İST. B/41

2.5K 156 14
                                    

Rüzgar yüzüme yüzüme vururken arkama bile bakmadan önüme gelen ilk banka oturdum. Birkaç saniye sonra Yiğit de geldi ve yanıma oturdu.

Ben dimdik karşıya bakarken o bana dönmüştü. Ona dönmemi bekliyor olmalıydı çünkü insanlarla konuşurken gözlerine bakardı ve aynı şeyi beklerdi. Ama ben bugün buna dikkat etmeyecektim. Bakarsam da ne düşüneceğini umursamadan ağlardım zaten.

Kolumdaki saate bakarken öğle arasının bitmesine yirmi dakika kaldığını gördüm. Ne geçmek bilmemişti bugün zaman.

Parmakları saçlarıma dokunduğunda ondan uzaklaştım. Elini geri çekerken kaşlarımı çatmış ona bakıyordum. Bune ya önüne gelende bi saç elleme merakı. Yalama oldu mübarek.

"Barışalım mı?" Diye sordu.

Küs müydük?

Sabahki halim aklıma gelirken hayır diye bağırdı içimdeki kırık parçaların üzerine oturan küçük kız. Küsmek küçük kalırdı aramızdakilere.

Oysaki ne kadar mutlu girmiştim sabah şu okul kapısından. Nasılda vermişti ağzımın payını.

Zar zor gülümseyebildiğimde "küs değiliz." Dedim.

"Neden küselim ki?"

Ellerimi tuttu. "İlke yapma böyle."

Maviş gözlerine baktım. "Ne yapıyorum Yiğit."

Bana sen yapıyorken her şeyi ben sana ne yapıyorum?

Durdun durdun da şimdi mi böyle yapacak oldun. 'Burdan sana ekmek çıkmaz.' 'Biz arkadaşız.' 'Sen benim kardeşimsin' demek yerine böyle mi git diyecektin bana. Üstelik iki sene geçmişken. Her şeyi güzelmiş gibi göstermişken.

Beni kendine bu kadar bağlamışken..

"Ayağından dolayı gelmezsin diye düşündüğüm için izin verdim oturmasına Ilgın'ın" dedi.

Ilgın. Güzel isim..

"Ama geldim Yiğit." derken gözlerinin içine korkusuzca bakıyordum.

"Tamam, sen benim yerime geç ben meteyle oturayım." Dediğinde güldüm.

"Gerçekten sorun Meteyle oturmam mı?"

Ben böyle kırılmışken, boşverilmişken tek sorun bu muydu?

Ne olmasını bekliyordun desin de bi güleyim.

"Sorun seni kırmam ve o itin her dakika yakınında olması." Dedi.

"Kırılmadım." Dedim gülümseyerek.

Paramparça oldum.

Kaşlarını çatarak yüzüme baktı.

Çatma artık şu kaşları be çocuk. Sanki suçluymuşum gibi, tutukluymuşum gibi..

"Ilgın mı sorun?" Diye sordu.

Sorun aptallığın.

"Sorun yok Yiğit."

Yanıma iyice yaklaştı ve çenemden tutup yüzüne bakmaya zorladı.

"Beni deli etme İlke."

Tekrar gülümsedim. "Sana bir şey yapmıyorum Yiğit."

Kaşları iyice çatılırken "Bana kafayı mı yedirteceksin?" Diye sesini yükselterek ayağa kalktı.

Hiçbir şey söylemeden yüzüne baktım.

"Ulan bağırsana, kızsana, sövsene. Ne bok işin vardı da beni unuttun desene." Diyerek bana yaklaştı. Yüzümde tek bir mimik oynamadan yüzüne baktım.

Önümde diz çöküp ellerimi tuttuğunda gözlerine baktım. "Bir şey söyle İlke."

Önce ellerimize ardından da tekrar gözlerine baktım.

"Senden hoşlandığımı bilmiyor muydun?"

Budaaa bugünlük son bölümdü. Gözlerimden uyku akıyor ve kaçıyorum artıkk.

Vote ve yorum yapmayı unutmayın😊

Tatlı rüyalarrr🐣

İstanbul Beyefendisi /Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin