Multimedia: Kaan.
Bölüm 25:
Rüzgarla yarım saat dışarıda oturduktan sonra eve girip anneme işlerinde yardım ettim. Kısa süren mutfak işinden sonra odama çıkıp düşünmeye başladım. Rüzgar bugün fazla tuhaftı. Normalde de bensiz her şeyin tatsız olduğunu söylerdi, benimle şakalaşırdı. Ama bugün abartmıştı. Sanki ben olmasam yaşamasının bir anlamı olmayacak gibi davranmıştı. Ne saçmalıyorum ben? Bu saatten sonra onun beni sevebileceğini mi düşünüyorum? Hayır, sevse bile benim kalbim ve düşüncelerim başkasındaydı artık.
Masamın üzerindeki sürahiden bardağıma su doldurduktan sonra telefonum mesaj sesiyle cebimde titredi. Barkın olduğunu tahmin ederek sırıttım ve mesajı açtım, beklemediğim bir kişidendi.
Kimden: Kaan
Mesaj: Kaç gündür seni görmüyorum Miray, lütfen görüşelim. Söz, bir şey yapmayacağım. Yalnızca seni görmek istiyorum, haftasonu dağ evinde tatilin nasıl geçti? Sanırım onu seviyorsun
Ah! Anlaşıldı, sanırım herkes duymuştu bu tatil olayını. Gören de bizi çok ünlü ve etrafı paparazzilerle çevrili biri sanardı. Alt tarafı Barkın ile eğlenmeye gitmiştik, ah tamam bazı istisnai şeyler olmuştu elbette. Öpüşmemiz gibi. Kaan'a ise bazen içim acısa da, bazen oyun oynadığını düşünüyor, nedense ona güvenmiyordum.
Kaan, neden vazgeçmiyorsun? yazıp yolladım. Hiç geciktirmeden cevap geldi.
Vazgeçilecek biri değilsin. Biliyor musun? O çok şanslı. Hadi okulun karşısındaki parka gel, bekliyorum. Mesajı okuduktan sonra başımı masaya koydum. Ben ne yapacaktım? Eğer gitseydim Barkın muhtemelen duyardı. Ayrıca Kaan'a tatil olayını kim söylemişti? Aklıma tek bir isim geliyordu: Burcu. Ama yine de yok yere onu yargılamak istemedim. Sonuç olarak bizim okulda bu tip şeyler hemen duyulurdu. Kurtulamayacağımı anlayarak montumu giyip dışarı çıktım ve parka doğru yürümeye başladım. Zaten çok uzak değildi, bir kaç metre öteden Kaan'ı fark etmiştim. Ayakta dikilmiş yolu gözlüyordu. Beni görünce sırıttı, ona yaklaştım ve yüzümü mümkün olduğunca ciddi tutmaya çalıştım.
"Merhaba" dedi çekingen bir tavırla. "Selam" diyerek karşılık verdim ve banka oturdum. Hava fazlasıyla soğuktu. "Kaan, artık görüşmememiz gerekiyor. Bizim ilişkimiz bile yoktu, doğru düzgün oluşmadan bitti. Lütfen artık unut" Kaan yanıma otururken yüzümü inceliyordu. Yüzünde endişe vardı, bana yaklaşmayı delicesine ister gibiydi fakat korkakça bakıyordu. Kaan gibi birisini ilk kez bu kadar çaresiz görmüştüm, savunmasız. O istediğini elde ederdi, kavga bile ederek yapardı bunu. Okulun psikopat tiplerinden olmasa da masum çocuk da değildi hani.
"Başkasını sevdiğini biliyorum, ama kim olduğunu tahmin edemiyorum. Barkın mı? Başkası mı? Barkın ile ne olduğunuzu bilmiyorum. Hem çok yakın arkadaş gibisiniz, hem de bazı zamanlarda sevgili gibi. Miray ben senin her hareketini izliyorum, kılına zarar verse birisi onun yaşamasını bile istemem. Her dakika her saniye neler yaptığını biliyorum." Söylediklerini bir bir sindirmeye çalıştım. Ona güvenebilir miydim? Gerçekten bu denli mi seviyordu beni? Ağzımı açmış bir şeyler söyleyecekken telefonuma mesaj geldi. Barkın'dandı.
Selam, güzel maymun. Nerdesin? Mesajı görünce yutkundum.
Evdeyim Barkın nerde olacağım? Mesajımı yolladıktan sonra sabırla beni izleyen Kaan'a baktım.
"Kaan, çok üzgünüm. Gitmem gerekiyor." Kaan umutsuzca başını salladı ve, "Görüşürüz" dedi en savunmasız ses tonuyla.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Hislerim
MizahDört yakın çocukluk arkadaşı. Gizlenen aşklar. Karşılıksız sevgiler. Oyunlar, kötülükler. Eğlenceler, en mutlu anlar. Yaşamak ve ölüm arasındaki o ince çizgiler. Bu dört yakın arkadaş, gençliklerinin en güzel zamanlarında bütün bu duyguları tattılar...