İST. B/20

3.1K 173 8
                                    

@azraakınadabakın: Onda bunda şundaadır.

@azraakınadabakın: Şunda bunda ondaaadır.

@azraakınadabakın: Mavi boncuk kimdeyse benim gönlüm ondadırr.

@azraakınadabakın: Boncuk gözlüm napıyosun?

Mesajlardan çıkıp Yiğit'in profiline girdim ve yarım saat önce paylaştığı resme birkez daha baktım.

@yigitorhan Saklambaç

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


@yigitorhan Saklambaç.

Elbette üzerime alınıyordum. Benden başkası alınamazdı. İzin vermezdim.

Aramızda ki olanlar tuhaf bir düğüm olmuştu. Ama hala kördüğüm değildi. Çözülebilirdi. O ne kadar çözmeye çalışıyorsa ben daha çok karıştırıyordum.

Ben duygularıma bir isim vereli çok olmuştu fakat onun yaptıkları tamamen arkadaşlığımızın bozulmaması adına gibi görünüyordu. Zaten aksini hissetsem bir dakika beklemez anlatırdım her şeyi.

Ondan hoşlandığımı düşünüyordu ki bu doğru. Nereden öğrenmişti bilmiyorum ama Azra olduğumu da biliyordu. Bundan belki sadece şüpheleniyor olabilirdi fakat artık en kötüsünü düşünerek plan yapıyordum.

Fazla polyanna kalmıştım yanında.

O düşüncelerini hiç saklamadan yüzüme vururken tek isteği benimde onun gibi olmamdı. Daha sonra diyecekleri belliydi 'biz arkadaşız, hep öyleydik, küçüklükten beri beraber olduğumuz için sevdiğini sanmışsındır, ben seni kardeşim gibi görüyorum'

Bla bla bla.

Hiçbir şey olmamış gibi davranarak biraz da onun istediğini yapıyordum ve arkadaşlığımızı koruyordum. Hiçbir şeyi akışından çıkarmamıştım. Hergün kaçta mesaj atıyorsam yine atıyordum. İlke olarak ise yine mesafemi koruyordum.

O pes edene kadar belki de daha sonrası da böyle olacaktı.

Önümdeki açık kitapları kapattım ve çantama koydum. Belki de bir saattir bekliyordum ama gelmemişti Yiğit. Konuştuğumuz gibi ders çalışıyorduk okul çıkışları ama bugün bir işi olduğunu biraz geç geleceğini söylemişti. Birkaç kez aramıştım daha sonra ama gelen de olmayınca sıkılmıştım artık.

Kütüphaneden çıkınca karşıdaki pizzacıyı görür görmez ellerim karnıma gitti.

"Hayır kızım önüne bak, görmedin bir şey. Yürü hadi."

Kendi kendime söylene söylene otobüs durağına gelmiştim ki gözlerim tekrar arkamdaki pizzacıya gitti.

Bir kere yesem ne olurdu ki.

Önümde duran otobüsle sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Arkama bir kez daha bakmadan otobüse bindim. Kulaklığımı kulağıma takarken bir yandan da yiğitin son görülmesini kontrol ediyordum.

Üç dakika önce!

Ekildiğim yetmiyormuş gibi bir açıklama da almıyordum.

Müziği açar açmaz telefonun ekranını kapattım ve ceketimin cebine attım. Gözlerimi kapatıp müziğe yoğunlaşmaya çalıştım ama sadece çalışmakla kalmıştım.

Asla adil dövüşmüyordu. İlla bir yerden kurnazlığını yapıp üste çıkıyordu. Yiğitle savaşmak tamamen aptal işiydi ve ben buradaki başrol aptal oluyordum.

Eşit oynasak güzel olabilirdi fakat o eşitlik konusunda bana uymamak ister gibiydi. O zaman ben ona uyardım.

Bakalım şartlar eşit olunca ne kadar dayanabilecekti.

İstanbul Beyefendisi /Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin