rüzgar,'' diye sızlandı Burcu, Rüzgar iç çekişle kolunu da çekmiş bulundu. Rüzgar'ın suratı düşerken, kıkırdadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Hislerim
UmorismoDört yakın çocukluk arkadaşı. Gizlenen aşklar. Karşılıksız sevgiler. Oyunlar, kötülükler. Eğlenceler, en mutlu anlar. Yaşamak ve ölüm arasındaki o ince çizgiler. Bu dört yakın arkadaş, gençliklerinin en güzel zamanlarında bütün bu duyguları tattılar...