Öğle arasının zili çalarken gözlerimi araladığımda Mete de yanımda uyuyordu.
Yerimden doğrulurken üzerimden düşen hırkayı aldım dizlerime koydum. Her tenefüs bir şey yiyen ben ne bir yemek yemiştim ne de şimdiye kadar vişne suyu içmiştim. Aralıksız kaç saattir uyuyordum ve şimdiki planım da uyumaktı.
Başımı Yiğitlerin olduğu tarafa çevirdiğimde o kız Yiğit'e bir şeyler anlatıyordu ve Yiğit de arada gülerek onu dinliyordu.
Kimsenin umrunda değildim yani.
Gerçekten de bazı şeyleri kafamda kurmuştum.
Sıradan kalkıp kapıya yürüdüklerinde bu tarafa döndü Yiğit. Gözlerimiz buluşunca yüzündeki gülümse soldu.
Bu kadar işte. Yüzünü gülümseten başka gülümseyişini solduran başka.
Kıza dönüp bir şey söyledikten sonra kız sınıftan çıktı ve bu tarafa gelmeye başladı Yiğit.
Hayır ağlamayacaktım.
Kendimi nasıl sıkıyordum bilmiyorum ama yine avuç içlerim acımaya başladığında ellerimi sıkmayı bıraktım.
"Konuşalım mı İlke?"
Boncuk gözlerine baktım. "Ne konuşacağız?"
Ben ayağa kalkmayınca önümdeki sıraya oturup bana döndü. "Bugün gelmeyeceğini düşünmüştüm."
"Ama geldim." Derken buz gibi çıkan sesim beni de şaşırttı.
Gözleri Meteye kayınca çenesi kasıldı.
Masanın üzerinde hırkayı aldım ve Mete'nin omuzlarına örttüm. Örttükten sonra ona döndüğümde mavi gözleri kararmıştı ve çenesi kasılmıştı.
Beter olsun diye dua etmiş miydim?
Ayağa kalktı ve elimi tuttu. "Yeter bu kadar yerine geç." Dedi.
Bir ellerimize baktım bir yüzüne.
Gülümsedim.
O kadar istemiyorduysan yanına oturtmasaysın kızı.
Elimi ellerinin arasından çektim ve arkama yaslandım. "Gelmeyeceğim."
Kaşları çatıldı. "Ne demek gelmeyeceğim İlke?"
"Neden geleyim?"
Gözlerini kapattı ve sabır dilercesine derin bir nefes aldı.
"İlke bu itin yanında mı oturacaksın?" Diye sorduğunda çenesiyle Meteyi işaret etti.
Gözlerimi gözlerinden ayırmadım. "Benim için sorun yok Yiğit. Ha senle oturmuşum ha Meteyle. Sen arkadaşınla ilgilen." Dedim ama nasıl dedim bir de bana sorun.
Çenemi yavaşça tutup kaldırdı ve aramızda mesafe kalmayana kadar eğildi.
Gözlerimin dolmaması için nasıl sıkıyordum kendimi.
"Ha ben ha Mete öyle mi?" Diye sordu.
Gözlerine inatla bakarken başımı salladım. "Hı hı."
"Bana inat yaptığın şeyler canını yakar." Dedi ve konuşmama izin vermedi. "Yapma."
Gülümserken bakışları dudaklarıma kaydı. Ben hiç bir şey söylemezken arkadan Mete'nin sesi duyuldu.
"Yemeğe inelim mi güzellik?"
Normalde olsa sövüp geçecekken Yiğit'in çenemi tutan parmakları 'hayır' dememi istercesine canımı yakmadan sıkıyordu ve balışları ile Meteyi dövüyordu.
Oysa bir kez aynaya baksa neden bu halde olduğumuzu anlayacaktı.
Çenemi geriye çekerken parmakları yere düştü. Meteye bakıp gülümsedim. "Gidelim."
Merhabalarr.🐣
Sizce de Yiğit bunu sonuna kadar haketmedi mi?
Yorum ve Vote yapmayı unutmayın😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Beyefendisi /Yarı Texting
Comédie@azraakınadabakın: Maşallah efendim gözler lens mi? 28.09.2018 @azraakınadabakın: Rabbim neden kullarının arasında ayrım yapıyorsun. Bu güzel kulunu yaratırken benim günahım neydi? 29.09.2018 @azraakınadabakın: Merhabalar efendim tanışabilir miyiz...