Lütfen oy ve yorumları eksik etmeyelim❤
Evanescence-bring me to life 🎵
Yanan Şehrin Ölü Sakinleri -23-
Acını gizle, yok et. Öyle bir yok et ki; sen bile hatırlama. içten içe hisset üstüne bastığının, onu sen yen. Bir canavar oluşturup yıllar boyu önünde diz çökmek yerine ne gidiş yollarını, ne oraya varışları, ne de çöküşlerini hatırla.
Sen hep güçlüydün, öyle kal.
Yıllar boyu kendime yaptığım şey buydu. Fakat yavaş yavaş yenilgimi hissetmeye başlıyordum. Önünde durduğum canavar büyüyordu. Unutmaya çalışmak akıl işi değildi. Her an yaşarken nasıl unutabilirdim? Tek yapmaya çalıştığım şey kaçmaktı. Ne kadar kaçarsam kaçayım en sonunda yakalanacağını bildiğim halde ortalığı yıkarak koşuyordum. Ve kurtulduğum an;
Canavar olarak nitelendirdiğim duyguyu özlüyordum...
Canavar olarak adlandırdığım duygunun verdiği mutluluğu seviyordum.
Nişan en sonunda bitmişti. Sorun çıkmadan cadılar ve sürüngenler dağılmış
tı. Dolunay'ın parmağında takılı pranga duruyordu. Üzerinde siyah elbisesiyle bir o tarafa bir bu tarafa koşturuyordu. Siyah ihtişamlı yüzük ile beyaz, ince parmakları birbirlerinin tam zıttıydı.
Araf yatakta uzanıyordu. Gözleri açıktı. Sonunda kendine gelmişti. Bayıldıktan sonra haykırışımı Sare ve Asaf duymuştu. O katta onların odası bulunuyordu. Sonrasında onu aldılar ve götürdüler. Ne olduğunu bile anlayamamıştım. Üzerimde onun kanıyla bir süre boş koridorda kalakalmıştım. İçten içe kendimi suçlarken bulmuştum. Sonrasında ise odanın bir köşesinde onu tedavi etmelerini beklemiştim. Uzaktan uzağa kendimi yiyerek uyanmasını beklemiştim. Ona ne kadar yakınsam o kadar uzak hissediyordum. Kendimi bir türlü ait hissedemiyordum.
"Zihnine girilmesi seni çok yordu." Diyerek konuştu Asaf.
Araf'ı daha yakından görebilmek için birkaç adım attım. Vereceği cevapları merak ediyordum ya da konuşmasını... Sadece iyi olduğunu belli edecek kadar konuşmasını izliyordum. Gözlerini halsizce abisine çevirdi. Fakat o cevap vermeden Nina atladı.
"Görümümü bir zihne girme mi yoracak! Çok üzüldüğü için belki de böyle oldu."
Gerçekten onu böyle yıkan benim gitme ihtimalim miydi? Araf, ben kendimden gitsem bu kadar üzülmezdim.
Beni neden bu kadar çok sevdin?
Duvara omzunu yasladıktan sonra başımı dayadım. Araf ses çıkarmıyordu. Başının ağrıdığını biliyordum. Ama yüzünün rengi yavaş yavaş yerine gelmeye başlamıştı. Beni çok korkutmuştu. Neden ona bir şey olacağı bu boktan duyguya kapılıyordum? Ruhuma kara, sisli bulutlar çöküyordu. Nefes almam bile zorlaşıyordu. Ne yapacağımı bilmeyip sadece bağırıyordum. Ellerim titriyor, gözlerim dolu dolu oluyordu. Düşünemiyordum, o an sadece yalnızlık hissine bürünüyordum.
Oysa ben, lanet olsun!
Belki de beni de yıkan onun gitme ihtimaliydi...
Kendime bile bu kadar endişelenen bir kadın olamamıştım.
"Banyodaki cam kırılmış," dedi Sare ve bana baktı. "Kavga esnasında mı kırıldı?"
Gözlerimi Araf'ın yüzünden geçerken ters bir şekilde Sare'ye baktım. "Nesin sen dedektif mi?" Ruhum o kadar daralmıştı ki artık tahammül seviyem kalmamıştı. Yine ne konuda ben suçlanıyordum anasını satayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zemheri Araf
FantasyGecenin en karanlık koynunda; bir ayinin ortasında, kendinizi bulsanız nasıl hissedersiniz? O gece Zemheri ait olmadığı bir yerdeydi. Ya da öyle sanıyordu. Bir Gelin Ayini'nde. Dolunay'ın göğsünde. 🌑 "Cok susuyorsun, suskunluğun beni daha çok ko...