İST. B/58

1.6K 108 22
                                    

Sandalyeleri aynı anda çekip, arsızca masaya üşüşen sevimsiz insan topluluğunu hayretler içerisinde izledim.

"Allahınız yok mu lan sizin?"

Yiğit yerinden kımıldamazken hatta sırıtırken ben sinirden dört köşe olmuş vaziyetteydim.

"şerefsiz misiniz oğlum siz?"

Emre ben duymamazlıktan geldi. "Kanka hangi filmdeydi adama şerefsiz misiniz diyorlardı adı şeref diye nasıl gülmüştüm."

Suat da güldü. "Yol Arkadaşım."

Adamlardaki rahatlığa bak.

Yiğit'e tekrar baktığımda hala sırıttığını görünce karnına dirseğini geçirdim. "Bir şey desene."

Yalandan inleyip kolunu omzumdan çekerken "Yuvamı yıkmaya mı geldiniz lan?" dedi.

Aman ne ikna edici bir konuşma.

"Sevgili olduğunuzu öğrendik. Bizden öyle kolay kız alınmaz adamlığımızı ortaya koyalım de-"

"Ne adamlığımızı gördün ayol"

Mete'nin sözünü ince bir sesle kesen Emre'ye Suat bir tane geçirdi. "Ciddi ortamlarda yapma şunu avel."

"Tamam kanka pardon" dedi Emre ve ciddi moda geçiş yaptı.

Salak bunlar ayol.

"Tamam beyler sessiz olalım" dedi Ali ve devam etti.

"Şimdi malum Yiğit senden ve arkadaşlarından hiç hoşlanmıyoruz. İlke'yi sayma o bizden biri artık. Yaptığınız götlükler ortada sonuçta."

Masaya garson gelip menüleri bırakırken Ali sustu.

Bir anda ciddileşen masaya şaşkınlıkla baktım. Bu çocukların bir anı bir anını tutmuyor.

Garson gittikten sonra sözüne devam etti. "Neyse her şeyi geçelim bizden kız almak öyle kolay değil bilader. Bundan sonra böyle nereye giderseniz peşinizdeyiz hesaplarda senden enişte bey."

Böyle bir son ancak bu dört atlıya yakışırdı ancak.

Kızmak isteyip kıyamazken yiğit "kabul" dedi.

Yıllarca birbirlerinden nefret ettikleri için onları tanımayıp küçük bir şey sanıyordu sanırım yavrucağım.

Çünkü bu dört adamın aklından geçen şerefsizlikleri çok iyi biliyordum.

İstanbul Beyefendisi /Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin