Bölüm 18:
"Burcu imalı imalı bakmayı kes!" Diyerek söyendim. Saat öğle vaktiydi, cumartesiydi ve ben saçlarımı düzleştirmek ile meşguldüm. Barkına gidip, ona bakacak ve çorba yapacaktım. Tabi yapabilirsem. Muhtemelen hala uyuyordu. Burcu ise süslendiğime dair imalı şeyler söyleyip duruyordu. "Tamam tamam sustum." dedi elindeki kırmızı ruju dudağına sürerken. Sanki onun benden aşağı kalır yanı vardı, Allah aşkına! "Sen de Rüzgara bakmaya gidiyorsun degil mi?" Sorduğum soru baya saçmaydı çünkü cevabını gayet iyi biliyordum fakat artık o kadarda acıtmıyordu canımı.
Burcu gülümseyerek başını olumlu anlamda salladı. Saçıma son kez elimle şekil verdikden sonra yatağın üzerindeki deri ceketimi alıp Burcuya döndüm "Hadi çıkalım.'' deyip kolundan tuttuğum gibi dışarıya sürükledim. Neden bu kadar heyecanlıydım bilmiyordum! Ama midemde adeta orangutanlar stripz yapıyordu!
***
''Barkın, son kaşık hadi ama.'' dedikden sonra uçak geliyor misali ağızına götürdüm. Kafasını yana çövirmesinin ardından başını olumsuz anlamda salladı. Barkının suratına yeşil bir renk almaya başlayınca bunun sebebinin çorbam olmamasını dileyerek yedirmeye çalışmaya devam ettim. Ben tecrübeli bir anne gibi, o ise midesi bulanan küçük mızmız bir çocuk edasıyla bana bakıyordu ve mızmızlanıyordu. "Bir şartla içeceğim." dedi gülümseyip. Olumlu anlamda başımı sallamamın ardından "Akşama kadar yanımdan ayrılma. Hatta bugün burada kal. Cumartesi zaten." diyerek devam etti. Başımı sallayarak teklifini kabul ettim, annem de buna itiraz etmezdi çünkü Barkını severdi. Hemde benden çok!
Barkın uslu bir çocuk gibi çorbasını bitirince yatağının üzerindeki çarşafı kaldırdı girmem için itiraz etmeden yanına uzandım ve başımı göğüsüne yasladım. Çıplak göğüsüne, kaslı göğüsüne!
Ona özgü kokusu iyi hissettiriyordu. "Film mi izlesek?" diyerek öneride bulundum ve derin gözlerine baktım. ''Yok ya, böyle iyi.'' deyip kıkırdadı. Sesinde farklı duygular vardı. Gözlerim, gözlerinde takılı kalınca güldü. "Kurbanlık koyun gibi bakmayı kes." dediğinde gözlerimi devirdim. "Bezelye kafalı." diye homurdanıp dil çıkardım. Onunla bezelye kafalı diye dalga geçerken gözlerime baktığını fark etmemiştim ama şimdi gayet iyi farkedebiliyordum. Hem gizem, hem derinlik vardı, etkileyici bir derinlik... Ve bugünlerde bu bakışı devamlı yakalar olmuştum. Utanarak kafamı yeniden göğüsüne koydum ve ''Bence fim izlemeyiz.'' diyerek bu utangaçlığımı yok etmeye çalıştım. Neden utanıyordum ki!
Barkın'ın yatağından kalkıp bir film cd si seçmek üzere dolaba ilerledim. Cd leri karıştırırken bir yanda da nasıl bir film izlememiz gerektiğini düşünüyordum.
Korku? Uyuyamazdım.
Aksiyon? Tarzım değil.
Romantik? Romantik koymak istiyordum ama yanlış anlarmıydı bilmiyordum.
Telaşlı sorular kafamı kurcalarken Barkın arkamdan bana aniden sarılınca korku ve heyecanla ağızımdan bir çığlık kaçmış bulundu. Barkın çığlığıma kahkaha ile karşılık verdiğinde gözlerimi devirdim.
Farklı bir duygu veriyordu, onun bana sarılmasını seviyordum. Ama aniden sarılmasını değil. Kimi kandırıyorsun Miray? Onun sana sarılmasını herşeyden çok seviyorsun!
Dolaptan bir cd'yi çekip televizyona takmak üzere götürdü. Sanırım aksiyon filmi seçmişti. Ondan da bu beklenirdi zaten! Gerçi ben ne yapmasını bekliyordum ki?
Bir şey belli etmeden yatağa kuruldum ve tam karşı taraftaki televizyona odaklandım. Barkın da yanıma geldiğinde film başlamıştı. Bir süre sessizce filmi izledik. Midem kazınmaya başlıyordu bu yüzden yatakdan hışımla kalkarak filmi durdurdum. "Barkın ben acıktım." dedim tıpkı bir çocuk gibi. Dudakları yukarı kıvrılırken sanki o hasta Barkın gitmişti, yerine çekici ve kalbimi çıkarmaya çalışan o Barkın gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Hislerim
HumorDört yakın çocukluk arkadaşı. Gizlenen aşklar. Karşılıksız sevgiler. Oyunlar, kötülükler. Eğlenceler, en mutlu anlar. Yaşamak ve ölüm arasındaki o ince çizgiler. Bu dört yakın arkadaş, gençliklerinin en güzel zamanlarında bütün bu duyguları tattılar...