ÇH -36-

4.8K 200 17
                                    

Daha çok yorum lütfen, siz yorum yazdıkça bizim yazma isteğimiz artıyor ve doğal olarak yeni bölüm hızlı geliyor.. İyi okumalar 

Playlistteki Şarkı: Taylor Swift - Style

Multimedia: Miray Dinçer.

Bir adım geri çekilerek gözlerimi kaçırdım. "Ama ben seni istemiyorum. Hala seni özledim diyorsun." Kaan bir anda koluma yapışarak, beni kapıya yasladı. İki kolumu da sımsıkı tutarak hareket etmemi engelliyordu. Bacaklarıyla da bacaklarıma baskı uyguluyordu. Korkmuştum. 

"Kaan beni rahat bırak! İçeride Barkın var" Diyerek elinden kurtulmaya çalıştım. Ne kadar çırpınsam da bırakmıyordu, fazlasıyla güçlüydü. Tişörtünün altından bile belli oluyordu kasları, bir deri bir kemik kalmışken nasıl onu yenebilirdim ki? Kaan'ın nefesini kulaklarımda hissettim. 

"Güzellikle denedim, olmadı. Benim olacaksın Miray. Dayanamıyorum, anlıyor musun?" Sözlerini bitirince beni kapıya daha çok bastırdı. Artık ciddi anlamda korkmaya başlamış, ona vurarak kendimi savunmak için etrafıma bakındım. Ama ne bir vazo, ne başka bir alet vardı yakınlarımızda.

"Kaan, yalvarırım bırak. Zorla güzellik olmuyor." Kaan dudaklarını boynuma sürtmeye, ve aşağılara inmeye başladı. Beni sevdiğini mırıldanıp duruyor, erkekliğini bana bastırmaya çalışıyordu. Bunu yapabileceğini asla düşünmemiştim, göz yaşlarımı serbest bırakarak bağırmaya başladım. Üst kattan kapı çarpma sesi geldiğinde bakışlarımı merdivenlere yönelttim. Kaan tişörtümü çıkarmak üzereyken, merdivenlerden koşarak inen ve bizi görünce yüzü sinirden kıprkımızı olan Barkın'ı görünce bir nebze olsa rahatlamıştım. Ama hala ağlıyordum, Kaan ise bir şeyler söylemeye devam ediyordu. 

Ben ne olduğunu anlayamadan, Barkın Kaan'a arkasından yaklaşarak onu üstümden aldı ve tek bir yumruğuyla onu yere serdi. Barkın'ı daha önce hiç böyle sinirli görmemiştim. Kaan kendini toplayarak ayağa kalktı ve diziyle Barkın'a bir tekme attı. Barkın bir sarsılmanın ardından yumruğunu tekrar Kaan'ın yüzüne geçirdi. Kaan'In kaşı patlamıştı. Ben çığlık çığlığa ağlarken ağzımdan tek bir kelime çıkamıyordu.

"Barkın lütfen dur!" demekten başka.

"Sana tecavüz edecekti, öyle mi?" Ve bir yumruk daha. Bu sefer, Kaan dudakları kanlı bir şekilde yerde yuvarlanmıştı. "Dur, öyle mi?!" ayağıyla bir tekme daha attı, o vurdukça daha çok korkuyordum.

"Duramam Miray! Ya ben olmasaydım?!" En sonunda Kaan'ı yerden kalkdırarak dış kapıyı açtı ve dışarı attı. Kapıyı kapatıp sıkıca kilitledi. Bir kaç saniye nefes alarak sakinleşmeyi bekledi ve bana döndü, refleks olarak ona sarıldım. Güvendiğim birine sarılmaya ihtiyacım vardı, bacaklarım hala titriyordu. Barkın beni salondaki koltuğa oturtarak tekrar sarıldı.

"Artık sana kimse zarar veremez." 

Ve sakinleştikten sonra, o gün asla bu olaydan bahsetmedik. Akşama doğru kapı çalındığında duş alıp üzerimi değiştirmiştim. Barkın da içeride bir şeyler içiyordu.

"Hoş geldin anne" kapıyı açtıktan sonra anneme sarıldım. "Sen de, Can" Annemin yüzü solgun gibiydi, sanki arkadaşında kafa dinlemek yerine daha çok hırpalanmıştı. "Anne sen iyi misain?" diyerek ceketini çıkarmasını izledim. O sırada Barkın da yanımıza gelmiş Can ile laflıyordu.

"İyiyim Miray ama sen iyi görünmüyorsun." Gülümsemeye çalıştım, iyi değildim ama bunu ona hissettirecek de değildim. "İyiyim anne. Yoruldum sadece bugün, hem biraz üşütmüşüm galiba." Annem Barkın'a bakarak gülümsedi. "Sen iyileştin mi?" Barkın önce bana, sonra anneme baktı ve başını olumlu anlamda salladı. Sabahki olayı aklımdan çıkaramasam da, annemin gelmesi beni daha çok rahatlatmıştı.

"Barkın isterse bugün de burada kalsın." Annem bana bakarak tekrar gülümsedi ve yorgun olduğunu söyleyerek salondaki koltuklardan birine oturdu. İçime hala sinmiyordu, annem eskisi gibi davranmıyordu ve kesinlikle bir şeyler vardı. 

"Can, anneme ne olduğu hakkında bir fikrin yok mu?"

"Sabahtan beri böyle abla. Ben de korkuyorum." Salona girişteki iki basamağı koşarak indim ve annemin yanına oturdum. "Anlat artık anne." Barkın bizi uzaktan izliyordu, aile meselesi diyerek karışmak istememiş olmalıydı.

Annem elimi tuttu. Bana kesinlikle bir şeyler söylemeye çalışıyordu. Üzücü bir şeyler.

"İşlerim yolunda değil Miray. Ve artık ev kirasını da ödeyemiyoruz." Gözlerini saate çevirdi. "Yalnızca iki haftamız var. Eğer iki hafta içinde de ödeyemezsek, ev sahibi bizi atabilir." İç çektim. Annemin çok önü açık ve gelirli bir işi olduğu söylenemezdi. Bir butiği vardı ve kimi zaman hiç satış yapamıyordu. Okuldan sonra part-time bir işte çalışmayı istemiştim ama buna izin vermemişti. Gözlerimi Barkın'a çevirdim. Sakince bizi izliyordu.

"Halledeceğiz anne merak etme. Ben o parayı bulmanın bir yolunu bulacağım, dükkanın işlerini açacağım. Ama üzülme artık, sana ihtiyacımız var." Annemin sıcacık ellerini okşadım. "Şimdi git ve uyu." Annem alnımdan öperek gülümsedi ve odasına çıktı. Can da uyumaya gitmişti. Barkın'a döndüm.

"Bir iş bulmam gerekecek." Barkın annemin yukarı çıktığından emin olunca yanıma oturup ellerimi tuttu. "Beraber halledeceğiz Miray. Rüzgar, Burcu, Ben. Hepimiz çabalarız. Biz bu günler için arkadaş olmadık mı? Hem ben senin sevgilinim" diyerek sırıttı. Sevgilim olduğunu hatırlatmaya bayılıyordu ve bu ona inanılmaz zevk veriyordu. Kenara kıvrılan dudağını hafifçe öptüm.

"Biliyorum.."

***

Sabah henüz kimse uyanmadan Barkın ve ben kalktık ve evden çıktık. Bugün okula gitmeyip iş bulmak için bir şeyler yapmaya karar vermiştik. Belki de kendimiz satış yapmalıydık. 

"Barkın, acaba ne satsak?" Hava oldukça soğuktu ve sabahın 7'sinde, yürüdüğümüz sokak fazlasıyla sessizdi. Şehir yeni yeni hareketlenmeye başlıyordu.

"Rüzgar ve Burcu bizi şu köşede bekliyorlar," diyerek karşı taraftaki çöp kutusunun yanını gösterdi. "Onlarla görüşünce hep beraber düşünürüz" Rüzgar ve Burcu'yu görünce gülümseyerek el salladım ve hep beraber bir parka giriş yaptık. Simit-çay kahvaltısı hepimize cazip gelmişti.

Rüzgar yüzüne o yaramaz gülümsemeyi yerleştirerek simidinden bir ısırık aldı. "İç çamaşırı satalım mı?"

"Sapık mısın?" Burcu ters ters Rüzgar'a bakınca, Rüzgar o bakışı ona aynen iade etti. Ayrıldıklarından beri ara sıra konuşsalar da birbirlerine sinir oluyorlardı. Ve bu durum bana oldukça komik geliyordu. Gülümsememi gizlemeye çalıştım.

"Sapık değilim canım, kar yapılan işler arıyorum" Barkın çayından bir yudum aldı. İçerken öyle bir içine çekiyordu ki seslice, bizi de yutacak sandım.

"Barkın oha yavaş. Senin fikrin ne peki?" diyerek dirseğimle ona vurdum. Öksürerek bana ters ters baktı. "Bence  Miray'ın annesinin butiğindeki her şey ile bir tezgah kurup onları satalım. Hem tanıtım da yapmış oluruz... Butikte neler var?"

"İç çamaşırı, elbiseler, şortlar, tişörtler, aksesuarlar. Bir sürü şey var işte." Elimle tek tek sayarak sırıttım. "Bence çok akıllıca bir fikir."

"Tezgah açılsın o zaman!" Burcu güldü ve neşeyle el çırptı. Bu eğlenceli olacaktı.

Bundan sonraki bölümler eğlenceli geçecek, seveceğinizi düşünüyoruz. Lütfen bol yorum, bir dahaki bölümde görüşmek üzereee!

Çocukluk HislerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin