Playlistteki şarkı: Beyonce - Haunted
Multimedia: Rüzgar.
Bölüm 33:
Barkın beni korkutacak derecede tuhaf bakıyordu. Onu kolundan tutarak içeri çektim. "Barkın bak annem bugün arkadaşına gitmiş. Bana göz kulak olması için Rüzgar'ı göndermiş gerçekten haberim yoktu." Barkın bakışlarını bana çevirerek gülümsedi. Sıcak ellerini belime sardı ve yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. "Sorun değil bebeğim. Annen beni unutmuş anlaşılan. Sonuçta Rüzgar bizim arkadaşımız, öyle değil mi? Kalabilir" Barkın'ın bu tavrı karşısında ayrı bir şoka girmiştim, ama aynı zamanda da büyük bir rahatlama hissetmiştim. Annemle ile hesaplaşmamı ise sonra halledecektim. Ortamdaki gerginliği biraz daha dağıtmak için,
"Kim sıcak çikolata ister!" diyerek neşeyle ellerimi çırptım. Anlaşılan bu onların üzerine pek de etki etmemişti. Bir yol daha denedim. "Gta oynamak isteyen?" İkisi birden dik dik bana bakmaya başladı. Ellerimi suçluymuş gibi havaya kaldırdım. "Ah peki. Oynayamam ben onu doğru düşünüyorsunuz. Siz odaya geçin ve istediğinizi yapın. Ben sıcak çikolataları hazırlayıp gelirim." diyerek neşeyle mutfağa koştum. Aslında pek neşeli olduğum söylenemezdi, yalnızca öyle görünmeye çalışıyordum.
Dolaptan kakao kavanozunu çıkardım ve sütü ısıtmak üzere küçük bir metal kaseye döküp ocağa koydum. Fincanları hazırlarken telefonum cebimde titredi, ani olduğu için fincanları az daha elimden düşürecektim. Telefonumu elime aldım, Burcu diye tahmin ediyordum. O gelseydi daha iyi olurdu, belki Rüzgar ve onun için de olumlu şeyler olabilirdi. Ayrıca ben Rüzgar ve Barkın ile yalnız olunca çok kötü hissetmiştim. Sonuçta Rüzgar eskiden hoşlandığım kişiydi ve bundan çok utanıyordum, çünkü o biliyordu. Şimdi ise Barkın benim sevgilimdi. Bütün bunların olabileceği, kırk yıl değil seksen yıl düşünsem aklımın ucuna gelmezdi.
Dalgın halimden kurtulup telefona gelen mesajı açtım.
Kaan: Nerelerdesin? Şehri falan mı terk ettin? Günlerdir seni görmüyorum.
Alnıma bir tokat atarak gözlerimi devirdim. Kaan'dan neden kurtulamıyordum? Her kızla kolayca takılabilen çocuk neden bu kadar inatçıydı? Neden? Mesaja sonra cevap vermeyi seçerek ısınan sütü fincanlara koyduğum kakaonun üzerine boşalttım ve biraz da su ekledikten sonra tepsiyle beraber salona döndüm.
Tepsiyi salonun ortasındaki sehpaya koyarken, "Ne yapmaya karar verdiniz?" diye sordum.
Barkın fincanını önüne alıp bir yudum içti ve yüzünü buruşturdu. "Çok sıcakmış." Sırıttım. Gerçekten şapşal gibi davranıyordu ve bu nedense çok hoşuma gidiyordu. Rüzgar da fincanını alarak sehpaya yerleştirdi. "Biz bir oyun oynamaya karar verdik. Tabii eğer sen de kabul edersen." Birbirlerine bakışları, meydan okur gibiydi. Bir iddaya girmiş gibi. Düşman gibi, rakip gibiydiler. Ve bu hiç hoşuma gitmiyordu.
"Bence film izleyebiliriz." dedim durumu kurtarmaya çalışarak. İkisi de kararlı gibi görünüyordu. Derin bir iç çektim. "Peki, ne oyunuymuş bu?" Rüzgar çikolatasından bir yudum alarak sırıttı. Tadını beğenmiş gibiydi.
"Sizin evinizde olmayacak bir şey bu sanırım." Merakla gözlerimi kırpıştırdım. Söyle şunu artık, der gibi bir bakış fırlattım ikisine de.
"Bilirsin, Rüzgar ve ben Buz Hokeyi oynamayı çok severdik, uzun zamandır oynamadık. E hava da çok uygun madem, oraya gidebiliriz. Bence bu iyi bir karşılaşma olur." Barkın bana bakarak göz kırptı. Söyleyeceklerimin havada kalacak olması bir gerçekti, bu yüzden kabul ettim ve sustum. Çikolatalarımızı bitirdikten sonra sıkıca giyindik. Buz hokeyi sahasına kadar yürümemiz gerekecekti. Benim evime yaklaşık yarım saatlik mesafedeydi.
Evden çıkmadan önce Barkın kulağıma yaklaştı ve nefesini içimde hissetmiş gibiydim. "Hepsi senin için. Senin için kazanacağım." Ona baktığımda göz kırptı ve, gülümsememe engel olamadım.
Rüzgar arabasını göstererek güldü. "Benim arabaya binebiliriz." Rüzgar'ın arabasının olduğunu unutmuştum. O pis bir zengindi, Zenginlere ölüm!
Kabul ederek arabaya bindik. Rüzgar sırıtarak arabayı sürüyordu, ikisi de keyifliydi ve yeneceklerini düşünüyorlardı, fazla hırslıydılar ve ben sonucu çok merak ediyordum. Sürücü koltuğunda Rüzgar, yanında Barkın ve arka koltukta ise ben vardım. Sahaya geldiğimizde indim, hava daha da soğuklaşmıştı. Onlar maç için üzerlerine uygun malzemeleri giymek üzere gittiler ve ben tribünlerde oturuyordum. Fazla heyecanlıydım. Tek başıma kalmak istemiyordum, bu yüzden Burcu'ya mesaj atarak onu da çağırdım. Umarım bana kızmazdı.
Çocuklar üzerlerini değiştirip maça başladıkları sırada, Barkın bana göz kırptı. Ona güven vermek istiyordum ama Rüzgar da benim arkadaşımdı, onu destekleyen birileri de olmalıydı, ah bu durum çok kötüydü. Burcu yanıma neşeyle oturdu. "Zor oldu ama geldim, çok kaçırmadım da?" Bakışlarını Rüzgar'dan ayırmıyordu.
"Kaçırmadın Burcu. Şey, belki sana yardımcı olabilirim diye siz aynı ortamda bulunun istedim. Rüzgar'ı destekle, ben Barkın'ı desteklerim." Burcu eliyle omzuma vurdu. "Bebeğim, grubu gerçekten özlemişim." Rüzgar, Burcu'yu gördüğünde bir süre anlamlandıramadı. O olduğunu anlayınca bir süre durdu, o sırada Barkın sayı kazanmaya devam ediyordu. "Hey dostum senin neyin var oynasana?" Barkın'ın sesi sahada yankılanmıştı.
Burcu umutsuzca iç çekti. Onların bu durumuna gerçekten üzülüyordum. Rüzgar'ın sorunu neydi? Şu ana dek onu affetmesi gerekiyordu.
En sonunda maç bitti ve maçın galibi Barkın oldu. Burcu'yu çağırmasaydım belki işler değişebilirdi, sanırım benim yüzümden Rüzgar kaybetmişti. Maç bittiğinde Barkın bana zafer edasıyla baktı ve ağzını oynatarak, "Seni Seviyorum" dediğini anladım.
Sahadan çıkarken Barkın kolunu omzuma attı. "Soğuk ve zor bir maçtı ama güzeldi" Rüzgar yanımızda, Burcu ise diğer yanımızdaydı. Rüzgar hiç konuşmuyordu. Durumun bıkkınlığıyla yolun ortasına durdum. "Gerçekten salaksınız." Barkın'ı geri doğru ittim. "Çekil sen bi Barkın" Barkın ne olduğunu anlamamıştı. Ben de bir adım geri çekildim ve Rüzgar ile Burcu karşı karşıya kaldılar. Barkın'a bakarak güldüm. "Artık küslük istemiyorum. Konuşacaksanız konuşun işte. Rüzgar onu seviyorsun biliyorum, uzatma işte. Kız pişmanlıktan kendini yedi bitirdi, şahidim." Burcu'ya bakarak göz kırptım. O ise gözlerini kaçırmaktan başka bir şey yapmıyordu. Rüzgar bir adım Burcu'ya yaklaştı.
"Ben henüz gerçekten bilmiyorum. Ne hissettiğimi, affetme kabiliyetimi. Bana zaman tanıyın, lütfen, beni rahat bırakın." Diyerek bakışlarını Barkın'a çevirdi. Maç sonunda ne için iddiaya girdiklerini bilmiyordum ama adeta birbirlerine meydan okuyorlardı.
"Tebrikler, dostum. Tebrikler." Bakışarını ikimizin üzerinde gezdirdi ve hızla uzaklaşıp arabasına bindi. Biz geriye kalan 3 arkadaş, Rüzgar'ın bizden kopuşunu, hayattan kopuşunu izledik. Ben eski Rüzgar'ı istiyordum. Eskiden aşık olduğum karakterdeki Rüzgar'ı, en iyi arkadaşlarımdan olan Rüzgar'ı istiyordum.
Mutluluğumu engelleyecek her şeyden uzak durmak istiyordum. Ve Rüzgar'ı geri döndürmek için elimden geleni yapmaya hazırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Hislerim
ComédieDört yakın çocukluk arkadaşı. Gizlenen aşklar. Karşılıksız sevgiler. Oyunlar, kötülükler. Eğlenceler, en mutlu anlar. Yaşamak ve ölüm arasındaki o ince çizgiler. Bu dört yakın arkadaş, gençliklerinin en güzel zamanlarında bütün bu duyguları tattılar...