Medya : Bera Yalçın
/////
Her zaman ki gibi merdivenleri seke seke inip, mutfağa ulaştım. Abimler daha eve gelmediği için Mine ablaya haber verip çıkacaktım.
Mutfağa giriş yaptığım da akşam yemeği için hazırlık yapan Mine ablanın yanına gittim.
"Mine sultan, ben çıkıyorum. Gelirim yarım saate."
Bana bakıp gülümsedi. "Tamam kuzum."
Mutfaktan çıkıp kapıya gittim ve üstüme ceket alıp evden çıktım.
Ellerim cebimde sitenin çıkışına doğru yürümeye başladım.Lan acaba tramoru görebilir miydim?
Gerçi onu göremeyeceğimi söylemişti ama belki de cesaretini toplar bana kendini gösterirdi.
Ki, onu göremeyeceksem neden gidiyordum o parka?Siteden çıkıp sokağın başında ki parka girişimi yaptım.
Hava fazlaca soğuk olduğu için kimse yoktu, bu da onu daha rahat görmeme sebep oluyordu.Cebimde titreyen telefonu çıkarıp, mesaja baktım.
Tramor : gelmene sevindim. Sol yanında ki banka senin için bir kutu bıraktım, beğeneceğine eminim.
Bakışlarımı telefonumdan kaldırıp hızlıca sola döndüm.
Boş bankın üzerinde siyah, büyük bir kutu vardı.
Yavaşça banka yaklaşıp kutunun yanına oturdum.Heyecanlandım heee, acaba ne var içinde?
Kutuyu kaldırıp kucağıma koyduğumda fazlaca ağır olduğunu fark ettim.
Kapağını yavaşça açtığımda içinin sonuna kadar kumkuatla dolu olduğunu gördüm.
Şuan gözlerimden kalp çıktığına yemin bile edebilirim.
Değişik bir şekilde kumkuat en sevdiğim meyveydi ve her yerde satılmadığı için bulmakta çok zorlanıyordum. Ayrıca şuan mevsimi değildi ve benim neredeyse aylardır canım çekiyordu.Ama şuan önümde bir kutu dolusu kumkuat vardı ve hepsi benimdi.
Çünkü benim aksime bir çok kişi bu meyveden hiç hoşlanmazdı.Heyecanla cebimden telefonu çıkarıp tramora yazmaya başladım.
Badel : Benim hakkımda bu kadar bilgiye nasıl sahipsin bilmiyorum ama çok teşekkür ederim.
Badel : mutluluktan ölmek üzereyimTramor : ölmeyi aklından bile geçirme
Tramor : mutlu olduysan ben daha mutlu olurum güzelimBadel : çok mutlu oldum gerçekten teşekkür ederim
Tramor : Rica ederim, uzun zamandır istediğini biliyordum
Badel : :)
Telefonu tekrar cebime attım ve kutunun kapağını kapatıp ayağa kalktım. Tabii o kadar ağırdı ki beni fazlaca zorluyordu.
Hızlıca parktan çıkıp siteye girişimi yaptım.
Evin yakınlarında bizimkileri gördüğümde hızlıca yanlarına gittim."Selam canlar."
Arabanın kaportasında oturan Alican, yanağımdan kısa bir makas aldı. "Sana da selam güzellik, hayırdır nereden böyle?"
Ben Alican'a cevap veremeden ikinci soru Yekta'dan geldi. "O elinde ki kutu ne?"
Yüzümde ki gülümseme yine yerini aldı. "Bakın burada ne var?" Kutunun kapağını açtığımda Bera'nın suratı buruştu. "Sonunda buldun mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAZGEÇ | YARI TEXTİNG
Novela Juvenil*TAMAMLANDI* 3 abi ve 3 erkek yakın arkadaşınız varken kalbinizin kapılarını birine açmak o kadarda kolay olmuyor. Bir gün Badel'e gelen anonim bir mesajla her şey değişiyor ve onun yapacak hiç bir şeyi kalmıyor. Kalbi mi daha baskın çıkacak, yo...