İST. B/36

2.5K 166 45
                                    

"Selam."

Çatık kaşları gözlerimi bulurken hızla yanıma geldi.

"Ne oldu sana?"

Hadi açıkla bakalım İlke hanım ne olduğunu.

"Düştüm." Diyebildim zorlukla.

Yalan söylemiyordum sonuçta.

Arabanın kapısını açarken kolumdan yavaşça tuttu.

"Gel otur ayakta durma."

Bir şey söylemeden koltuğa oturdum. Önümde diz çöküp ayağımı eline aldığında hızla geri çektim.

Hayvan bu çocuk.

İnsan bi yavaş olur.

"Canın mı yandı?" Diye sordu.

Bir şey söylemeden başımı salladım.

Ayakkabımı çıkartıp koyduktan sonra ayağıma hafifçe masaj yaptı.

"Nasıl düştün?"

Elbette sana yalan söyledim daha sonra rezil olmamak için boyumdan büyük duvardan atladım demeyecektim.

"Karşıdan karşıya geçerken kırmızı ışığı beklemeyeyim dedim o da araba geldi birden çarpılmamak için koşarken düştüm." Diye yalan makinasından bir yalan daha fırlattım.

Vicdan azabı falan çekmiyordum elbette. Her şey bir yandan da onun suçuydu.

"Hastaneye gidelim incinmiş olabilir." Dediğinde hiç itiraz etmedim. Benim canım tatlıdır bir kere. Günlerce oturup ağlayarak geçmesini bekleyemem.

Arabanın kapısını kapattı ve şöför koltuğuna geçerek arabayı çalıştırdı.

Öp de geçsin desem kızar mıydı acaba ?

Koltuğun arkasına yaslanıp kafamı ona çevirdim. Sokağı hızla geçtiğinde gülümsedim. Deli çocuğu sevmemek nasıl mümkün olurdu ki?

Kırmızı ışıkta durduğunda başını bana çevirdi ve gözlerimiz buluştu. Gülümsedim.

O da gülümsedi ve bir elini uzatıp yanağımı okşadı. Işık yeşile döndüğünde Yiğit de elini yanağımdan çekti.

Buna da bir kez sövdüm. Ne çok günaha girmiştim bugün.

Hastanenin önünde durduğunda arabayı park etti ve hızlıca inip benim tarafıma geldi. Kapıyı açtığında "yürüyebilecek misin?" Diye sordu.

Başımı iki yana salladım.

Yalan makinası online.

Elinin birisini bacaklarımın altından geçirdi. Diğerini de belime sardığında kucağına alıp arabadan çıkarttı.

Yiğit ayağıyla arabanın kapısını kapatırken kollarımı boynuna doladım.

Biraz önce sövdüğüm ayağımın acısına şuan teşekkür ediyordum.

Boynuna iyice sarıldığımda başımı boynuna gömdüm.

"Çok mu acıyor?" Diye sordu.

Burnumu boynuna değdirdim. "hı hı"

Ellerimin altındaki bedeninin kasıldığını hissederken aklımda yanan ampulleri görebilseydi keşke.

İntikam zamanı Yiğit bey.

İnatla adımları daha da hızlanırken dudaklarımı boynuna değdirdim.

Belimi saran elleri sıkılaşırken başını eğip yüzüme baktı. Gözlerine bakarsam utançtan yerin dibine gireceğimi bildiğim için gözlerimi kapattım.

Boynunu uzunca öptüğümde yerinde durdu.

"Teşekkür ederim."

İstanbul Beyefendisi /Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin