"Ben diyorum ki şu embesil kılıklı Mete'nin sigarasını patlayan sigarayla değiştirelim."
"Olur valla hem ödü götüne kaçar şerefsizin hem disipline gider." Diyerek Derya'ya katıldı Burçin.
Ben tamamen tarafsızdım bu konuda.
"Bence hepiniz götünüzün üstüne oturun ders çalışın sınava ebeniz girmeyecek bu sene" dedi yiğit.
"Aynen oğlum çocukça işlerle uğraşmaya değmez bu sene" diye yiğiti destekledi Anıl.
Herkes fikrini belirtince bir ben kalmıştım sesini çıkartmayan. Benim fikrim de belliydi zaten.
Beyim ne derse odur!
Gözler bana döndüğünde ellerimi çenemin altına koydum ve boş gözlerle baktım.
"Dersler önemli tabii."
Burçin gözlerini devirdi. "Bizimkiler beni dershaneye yazdırıyor. Geri kalan zamanımı gururla bu işlere ayıracağım."
Derya, işaret parmağıyla Burçini gösterdi. "Seni? Dershaneye? "
"Acıyorum oraya vereceğiniz paraya. Çöpe at daha faydalı."
Burçin gözlerini tekrar devirdi. "Bende seni yaptıkları için çok acıyorum ailene. Yapacak bir şey yok."
Derya şimdi karşılık verecekti. Ardından Burçin ardından birkez daha Derya derken bu böyle uzayıp gidecekti ki sağ olsun Anıl engel oldu."Biz de mi gitsek acaba dershaneye Derya?"
Derya elindeki çayı masaya bıraktı. "Hiç uğraşamam. Akşama kadar okula zor dayanıyorum ben." Dedi. Evet, Derya da sonuna kadar benimle aynı fikirdeydi. Sınav senesi olmasa okula bile zor gelebilirdim. Bir de Yiğit bey olmasa..
Anıl "sen gelir misin?" Diye bana sorduğunda başımı iki yana salladım.
"Ben bütün yatırımımı Yiğit paşaya yapacağım."
Burçin bitmiş meyve suyunun pipetini üzerime attı gülerek. "Beleşçi reis."
Biz ona beleşçi değil fırsatçı diyorduk daha çok.
Masada önüme düşen pipeti geri ona attım. "Pislik."
Sınav senesi olduğu için Yiğit daha çok derse verecekti eminim kendisini ve belki okul haricinde görüşemeyecektik de. Bu yüzden değerlendirmek gerekiyordu her fırsatı.
Ki ben, her fırsatla da yetinemeyip daha çok fırsat yaratan insanken böyle küçük şeyleri asla kaçırmazdım.
"Tabii Yiğit de kabul ederse." Dedim dudaklarımı büzüp gözlerimi art arda kırparken.
Burçin Yiğitle arasındaki beni eliyle geriye çekti. "Kanka Allah yardımcın olsun. Beni çalıştırsan daha kolay olurdu yemin ederim. "
Burçine ters ters baktım ve üzerimdeki elini ittirdim. "Niye senden daha mı salağım ben? "
Güldü. "Değil misin?"
Üzerine atlasam. Kıvırcık saçlarını yolsam ellerine tutuştursam anca yeterli olurdu sanırım.
Saçlarımı savurup ona arkamı döndüm ve " öyle miyim?" Diye sordum Yiğit'e.
Tabii ki de hayır diyecekti. Hele bir demesin!
"Bilemedim şimdi." Dedi gülerek.
Bolomodom şomdo...
Kaşlarımı çattım. "Allah Allah."
Sol elini saçlarıma atıp karıştırdı ve kendine çekip omzunun altına aldı. "Şaka şaka, Burçin daha salak. "
Kulağımda yankılanan sesinden hiç bir şey anlamadığıma yemin edebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Beyefendisi /Yarı Texting
Humor@azraakınadabakın: Maşallah efendim gözler lens mi? 28.09.2018 @azraakınadabakın: Rabbim neden kullarının arasında ayrım yapıyorsun. Bu güzel kulunu yaratırken benim günahım neydi? 29.09.2018 @azraakınadabakın: Merhabalar efendim tanışabilir miyiz...