Şimdinin Karanlığı: 6. ELBİSE

5 3 0
                                    

Bölüm sonunda yorumlarınızı ve eleştirilerinizi benimle paylaşır mısınız? İyi okumalar.

Yaşam, kabul görmemiş duygulardan ibaretti. Kabul görmemiş kişiliklerden, kabul görmemiş  gözbebeklerinden ibaretti. Ve yaşam öyle bir şeydi ki, karşımıza ne çıkarırsa çıkarsın hep en dibi gösterirdi. Bir yıl önce en dipte olduğumu düşünüyordum, şu an çantam omzumda okul yolunda ve aklımda o oda vardı. Daha dipte olduğumu düşünüyordum, Takdim Balosu vardı.

Küçük bir çocukken, elimde incecik hikaye  kitaplarımla, benden dört yaş küçük kardeşimin gözlerine bakıp sevgisini dilerdim. Gösterirdi, acımasızca bana olan sevgisini gösterirdi.

"Kafasını bulandırma küçücük çocuğun!"

Gösterimizin sonunda, perdeler babamın bağırışları ve benim gözyaşlarımla kapanırdı. Okuduğum kitaplardaki iyilik hakkında konuşan tavşanı neden sevmiyordu?

"Çok akıllıymış, bir halta yarıyormuş gibi bir de gururla okuyor aptal kitaplarını! Yaptın mı ödevlerini sen? Defol odana!"

O zaman da, dipte olduğumu hissettiğim zamandı.

Doğmuştum, en dibe.

Ve büyüyordum, daha dibe.

Geleceğim neredeydi, ne yapacaktım bilmiyordum. Üniversite sınavında başarı elde etmek zorundaydım, ayaklarım üzerinde durmak ve geleceğimi inşaa etmek zorundaydım.

Bunun için de ilaçlarımı aksatmamak zorundaydım.

Çöp kutusuna düşen haplarımın sesi zihnimde yankılandı. Zihnimdeki tüm özgürlük denizlerine gem vuracak bu hapların, zincirleri kırıp da bana okyanuslar verebileceğine inancım yoktu.

Sınıfa girip çantamı sırama bıraktım, haftanın son günüydü bugün. Sonunda dinlenebilecektik. Yorgunlukla başımı kollarıma yasladım ve gözlerimi kapattım. Birkaç dakika geçmişti ve bedenim  gevşemişti ki sınıftaki gürültüyle yerimden sıçradım. Korkuyla gözlerimi etrafta dolandırdım.

Bir erkek, yüzünü göremiyordum, diğer bir erkeği yakasından tutmuş ve öğretmen masasına hızlıca çarpmıştı. Çarpmanın etkisiyle yüzünü  buruşturmuş çocuk tanıdık gelmiyordu. Gözlerimi devirdim, bu sınıf neden hiç rahat durmuyordu? İki yıldır, alan seçtiğimden beri, asla kavgasız bir hafta geçmiyordu.

"Ne oluyorsun ya?" diye seslendim. Sınıfta sadece ben vardım, çantasını sırasına koyanlar dışarıya çıkmıştı. Hava güzeldi.

Yüzünü döndü, sınıftaki sakin insanlardan bir tanesi olan Deniz'i görmek beni şaşırtsa da tepki vermedim.

"Sabahın köründe ne bu tatava? Başka sınıfta halletseniz ya," diye seslendim.

"Dersin beden olduğunun farkında mısın Canseza?" dedi Deniz önüne dönüp haşatını çıkaracağı çocuğa bakarak. Ah, evet ders bedendi. Bunu unutmuştum.

"Yok yazılacaksın yani?" dedim tepkisini bekleyerek. Deniz asla devamsızlık yapmazdı.

"Evet, Canseza. Evet, lütfen şimdi çık," dedi hızla. Onu bu kadar öfkelendiren şeye değil de, daha çok benim uykumu bölen şeye göz devirdim.

"Hakan hoca sorarsa, seni gördüğümü söyleyeceğim," dedim sinsice. Derin bir nefes verdiğinde yerimden kalkıp hızla sınıftan çıktım.

Gülümsedim, elbette söylemeyecektim.

Dışarıda tek sıra halinde yoklamayı bekleyen sınıfın yanına koşturdum. Yoklama alındıktan sonra dağılacakken hocanın seslenmesi ile herkes yerinde kaldı.

DUMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin