Uzun tenefüse girmemizle sınıftan çıkıp Barkının sınıfına doğru koştum. Bir kaç kişinin omuzuna çarparak ilerlesemde geri dönüp özür dilemeyi düşünmeden dalarcasına sınıfa girdim. ''Barkın!'' diye hönkürdüğümde sırasından kıkırdayarak kalkarak yanıma geldi ve ''Maymun,'' diyerek saçlarımı karıştırdı.
Rüzgara kısaca gülümseyerek Barkının kolundan tuttuğum gibi koridora çekiştirdim. Az kişinin geçtiği köşeye çektiğimde Barkına çevirerek bakışlarımı iç çektim. Karşımda duran bu tapılası varlık benim sevgilim mi? diye kendi kendime düşünmeyi bırakıp ''Burcu ile Rüzgarı barıştırmalıyız.'' diyerek tatlı tatlı sırıttım. Rüzgarın değişik davranışları yeterince beni rahatsız ediyordu aynı şekilde Barkınıda, bundan dolayı Burcu ve Rüzgarı kesinlikle barıştırmalıydık. ''Bencede,'' dediğinde elini ensesine getirerek biraz düşündü. ''Ama nasıl.'' diye devam ettiğinde, ''Ne bileyim ben.'' diyerek ellerimi teslim olur derecesinde havaya kaldırdım. Gözlerini devirerek ''Yemek yerken konuşalım bu konuyu.'' diyerek beni kendine çekti ve kantine doğru yürümeye başladık.
Kantinden içeri girdiğimizde Barkın'ın gözü raflarda duran abur cuburlara kaydı ve kendi kendine sırıtmaya başladı. Elimi yumruk yapıp omzuna vurduğumda güzel bir rüyadan uyanmış gibiydi. "Ne yapıyorsun?" diye sordum sertçe. "Ya kahvaltı etmemiştim" diyerek sırıttı. Boş ve en köşeden bir masa seçip oturduğumda Barkın da atıştırmalık bir şeyler getirmişti.
"Şimdi." diyerek ellerimi masaya koydum, çok önemli bir plan yapan ajanlardan farksızdım. "Okul malum bitecek çok yakında." Barkın olumlu anlamda başını salladı. "Bu yüzden çok mutluyum" Gülümsediğinde ben de sırıttım. Elimle kantinin beyaz duvarındaki afişi gösterdim. Yaz kampı duyurusu yapan afişi. "Ne dersin?" Kollarımı göğsümde birleştirip anlamasını umdum. "Yaz kampına gitmemizle Rüzgar ve Burcu'yu barıştırmamızın ne alakası var?" diyerek tek kaşını havaya kaldırdı. "Barkın, seni zeki bir çocuk sanmıştım." diyerek bir küçük çocukmuş gibi saçlarını okşamaya başladım. Elime vurduğunda kendimi geri çektim. "Dördümüz gidersek elimize ne büyük bir fırsat geçebilir sence, düşünebiliyorsun değil mi?'' diye sorduğumda sinsice sırıttı ve sonra ''hala anlamadım.'' diyerek iki kaşını kaldırdı. ''Barkın,'' dedim derin nefes alarak ''Canım benim,'' diye devam ettim kolunu elimle okşarken. ''Bu kadar gerizekalı olduğunu bilseydim şuan burda olmazdık.'' diyerek kendi kendime zafer edasında kıkırdadım. ''Çok komik.'' diyerek arkasına yaslandığında ''Herneyse,'' diyerek derin bir nefes aldım. ''Bu kampa sen, ben, Burcu ve Rüzgar gidersek, hep beraber vakit geçireceğiz. Burcu ve Rüzgar okulda ya da dışarıda birbirlerini görmüyorlar, kaçıyorlar.'' dediğimde anlarmışcasına başını salladı.
''Bu kampa dördümüz gidiyorsak, dördümüz vakit geçirmek zorundayız.'' diyerek sinsice gülümsedim. ''Vay Miray Dinçer,'' diyerek yandan bir bakış attı. ''Sende ne oyunlar varmış.'' diyerek güldü. ''O zaman, gidiyoruz.'' diyerek ellerimi bir çocuk edasında birbirine çarpıştırdım. Bu hareketime Barkın ne kadar gülsede sevincime devam ettim.
Barkın elinde ki poğaçayı büyük bir açlıkla ısırdığında gözlerimi devirdim. 'Yer misin' der gibi uzattığında ''Almayayım.'' diyerek reddettim, hiç itiraz etmeden koca bir ısırık almasıyla masaya Rüzgarın oturması bir olmuştu. Bakışklarımı Rüzgardan çekip Barkına çevirdiğimde yüz kaslarının gerildiğini farketmem zor olmamıştı. ''Nabersiniz.'' dediğinde gülerek Barkının masaya bıraktığı ufak parçayı alarak ağzına attı.
''İyiyiz.'' diyerek yanıtladığımda yanağımdan makas alarak arkasına yaslandı. Masamın üzerinde duran telefonumu alarak Burcuya kantine gelmesi gerektiğini içerek kısa bir mesaj atarak beklemeye koyuldum. Barkının ve Rüzgarın can sıkıcı muhabbetinden sıkılarak gözlerimi etrafta gezdirmem ile Burcunun kantinin başında olduğunu görür görmez ''Aa Burcu.'' diyerek sevinçle ayağa kalktım ve Burcuyu kolundan çekerek masamıza doğru sürükledim. Barkın ''Naber Burcu,'' dediğinde Burcu mahcup bir şekilde gülümseyerek ''İyidir.'' diye kısaca yanıtladı ve benim zorumla Rüzgarın karşısında ki sandalyeye oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Hislerim
HumorDört yakın çocukluk arkadaşı. Gizlenen aşklar. Karşılıksız sevgiler. Oyunlar, kötülükler. Eğlenceler, en mutlu anlar. Yaşamak ve ölüm arasındaki o ince çizgiler. Bu dört yakın arkadaş, gençliklerinin en güzel zamanlarında bütün bu duyguları tattılar...