33. BÖLÜM

4.3K 275 129
                                    


Medya : Özgür

/////

Özgür Çagıran'dan;

"Özgür bey, yarım saat sonra toplantınız var, haberiniz olsun."

Asistanım Gamze'yi onaylayıp odama geçtim. Masama oturup önümde ki dosyalarla ilgilenmeye başladım.

Yıllardır yaptığım bu meslek, bugün bana çok ağır gelmeye başlamıştı. Biran önce şirketten çıkıp, eve, kardeşlerimin yanına dönmek istiyordum. Ayrıca hiç toplantı kaldırabilecek bir havada degildim.

İçimde bir sıkıntı vardı ve çalışmamı engelliyordu.

Neden böyle olmuştu bilmiyordum ama sanırım açık havaya ihtiyacım vardı.

Masada ki kahve fincanını alıp odamdan çıktım ve terasa geçtim.
Cebimden telefonumu çıkarıp Badel'i aradım fakat açmadı, sanırım duymuyordu.

Bir kere daha açmadığında üstelemeyip telefonu geri cebime koydum. Eğleniyorsa bölmek istemiyordum, o zaten görünce bana dönerdi.

Ekin, Asil'i araba kullanmaya götürmüştü. Bir şey olabilir miydi?

Ekin'in numarasını almamak, zaten büyük bir hataydı.

Tarık'ı aradım. Açmadı. Çok güzel.

Yekta'yı aradım. Sonunda biri açtı.

"Efendim, abi."

"Yekta, n'aber koçum."

"İyi abi sağ ol, sen?"

"İyi diyelim iyi olsun. Yekta, sende Ekin'in numarası var mı?"

"Sınıf grubundan bulurum da, bir şey mi oldu?"

"Badel'le, Asil'i alıp çıkmışlardı da, Badel'i aradım bakmadı. Tarık'ta bakmıyor."

"Tamam abi, ben sana Ekin'in numarasını atarım hemen."

"Tamam abiciğim, çok sağ ol."

Telefonu kapatıp, mesajı atmasını bekledim. Bir şey olacağını düşünmüyordum ama yinede merak etmiştim.

Badel benim zayıf noktamdı, hele Asil...

İkiside benim çocuğumdu, ikisinide ben büyütmüştüm. Badel'le aramızda ki ilişki abi-kardeş değil, baba-kız gibiydi.

Telefonuma gelen bildirimle, hızlıca Yekta'nın attığı numarayı aradım. Telefon uzun çalışlar sonrası açıldı.

"Ekin?" Dediğim de arkadan gelen gürültülü bir sesi duydum.

"Beyefendi, ben polis memuru Arif. Öncelikle sakin olun. Ekin bey, yanında ki 3 kişiyle birlikte bir trafik kazası geçirdi. Durumları ağır, ****** hastanesine gidiyoruz."

Beynim uyuşmaya başlamıştı. Duyduklarımın gerçeklik payı olmamalıydı. Az uykuyla çok çalışmaktan kafayı yemiş olabilir miydim?

Zaafım gibi gördüğüm 2 kişiye ulaşamayınca saçmalamıştım ve beynim, kulaklarım, bütün vücudum bana oyun oynuyordu.

Hayır! Oyun değildi. Kahretsin!

Asil. Badel. Ekin. Tarık.

"Oo, abi. Hayırdır, teras keyfimi?"

Yanıma gelen Ateş'in kaşları çatıldı. Acaba dışarıdan ne halde gözüküyordum.

"Abi? İyi misin?"

Elimde ki telefonu sertçe yere attığım da tuz buz olmuştu. Kahve bardağı da ona eşlik etmişti. "Badel'ler kaza yapmış."

Aynı donukluk bu sefer Ateş'i bulmuştu. Ama donmak, şaşırmak şuan yoktu. Güçlü durup doğru hareket etmeliydik.

VAZGEÇ | YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin