"Parti başlasın."
Salonda yankılanan ses Burçin'in sesiydi.
Konuşma yapmak için bekleyen adamın kaşları çatılmış sinirle soluyordu ve salonda farkedilmeden koşturan adamlara gözleriyle emirler veriyordu.
Umarım Burçin güzel saklanmıştır.
Masamızdaki ünlü iş adamlarından saçları beyazlamış, yaşını göstermediği çok belli olan bir adam "neler oluyor" dedi sinirli bir sesle.
Yiğit elindeki ne olduğunu bilmediğim sarı sıvıyı içerken gülerek "zaten bir işi de eline yüzüne bulaştırmasa şu zevzek şaşarım." Dedi.
Şaşkın şaşkın ona bakarken gözünü kırptı.
Umarım içki değildir içtiği.
Benim gibi masadaki birkaç adam da şaşkınlıkla baktı Yiğit'in yüzüne.
Tombul, saçları yaşının aksine hiç beyazlamamış bir adam "sizi tanıyamadım?" Diye sordu.
Al işte, ilk dakikadan ele verdik.
Ben korkuyla Yiğit'e bakarken Yiğit rahat bir şekilde elindekini masaya bıraktı.
"Semih Aygün, Kıvanç Aygün'ün küçük oğluyum" dedi.
Masada geçen isimlerin hiçbirisini tanımamam normal miydi?
Yiğit'in yanındaki adam gülerek elini Yiğitin omzuna koydu.
"Evlat ne zaman döndün yurt dışından?"
Yiğit hiç duruşunu bozmadı. "Birkaç gün oluyor. Gelir gelmez kendimi bu adamın seminerinde buldum."
Adam sesli bir kahkaha attı. "Ah şu gençler, hiç sevmiyorsunuz çalışmayı."
"Çalışmak güzeldir fakat bir boka yaramayan adamların saçma fikirlerini dinleyerek zaman öldürmek kötü." Dedi Yiğit.
Ardından Çağrı Karahan "Hoşgeldiniz" dedi sahte bir samimiyetle.
Yapmacık davranışlarını anlamak için insan sarrafı olmaya gerek yoktu.
Birkaç alkıştan sonra işlerinden, yaptığı başarılı projelerden bahsetti ve yeni hedeflerini anlattı. Anlattıkları bana çok mantıklı ve dahice gelirken salonda bir bebek kahkahası duyuldu. Ardından aynı bebek sesi.
"Çok mu biliyorsun sen dümbük"
Herkes sesin nereden geldiğini anlamak için etrafa bakarken Çağrı Karahan'ın renk değiştiren yüzünü gülerek izliyordum.
Birkaç dakika sonra tiz bir kadın sesi duyuldu. O tarafa baktığımda içeceğini yere düşürmüş ve ağzında kalanları peçeteye silen bir kadın vardı. Köşede ise elinde tepsiyle güşüp o tarafa bakan Derya.
Aradan ne kadar geçti bilmiyorum fakat kadın söylenerek salondan uzaklaşmıştı. Çağrı Karahan ise sinirli olduğu bariz belli olan sesiyle konuşmaya devat etti.
Başarılı olarak kabul ettiği bir projeyi anlatırken "bu geçen yıl dere yatağına yapıldığı ortaya çıkan projeniz değil mi?" Diye sordu Yiğit.
Çağrı Karahan öldürmek ister gibi Yiğit'e baktı. Daha sonra gülümsedi. Sahte bir gülümseyiş.
"Hayır, projelerimizin yapım aşamasına geçilmeden zeminler geniş çaplı olarak araştırılıyor beyefendi. İçinizde bir kuşku bulunmasın bu konuda" dedi.
Yiğit gülümseyince Çağrı Karahan sözüne devam etti. Yiğit de masadaki adamlara anlattığı işlerin kötü yanlarını anlatıyordu.
Bu kadar bilgili olması veya dersini iyi çalışması ellerimi çenemin altına koyup onu izleme isteği uyandırıyordu.
Çağrı Karahan prejelerinin çalışma aşamalarını anlatırken bir video izletmek istediğini söyledi ve kenara çekildi.
Herkes pür dikkat ekrana bakarken ekranda açılan Maşa ile Koca Ayı ile salonda gülüşmeler ve söylenmeler geziyordu.
Gülmemek için dilimi ısırıyordum şuan. Çağrı Karahan sinirle etrafı izliyordu. Etrafa baktığımda birkaç kişi gülse de birkaç kişi salonu terk ediyordu.
Çağrı Karahan "Kapatın şunu!" Diye bağırdığında ekranda Buz Devri Sid'in komik sahneleri çıkmaya başladı.
Çağrı Karahan'ın sinirden renk değiştiren yüzünü izlemek ekranı izlemekten daha eğlenceliydi.
Masadaki birkaç kişi söylenerek ve Çağrı Karahan'ı kınayarak masadan uzaklaştı.
Anıl yan masada kahkahalar atarak masadaki adamlarla ekranı izliyordu. Yiğit de Çağrı Karahan'ı kınayarak konuşurken telefonuma gelen bildirimle çantamdan telefonumu aldım.
Burçin plan başarılı yazmıştı. Bunu Çağrı Karahan'ın yüzüne bakınca da rahatlıkla görebiliyorduk.
Diğer mesajda ise artık çıkmamızı yazmıştı. Yiğit'in koluna dokundum. "Semih bey bakar mısınız?"
Gülerek bana döndüğünde telefonu gösterdim.
Başıyla onayladı ve masadaki adamlarla vedalaştık.
Otelden çıktığımızda hepimiz toplanmıştık. En son Burçin eli karnında kahkahalar atarak yanımıza geldiğinde bizde onun gibi gülüyorduk.
Otelden biraz uzaklaştığımızda herkes yaptıklarını anlatıyordu ve Çağrı Karahan'ın renk değiştiren yüzünü gülerek konuşuyorduk ki arkamızdan gelen sesle yerimde kaldım.
"Gençler eğlendirebildik mi sizi?"
Merhabalar🐣
Derslerim çok yoğun olduğu için müsait olduğumda elimden geldiği kadar çok bölüm yazmaya çalışıyorum ve düzenledikçe yayınlıyorum.Kitaba olan istek arttıkça bende daha fazla yazmak istiyorum.
Lütfen vote ve yorum yapmayı unutmayın.
Seviliyorsunuz😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Beyefendisi /Yarı Texting
Humor@azraakınadabakın: Maşallah efendim gözler lens mi? 28.09.2018 @azraakınadabakın: Rabbim neden kullarının arasında ayrım yapıyorsun. Bu güzel kulunu yaratırken benim günahım neydi? 29.09.2018 @azraakınadabakın: Merhabalar efendim tanışabilir miyiz...