Kırmızının Ardında -25-

261 30 5
                                    

Fleurie- Love And War🎶

Kırmızının Ardında -25-

Bir gün sular çekilirdi, o zaman altında kalan, yıkılmış şehir görülürdü. Bulanmış bir zihinin içinde de bu böyleydi. Zaman geçtikçe aslında yapılması gereken anlaşılırdı.

Bir gün geriye bakınca büyük pişmanlıklar görmemeyi umuyordum...

Sabah kahvaltısından sonra hiçbir şey olmamış gibi oturuyorduk. Nina, Dolunay, Sare ve ben vardık. Nina'ya seni bahane edip dövüşmüşler dememek için kendimi zor tutuyordum. Tanrım, gittikçe onlara benziyordum. Diğer herkes ortadan kaybolmuştu. İris en mühim işi olan; krallıkları dolaşıp yarın akşamki düğüne davet ediyordu.

"Dolunay bunun anlamını bilmiyor musun yani!" diyerek orta parmak çekti Nina.

Evet, görevimiz Dolunay'ın kafasını dağıtmaktı. Bence Nina çok güzel bir yerden girmişti. Kıkır kıkır güldüm.

"Uzun parmağımız mı?" dedi saf saf.

"Nina yeter," Sare bir kez daha isyan etti. Gözlerimi devirdim. Başımıza terbiye bekçisi kesilmişti.

"Hayır! Bunun anlamı," gözlerini aşağıya doğru çevirdi. "Iııı!" dedi kaş göz ederek.

"Bacak mı?" Dolunay, Nina'nın gösterdiği yere dikkatlice bakıyordu fakat göremiyordu.

"Hayır görümcem! Daha ayıp düşün, ben söylersem Sare kızar şimdi."

"A!" dedi ağzını kapatarak. "Ama neden parmağımıza öyle diyorlar..."

"Benziyorlar çünkü," Nina minik gözlerini ayıra ayıra konuştuktan sonra bana dönüp fısıldadı. "Hiçbir şey de bilmiyor..."

Evet, bu çok gerekli bir şey olması için herkesin bilmesi gerekti. Dolunay en sonunda neyin ne olduğunu anlayınca bu sefer ben bir şey göstermek istemiştim.

"Peki," sağ elimi yumruk yapıp bükerken sol elimi yumruğuma kapattım. Sağ elimi sakladığım yerde baş parmağımı iki parmağımın arasına soktum. Sol elimi üstünden hızlıca dirseğime kadar kaydırdım. Çıkan "Şak!" sesi ile herkes bakakaldı. Sırıttım, "Bunun anlamını biliyor musunuz?"

"İnanamıyorum sana..." dedi Sare. Ellerini yüzüne kapattı.

"Oha! Nasıl bir ses çıktı öyle! Ben de yapmak istiyorum..."

Nina koşa koşa yanıma geldi. Yanıma bir hamlede otururken Dolunay da merakla arkasından göründü. Kafası gerçekten dağılmış görünüyordu. Sanki tek derdimiz bunlardı.

İşe ben el koyarsam böyle olurdu.

"Parmağınızı böyle sıkıştırın," diyerek ellerini düzelterek yaptırmaya başladım. Dolunay sandığımdan çabuk öğreniyordu.

"Bunun anlamı ne Zemheri?" dedi onuncu denemesinde artık başarılı olmaya başlayan Nina. Şak sesi tam oturmuyordu. Fakat o da yakındı.

"Anlamı," mırıldandım. Aklımda tilkiler dönmeye başladı. Yüzümdeki gülüşü saklamaya çalışmadım. Aşırı eğleniyordum şu an. ""Oh, sana iyi olmuş!" Demek..."

"Zemheri!" diyerek çıkışan Sare'yi hemen susturdum.

"Dilini keserim, cadı. "

Nina "Şak!" sesi çıkarırken bir yandan "Oh sana iyi olmuş!" diyerek bağırıyordu. Dolunay parmaklarının yerini yanlış yapıyordu. Sare en sonunda dayanamayıp Dolunay'ın yanına oturdu ve parmaklarını düzeltti.

Zemheri ArafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin