İST. B/35

2.5K 158 78
                                    

Yiğit: Nerdesin?

Bildirim panelinden mesajı okuduktan sonra yirmi dakika geçmişti aradan fakat cevap vermemiştim. Biraz da o meraklansın öyle değil mi?

Odada bir ileri bir geri volta atarken arada da pencereden Yiğitlerin evini gözetliyordum.

Allah bilir nerelerde geziyordu beyefendi.

Birkaç dakika sonra telefonum çalmaya başladığında yavaş adımlarla yatağa yürüdüm. Ben banka veya saçma bir ürün tanıtımıdır diye tahmin edip yavaşça giderken beklediğimin tam tersi olmuştu.

Bugün evren beni şaşırtmaya yemin etmiş olmalıydı.

Arama kapanırken hemen ardından telefon yine çalmaya başladı.

Yiğit arıyor..

Nefeslerimi düzene soktum ve aramayı cevapladım.

"Efendim?"

"Nerdesin?" Diye sordu. Mesajını görmediğim için aramış olmalıydı.

"Arkadaşlarlaydım." Derken nerden yalan söyleme gereği duyduğumu açıklayamıyordum kendime.

Hangi arkadaşlaydım acaba?

Odamda volta atarak Yiğit'in evini gözetliyordum ne arkadaşı?

"Konum at." Dediğinde yerimden kıpırdayamadım.

"Ne?"

"Konum at yanına geleceğim."

Hadi bakalım İlke hanım. Yatsıya kadar bile yanmadı mum.

"Eve dönüyorum zaten gelmene gerek yok."

Sokağa giren araba Yiğitlerin evin önünde durunca odamdan çıktım ve salonun penceresinden gizlice baktım dışarıya.

"Tamam o zaman evin önünde bekliyorum." Diyen Yiğit babasının arabasını evin önüne park etti ve indikten sonra arabanın önüne yaslanıp bizim kata bakmaya başladı.

Sıçtık cafer don getir!

"Peki." Derken telefonu kapattım ve odada tekrar volta atmaya başladım.

Ne yapacaktım şimdi?

Her şeyi elime yüzüme bulaştırmakta üstüme yoktu.

Pencereye yavaşça yaklaşıp tekrar dışarı baktığımda hala aynı yerdeydi.

Kesinlikle rezil olacaktım. Bitmiştim bu sefer.

Odaya nasıl koştum, nasıl üzerimi değiştirdim bilmiyordum bile hepsi birkaç dakika içinde olmuştu ve şansım varsa aklımdaki saçma plan işe yarayabilirdi.

Evin anahtarını cebime koyarken kapıyı çekip merdivenlerden aşağı indim.

Haydi bismillah.

Apartmanın bahçeye açılan demir kapısını zorla açabildiğimde içimden bütün küfürleri ediyordum.

Enerjimin yarısını burada harcamıştım zaten.

Bahçeye çıktığımda boyumdan büyük bahçe duvarına hüzünle baktım.

Başa gelen çekilir.

Etrafta üzerine çıkabileceğim her şeyi bir araya getirip üst üste koyarken düşüp bir yerime zarar vermemek için bildiğim bütün duaları ediyordum.

"Ne diye yalan söylersin aptal." Diye kendime söylenirken duvarın üzerin iyice tutunup kendimi çektim.

Duvarın üzerine çıkmıştım çıkmasına fakat şimdi birde buradan inmek vardı.

Duvarın üzerine oturup ayaklarımı sallandırırken korkuyla aşağıya bakıyordum.

Buradan düşmek mi daha kötüydü yoksa Yiğit'e söylediğim yalanın ortaya çıknası mı?

Elbette buradan düşmek.

Gözlerimi sıkıca kapatıp kendimi aşağıya bırakırken ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı.

Tanrım neydi günahım?

Sızlayan ayak bileğime elimle masaj yapıyorken bir yandan da kendime sövüyordum.

Ne diye yalan söylüyorsam

Akılsız başın cezasını gerçekten de ayağım çekmişti.

Yerimden doğrulup boş arsada yürümeye çalışırken bileğimin acısıyla kendimi tekrar yere attım.

Hay ben böyle işe.

Telefonum tekrar çalmaya başladığında ayağıma masaj yaparak arka cebimden aldım.

Yiğit arıyor..

Etrafıma baktıktan sonra yerimden kıpırdamadan açtım.

"Efendim?"

"Nerdesin?" Diye sorduğunda bir an buradaymış gibi hissedip etrafa baktım.

Allahtan kimse yoktu ve sokağı gösteren bir yer de yoktu.

"Geliyorum az kaldı."

"Almaya geleyim mi?" Diye sorduğunda bir an kararsız kalsam da sanki görecekmiş gibi başımı iki yana sallayarak "Hayır." Dedim.

"Tamam" dediğinde cevap vermeden kapattım telefonu.

Haydi bakalım ilke hanım. Boyundan büyük işe kalksan da getir devamını.

Bari bu kadar acıya değsin de rezil olmayayım.

Yerimden zar zor kalkabildiğimde sızlayan bileğim yüzünden olabildiğince yavaş bir şekilde arasadan sokağa çıktım.

Arkama baktığımda büyük duvardan atlayabilmiş olma düşüncesi bile ürkütücü gelirken kenime söveyim mi tebrik mi edeyim bilmiyordum.

Sokağı topallayarak çıktığımda Yiğit girdi görüş açıma. Bana arkası dönüktü ve hala arabaya yaslanmış bekliyordu.

Hiç canım yanmıyormuş gibi yanına ulaştığımda adım seslerimle beni fark etti ve baştan aşağı süzdü. Topallayan ayağımda takılı kalan gözleriyle kaşları çatıldığında nihayet yanına varabilmiştim.

"Selam."

Selaammm🐣

Yorumlarınız okurken nasıl mutlu olduğumu nası açıklayabilirimm??

Vote ve yorum yapmayı unutmayın😊

Seviliyorsunuuzz😘

İstanbul Beyefendisi /Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin