Jony- Love your voice
Nina Sungur🌑
Savaşmayı bilen ve seven bir kadındım. Küçüklüğümden beri gerçek dünyanın pisliğine bulaşarak yaşamıştım. Şimdiye kadar nefes almamın sebebiydi bu, kendimi hiçbir zaman ezdirmemiştim. İnsanların hareketlerinden düşüncelerini okuyabilen biriydim, her zaman bir adım önlerindeydim. Beynimde tilkiler cirit atarken onları alt etmek çocuk oyuncağıydı.
Fakat bu sefer öyle değildi. O gece dünyanın farklı bir boyutuna düşmüştüm. Burada insanlar yoktu, burada büyü yaptığını iddia eden, karanlığın içinden çıkan varlıklar vardı. Arkamda bıraktığım adam ise umarım canımı kurtarmak için işe yarardı.
Soluklarım birbirine girdiğinde evimin yakınındaki sokağa daldım. Kafayı yiyecektim. O siyah şey de neydi? Kendimi dibi olmayan bir çukura itilmişim gibi hissediyordum. Buradan çıkmak için benimde kanatlarımın olması lazımdı. Bilmediğim yaratıkların pençeleri arasında ölmek istemiyordum. Araf koşmamı söyleyeli dakikalar geçmişti. Onu alt edebilir miydi, fikrim yoktu ama öldürülmesi bile bana zaman kazandırırdı. Ölse başım ağrırdı ya, tabi ne kadar doğruysa!
Kendimi çöp konteynırının arkasına attım. Sırtımı duvara yaslayıp yere çöktüm. Nefesimi düzenlemeye çalıştım. Elimi cebime attım. Koşmaktan ellerim titrer hale gelmişti. Aradığım şeyi bulamazken bacaklarımı da yokladım. Dudaklarım bilinçsizce küfür mırıldandı. Yanımdan ayırmadığım bıçağımı tam gününde almamıştım. Kendimi korumam gerekiyordu, ne olursa olsun.
Ellerimden destek alarak konteynırın arkasından eğildim. Mavilerim geldiğim sokağın başını yokladı. Kulağıma tek çalan ses hızlı nefes alışlarım iken görünürde fare bile yoktu. Yavaşça ayağa kalktım. Konteynırdan gelen çöp kokusu midemi bulandırırken odağımın eve gitme olması için çabaladım. Bir anda ensemde hissettiğim sıcak nefes ile yerimde çakılı kaldım. Beynimde sinyaller yanarken koşmak için kendimi ileriye attım. Fakat bir kol beni belimden sarıp kendine çekti. Çığlık attım. Gözlerim belimdeki normal kolu gördüğünde ise kulağıma yatıştırıcı bir ses fısıldadı.
"Korkma, benim." Kafamı ona doğru çevirdim. Yüzümün yanındaki yüzünü gördüm. Siyah gözleri hiçbir şey olmamış gibi ışıldıyordu. Dudaklarında hoş bir gülüş vardı. Benden daha gamsız birini ilk kez görüyordum.
"Korkma mı?" Göğsünü elimle ittim. "O neydi?" Bir kere daha ittiğimde sırtı duvara yaslandı. Uzun ince sokakta bizden başka kimse yoktu. "Bilerek mi yapıyorsun? Korkup seninle geleyim diye mi" Dudaklarımdan alaylı bir gülüş çıktı. "Bu eşlik bitecek. Hemen, bitir şu saçmalığı."
Göğsündeki elimin üstüne elini koydu. Kaşlarımı çatarak ellerimize baktım. "Zemheri bu dünya sadece insanlar ve cadılardan ibaret değil. Hiçbir zaman da olmadı. O gördüğün Ateşten Gelen. Lilith'nin çocukları." Kafasını yana çevirip sokağa baktı, sonra kaşları çatılmış olarak tekrar bana döndü. "Eşliği bitirmenin yolu yok, çıkar bunu aklından."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zemheri Araf
FantasíaGecenin en karanlık koynunda; bir ayinin ortasında, kendinizi bulsanız nasıl hissedersiniz? O gece Zemheri ait olmadığı bir yerdeydi. Ya da öyle sanıyordu. Bir Gelin Ayini'nde. Dolunay'ın göğsünde. 🌑 "Cok susuyorsun, suskunluğun beni daha çok ko...