Bir haftanın daha başına gelmiştik. Fazla olaylı ve stresli geçen haftasonunun ardından, iliklerime kadar yaşadığım bir pazartesi sendromu içindeydim.
Güne solumdan uyanarak başlamış Asil'de dahil olmak üzere bütün ev halkına terör estirmiş, bütün gıcıklığımı Yekta'lara sunmuş ve abime yalanlar söyleye söyleye Ekin'lerin uzaklaştırma cezasını kaldırmasını sağlamıştım. Özgür abimde dayanamayıp müdürü aramıştı ve okula gelmelerini istemişti.
Bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Derdim Çağlar, Mete ve sucuk üçlüsü değil, Ekin'di. Onu okulda görmek istemiş ve okulun abimin olma özelliğini kullanmıştım.
Aslında abimden sadece Ekin için bunu yapmasını istemiştim ama mümkün olmayacağını söyleyince diğerlerine de iyilik yapmıştım.
Pişman mıydım? Evet!
Kendimi neyle avutuyordum? Okula gidince Ekin'i görecek olmamla!
Eve döndükten sonra bütün gece uyumayıp kumkuat eşliğinde Ekin'i düşünmüştüm. Saat sabahın 5'inde kumkuat yerken rezil bir resmimi Ekin'e atmış ve cezalarının kalktığı haberini vermiştim.
Sorgulamayın. Yapasım geldi, yaptım.
Amacım Ekin değil, iyilik yapıp sevap point kasmaktı.
Şaka şaka.
İçinde bulunduğum araba okulun önünde durduğunda, Ateş abime öpücük hediye edip arabadan indim.
Bizim çocukları da peşime takıp seri adımlarla sınıfa doğru ilerledim.Girişi yaptığımız sırada gözlerim direkt duvar kenarı en arka sıraya kaymıştı.
Ekin'le göz göze geldiğim an, bana tebessüm edip göz kırptı.
Ya ama şunun tipine bakın...
Ne diyorum lan ben! Tövbe tövbe.
Sırama geçip oturduğumda Yekta'da yanıma oturup bütün manzaramı kapatmıştı.
Al işte!
Onu kolundan tutup biraz köşeye çektim ve arkasından kafamı uzatıp Ekin'i görmeye çalıştım.
Bir kere daha göz göze geldiğimizde, dil çıkartmayı unutmamıştım. O ise gülmemek için dudaklarını dişliyordu.
Tekrar önüme dönüp Yekta'yı serbest bıraktığımda, bana ifadesiz gözlerle bakıyordu. "Uzak dur şu çocuktan."
Sert sesi kulaklarıma ulaştığında ön sıramızda ki Alican ve Bera'da bize dönmüştü.
Ben cevap vermediğimde, Yekta devam etti. "Alican'a yaptıklarını çabuk unuttun galiba. Uzaklaştırmayı kaldırmak ne demek?"
Ben bir kez daha cevapsız kaldığımda savunmaya Alican geçti. "Bir dakika bir dakika. Bana bunu yaptıklarında Ekin yoktu. Ben onun bir suçu olduğunu düşünmüyorum."
Yekta göz devirirken, ben başımla onayladım. "Haberi yokmuş zaten."
"Harika ya! İsterseniz aramıza alalım birde, o da bizden olsun."
Yekta'nın isyanına karşılık, Bera gözleri kısılmış ona bakıyordu. "Hayırdır Yekta? Badel'in sabah ki agresifliği şimdide sana mı bulaştı?"
Yekta önce bana, sonra Ekin'e, en sonda Bera'ya baktı. "Ne alakası var Bera?! Dönün önünüze, hoca gelir şimdi."
Alican alayla güldü. "Dönme hazırlıklarına başlayalım Beragül, hoca gelene kadar anca yetişir."
Onlar kendi aralarında gülüşürken, benim bakışlarım bir kez daha ekin'e döndü. Sanırım o hep buraya bakıyordu çünkü ne zaman ona baksam göz göze geliyorduk.
![](https://img.wattpad.com/cover/261956573-288-k810385.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAZGEÇ | YARI TEXTİNG
Teen Fiction*TAMAMLANDI* 3 abi ve 3 erkek yakın arkadaşınız varken kalbinizin kapılarını birine açmak o kadarda kolay olmuyor. Bir gün Badel'e gelen anonim bir mesajla her şey değişiyor ve onun yapacak hiç bir şeyi kalmıyor. Kalbi mi daha baskın çıkacak, yo...