Bölüm: 22
''Ben çıkıyorum.'' dememle annemin yanağına sulu bir öpücük kondurdum. ''Görüşürüz kuzum.'' demesiyle şirince sırıtıp ayakkabılarımı giymek için büyük bir çaba içerisine girdim.
Evden çıkmamla duvara yaslanmış, telefonuna odaklanmış Barkını on saniyeye yakın izledim. Zaten yakışıklı ve çekiciydi. Şimdi gözüme daha fazla yakışıklı ve çekici geliyordu. Ah birde seksi... Ve şirin.
''Merhaba.'' diyerek yavaş adımlarla olduğu tarafa doğru yürümeye başladım. ''Merhaba,'' derken fazla utangaç çıkmıştı sesi. ''Okul,'' dedim derin nefes alırken. ''Geç kalmayalım.'' diyerek sokağın başına doğru yürümeye başladık. Aramızda bir mesefa vardı sanki.
''Hava soğuk.'' derken bir yanda da deri ceketime daha da sıkı sarılıyordum. ''Üşüdüysen,'' diyerek üzerinde ki montu çıkarmaya kalkıştı. Onu durdurarak kıkırdadım. ''Barkın, sen öküz bir insan olmalısın. Böyle centilmenlikler yapma.'' diyerek yeniden kıkırdadım. ''Eskisi gibi olalım. Yine öküzlükler yap mesela.'' diyerek derin bir nefes aldım. ''Bu en iyisi olur.'' diyerek beni onayladı.
***
''Kızım bil bakalım ne öğrendim.'' diye heyecanlı bir şekilde birşeyler ima etmeye çalışan Burcuya dönerek ''Ne öğrendin?'' diyerek derin bir nefes aldım. ''Şu kızı görüyormusun?'' derken ön sıramızda oturan Selini işaret ediyordu. ''Barkından hoşlanıyormuş.'' demesiyle ''Ne!'' diye cırlayıp Selini gözlerim ile hapis ettim. ''Neden bu kadar fazla tepki verdin?'' derken alayla güldü. ''Hiç, hiç öylesine. Banane ya, banane Burcu, neden bana söylüyorsunki? Banane!'' diye söylendikden sonra gözlerimi kısıp Selin'e 'hi is mayn bitch' bakışı atarken buldum kendimi.
Zilin çalmasıyla Burcuya dönerek ''Rüzgar seni kantinde bekliyor.'' diyerek kış kış işareti yaptım. Burcu hışımla sırasından kalkarak sınıftan çıktı. Bende Selinin yanına oturarak pis pis sırıttım. ''Naber?'' diyerek elimle masaya vurarak ritim tuttum. ''İyi, sen?'' diye sorunca oflayarak ''Barkını seviyormuşsun.'' diyerek konuya girdim. ''Ay eveeeeet.'' diye yanıtlayınca yüzümü buruşturdum. ''Sevilecek biri değil.'' diyerek yalanlarımı sıralamak için derin bir nefes aldım. ''Burnunu karıştırıp, koltuğun altına yapıştırıyor.'' Diyerek arkama yaslandım ve zaferle güldüm. ''Sümükleri aktığı zaman, silmek yerine yiyor.'' dememle kızın ağızından koca bir 'ıyy' kaçmış bulundu. ''Ama tabii seviyorsan, karışamam.'' diyerek ayağa kalktım. ''Ay yok, sevmiyorum.'' diyerek yüzünü bir kere daha buruştururken bende kendi sırama doğru ilerledim. Cebimden telefonu çıkardığımda bir mesaj gelmiş olduğunu gördüm, Barkın'dan.
Arka bahçeye gel.
Mesajı görünce sırıttım. Sınıftan çıkmak üzere ilerlemeden önce Selin'in sırasının yanından geçerken, "Ayrıca, kıronun teki. Seni gizli saklı köşelere çağırabilir. Baya sapık yani." dedim.
***
Derse giriş zili çoktan çalmış olsa bile biz Barkın'la hala arka bahçedeydik. "Barkın Allah aşkına, ergen aşıklar gibiyiz şu an. Hadi içeri girelim."
"Bana karşı mı çıkıyorsun?" Dedi üstüme üstüme gelirken. Barkın benden, gözlerine 10 saniye boyunca bakmamı istemişti. Gözlerimi kaçırmıyordum, romantik filmlerdeki gibi değildi. Bildiğin gülüyordum. "Barkın sana bakınca gülmeden edemiyorum nolur yapma bunu bana." dedim kıkırdayarak. "Yapmazsan..." elmi tuttu ve devam etti. "Okulun içinde seni öperim." Son cümlesinden sonra bütün vücudumu ateş bastı. Barkın'ı bu kadar sinsi biri olarak tanımamıştım! En sonunda kabul ederek gözlerine odaklandım. 1..2..3..4..5.. Saniyeler hızla geçip giderken birbirimizin gözlerine kilitlenmiştik. Derse geç kalmış olmam umurumda değildi, umurumda olan tek şey Barkın'ın gözleriydi. Bir süre sonra gözlerimizi birbirimizden ayırdık. "Ama on saniye değil otuz saniye falan olmuş." Barkın sırıttı. "Hadi içeri girelim."
Sınıfa girdiğimde yüzümde güller açıyordu, neyse ki hoca daha gelmemişti. Ah ne şanslı kızdım ben öyle. Sırama oturunca Burcu bana döndü. "Neredeydin sen bakayım? Kiminle flörtleşiyordun..." Burcu'nun imalı sözleri ve bakışları son günlerde fazlasıyla canımı sıkıyordu.
"Seni fesat insan evladı. Öğle namazını kılmaya gittim. Yazıklar olsun sana." Önüme dönüp kitaplarımı açtım ve kıkırdadım. "Selin Barkın'dan iğrendiğini söyledi. Bir şey mi söyledin lan kıza?"
"Yok canım ne söyleyebilirim? Demek ki aşkı bu kadarcıkmış." Omuz silktim. "Burcu, sevgilinle özel anlar yaşamak, ya da ne bileyim, gözlerinin içine bakmak falan..."
"Ee?"
"Farklı bir his değil mi?" Burcu'nun gözleri kocaman açıldı. "Kimle bakıştın lan sen!" Gözlerimi devirdim. "Hiç Burcu hiç. Söylemedim say..."
Ders matematikti, sanırım bugünki ders kabus gibi olacaktı çünkü sınav sonuçları açıklanacaktı. Hoca içeri girer girmez masaına geçti ve isimleri tek tek okudu. Sıra bana geldiğinde stresle ayağa kalktım.
"Miray Dinçer, 28." Hemen itiraz ettim. "Hocam nasıl 28 ya nasıl? Adım, soyadım, numaram, sonra 10 sorudan 6 tanesini yaptım ben. Nasıl 28?!" Yerime bir hışımla oturup başımı sıraya dayadım. Burcu bana döndü, "Miray bu kadar üzme kendini. Anlaşılan beyninin olmayan sayısal kısmına fazla yüklenmişsin, ondan böyle olmuş." dedi ve pis bir şekilde kıkırdadı. Kız haklıydı!
***
''Hatırlıyormusun, beraber uyuduğumuzda nasıl horladığını?'' deyip pis bir şekilde sırıtan Barkına bakışlarımı çevirerek sırıttım. ''Tamam kabul, ben horluyorum. Ama sen! Senin ki resmen halka sesleniş.'' diyerek havada kalan elimi Barkının omuzuna geçirdim.
''Sönönkö ulösö söslönöş.'' diye mırıldanarak beni taklit etmesine kahkaha attım. ''Bu hafta sonu biryeremi gitsek, sen ve ben?'' derken sesi daha deminki gibi alay dolu değildi. Yanaklarımda oluşan sıcanlık hissine göz yumarak ''Bilemiyorum.'' diyerek yanıtladım tek nefeste. ''Annanemin dağ evini hatırlıyormusun? Tekirdağda?'' diye sorduğunda başımı olumlu anlamda salladım. ''Cuma akşamı geçeriz, cumartesi, pazar orada kalırız.'' diye devam ederken derin bir iç çektim. Barkınla baş başa bir tatil, kulağa mantıklı gelmiyordu. ''Kar falan yağmadan, eğleniriz işte. Sana mangal yaparım.'' deyip suratıma soran gözlerle baktığımda ''Bilemiyorum Barkın.'' diyerek yanıtladım.
''İkimizin aynı evde kalması...'' diyerek derin bir nefes aldım. ''Bana güvenmiyormusun?'' diye sorunca ''Bu ne biçim soru Barkın, tabi ki güvenmiyorum!'' diyerek alayla güldüm. ''Geliyorsun.'' derken onunda sesi alay doluydu. ''Bilemiyorum.'' diye yanıtlayınca ''Kaşınma.'' diyerek kıkırdadı. ''Barkın!'' diye inleyince oturduğu sandalyesinden ayağa kalkarak kantinin içinde bağırmaya başladı.
''Ne Miray! Beni mi seviyorsun?'' diye bağırınca, hatta hönkürünce bir kaç göz bize çevrilmişti. ''Barkın sus.'' diyerek kolunu cimciklediğimde ''Çokmu seksiyim, ah utandırma.'' diye devam etti ve alayla güldü. Ağızım O şeklinde açılırken, kafamı masaya vurup geri kaldırdım. ''Bana aşık olduğunu bilmiyordum.'' diye bağırınca oturduğum sandalyeden kalkıp Barkının kolunu çekerek sandalyesine geri oturturken ''Tamam geleceğim.'' diyerek inandırmaya çalıştım. ''Yeminle geleceğim.'' diye devam ettiğimde yüzüme alayla bakarak sırıttı. ''Allah belamı versin ki, ossuruğunda boğulayımki geleceğim.'' dediğimde ''Bu biraz ağır oldu ama tamam inandım.'' diyerek sandalyesine geri oturdu.
Barkın ve ben... Başbaşa bir haftasonu geçirecektik. Başbaşa!
Birdaha ki bölümde baya eğleniceğiz! Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin! Sizi seviyoruz. -Ayça & Sevde
![](https://img.wattpad.com/cover/23124736-288-k550113.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Hislerim
HumorDört yakın çocukluk arkadaşı. Gizlenen aşklar. Karşılıksız sevgiler. Oyunlar, kötülükler. Eğlenceler, en mutlu anlar. Yaşamak ve ölüm arasındaki o ince çizgiler. Bu dört yakın arkadaş, gençliklerinin en güzel zamanlarında bütün bu duyguları tattılar...