29. BÖLÜM

4.7K 285 133
                                    


Üstümde ki havluya dikkat ederek hızla merdivenleri inip salona ulaştım. Ağlmaklı bir sesle "Abi" dediğimde üç çift göz bana dönmüştü.

Özgür abim hızlıca kalkıp yanıma geldi. "Ne oldu güzelim, iyi misin?"

Artık ne kadar dehşet içindeysem adam bir şey oldu sandı.

"Abi ya, kafam susam kokuyor. Yeni aldığım şampuan çörek otluymuş, poğaça kokuyorum şuan!"

Burak abim ve Ateş abim hayvan gibi gülmeye başladığın da öldürücü bakışlarımı onlara çevirdim. "Ya gülmeyin be!"

Özgür abimde hafif tebessüm ederek biraz daha bana yaklaştı ve saçlarımı kokladı. "Hayır birtanem, gayet güzel kokuyorsun."

Abimden biraz uzaklaştım. "Ya hayır işte! Duşta çörek otu kokusuna boğuluyordum resmen! Ne yapacağım ben?!"

Ateş abim cevap verdi. "Yeni şampuan alırsın bebeğim."

Göz devirdim. "Ya tekrar banyo yapana kadar böyle mi kokacağım?"

Özgür abim bir kez daha saçlarımı kokladı. "Badel, gerçekten güzel kokuyorsun. Çörek otu falan değil."

Dudaklarımı büzerek abime baktım. "Yalan söyleme abi ya! Parfümümde çikolatalı zaten! Çikolatalı poğaça gibi kokuyorum resmen!"

Odada bir kez daha kahkaha sesi yükseldiğinde Burak abime baktım kendinden geçmiş gibi katıla katıla gülüyordu. Koltukta duran yastığı alıp on ikiden suratına attığım da gülme sırası bana geçmişti.

Çörek otu kokan, iyi bir nişancıydım...
Hayır! Nişancı değilim! Ekin, kafama soktu sadece bunu!

Abim kafasına yediği yumrukla bir süre duraksayıp ayağa kalktı. Değişik bakıyordu. Meselaaaaa, 'şimdi bittin sen' der gibi...

Koşarak bana doğru geldiğinde hızlıca Özgür abimin arkasına saklandım.

Ama fayda etti mi? Hayır...

Kolumdan tuttuğu gibi beni kendine çekti ve poğaça kokulu saçlarımı çekiştirmeye başladı.

"Ağğ, şerefsiz köpek bırak saçlarımı!"

Ulan seni hain, utanmadan birde şiddet uyguluyor!

Özgür abim Burak abimi benden ayırıp kınayıcı bakışlarını yüzüme çevirdi. "Badel, abilerinle düzgün konuş!" Hainciğime döndü. "Burak, sende kardeşine zarar verme!"

Abime havalı bir bakış atıp odama yöneldim. Sanırım saçlarıma bulabildiğim en güzel kokulu kremleri, serumları, yağları bulup sürmem gerekiyordu. Zira bu koku başka türlü gidecek gibi değildi.

Saçlarımı kuruturken telefonumun çalmasıyla durmak zorunda kaldım.

Bir dakika bir dakika! Doğru mu görüyorum?! Ekin görüntülü mü arıyor?!

Ekin! Arıyor! Görüntülü!

Aynada ki yansımama bir bakış attım. Islak saçlarım ve pembe bornozumla beni görse ne olurdu?

Ne olursa olsun amaaaaaaan, kendimi ona beğendirmeye çalışmıyorum ya canım.

Üstümde ki bornozun yakasını düzeltip aramayı cevapladım.

Bu çocuk beni tatilde tanımadı mı zaten? Ee, bikiniylede görmüş o zaman şimdi bornozdan ne olacak sanki?

Telefonu banyo dolabına sabitleyip karşısına geçtim. Kendisi yatağında oturur bir pozisyondaydı ve sanırım beni böyle beklemiyordu.

VAZGEÇ | YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin