Hırslar Ve Kuklalar -14-

785 454 149
                                    

Paramore- Decode 🎶

Yazdığım her şarkıyı şiddetle öneriyorum biliyorsunuz değil mi?😂

Upuzun bir bölüm oldu. lütfen bol bol yorumlarınızı eksik etmeyin daha fazla tutmadan iyi okumalar...


Hırslar Ve Kuklalar -14-

Ruhumun üzerine derin bir sis çökmüştü. Ama tırnakları hala tenime saplıydı. İçimde bana ait olmayan şeyler vardı. Bana ait değildi. Çünkü asla önceden olmamıştı. Yok olup gitmesi gerekiyordu. Ben sadece, ben sadece onu bana olan ilgisinden hoşlanabilirdim... Daha fazlası benim felaketim olurdu. Omuzlarımdan tutup kendimi sarsmak ''Sen Zemherisin kendine gel!'' diye bağırmak istiyordum.

Birini duygular beslemek benim için yanımda taşıyamadığım bir parça gibiydi. Her an biri elinden alabilir Zemheri. Her an seni bırakabilir ve sen o parçaya bağlanamazsın. Sen en fazla kendine bağlanabilirsin. Çünkü, kendini terk edemezsin.

Ama o, o terk edebilir.

Ama o Araf.

O Zemheri'nin Araf'ı.

Dudaklarımı yerken İris gelmiş ortalığın felaketine çokça söylenmiş ve büyülerle toplatmıştı. Joon ise kısa bir tanışma faslından sonra şuan tam Dolunay'ın karşısında oturmuş gözleri Nina da yemek yiyordu. Ona çok üzülmüştü anlaşılan. Kimse yakın akrabasını bu halde görmek istemezdi. Aref sofrada yoktu.

"Yarın reptilian okuluna gider ve seçeriz" Joon'un sözleriyle ona döndüm. Dolunay kafasını sallarken İris ona keskin bir bakış attı. Gözleri bir süre hepimizi dolanınca içindeki korkuyu gördüm. Kaşlarım anında çatılırken onu neyin bir anda diken üstü ettiğini merak etmiştim.

"Ne seçiyorsunuz?" Asaf'tan gelen soruyla içimdeki merak daha da arttı. Bazen sadece benden gizli iş çeviriyorlar sanıyordum ama değildi. Dolunay, İris'in kilitli kutusuydu. Bana açmak çok da zor değildi ya. Joon'un yüzünde alaylı bir gülüş peydahlandı. Bu 'ben bile biliyorum siz bilmiyor musunuz?' Gülüşüydü. Gözlerimi masada dolandırırken Araf'ın sinirlendiğini gördüm.

"Reptilianlarla ne işimiz var?" Dedi sertçe.

"Dolunay'ın deney yapmak için alması gereken bir şey var. Sizi ilgilendiren bir şey değil." dedi hemen İris. Hafif sinirli biraz da laftan kaçarak konuşmuştu.

"İyi o zaman bende gideyim. Hiç okullarına girmemiştim." Sırıtarak lafa dâhil oldum.

Tanrım, resmen kaostan besleniyordum.

"Kavga etmek için mi gidiyorsun Zemheri? Oysa bir cadıyı yaralandığın haberini almıştım." parmaklarını birbirine kilitlerken keyifle güldü. İpimi çekmek için gün sayıyordu.

"Ölmemiş mi?" Dedim anlık heyecanla. o gün Araf'ı kurtarmak pahasına adamı kaç kere bıçaklamıştım, bilmiyordum. Yanımda öldü diye o an korkumu yenmeye çalışmıştım. Neyse ki ölmemişti. Derin bir nefes verdim.

"Zemheri bir şey yapmadı. Ben yaraladım." diyerek çattığı kaşlariyla Araf, benim rahat konuşmama göre, o çok ters bir şekilde konuşurken annesine bakmıştı.

Bir daha mı orada işkence çekmek istiyordu?

"Beni korumaya çalışma" dedim sert çıkan sesime engel olamadan. "Ben çocuk değilim, korumana ihtiyacım yok." benim tepkime derin bir nefes verip gözlerini kapattı. Köşeli çenesi meydana çıkarken sinirlenmesi şuan umurumda değildi.

Zemheri ArafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin