Bölüm 6:Güvenmek Ya Da Güvenmemek

2K 106 25
                                    

         Bölüm Düzenlenmiştir...

ÖNCELİKLE OKUYAN VE OYLAYIP YORUMLAYAN HERKESE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM :)İYİKİ VARSINIZ !!!YORUMLARIN BİRAZ ARTMASINI İSTİYORUM :(BÖLÜM ŞARKISI :IMAGINE DRAGONS -DEMONS :)))FAVORİ ŞARKILARIMDANDIR !ZATEN SİZE PAYLAŞTIĞIM HER ŞARKI MP3ÜMDE MEVCUT :DMULTİ AÇILIRSA ;SAVAŞ    

Not: Bu hikayeme geldiyseniz diğer hikayelerim olan Bir Sen Olsan ve İz e de şans vermeniz dileğiyle, mutlu günler dilerim...


        💥💥💥💥💥💥💥💥💥

   
     Bu adam ne diyordu Allah aşkına!!!
   Kayla donup kalmıştı söylenen iki kelimeyle... Ne müstakbeli ne gelini!!! Ateş ondan biraz daha sakin duruyordu, Kayla buna anlam veremedi. Sanki olaydan tek habersiz olan kendisiydi. Bu durumda tüm sinir hücrelerini ani bir atakla harekete geçirmişti. Gerginleşen boynunu çıtlatarak kendisine anlamlı gelecek olan bir cevap duymayı bekledi.
    
          "Baba bunu konuşmuştuk." Ateş neredeyse yakınırcasına konuşunca gerilen kasları yorgun bedenini sızım sızım sızlatmıştı. Karışan kafası olabilirmiş gibi çorba kıvamına gelmişti. Yorgunlukla bir adım geriye sendeleyip çaktırmadan dengesini tekrar kurdu.
       Baba mı demişti o? Her şeyden haberi vardı bu durumu konuştularsa... Tek haberi olan kişinin kendisinin olduğu da kesinleşmişti artık! Bu durumda konuşmaya girmek için ağzını açtı ama baba oğul arasında açılan tartışma gergin bir şekilde devam ederken  biraz daha sessiz bir şekilde beklemeye çalıştı.
  
  "Sana soran olmadı Ateş!" Bu kadar yakışıklı bir adamın bile sinirlenince alnında çıkan kırışıklıklar onu oldukça yaşlı gösterebiliyordu. Sinirliydi ama aynı zamanda sakin kalmaya da özellikle özen gösteriyordu. Sakin maskesinin altına öfkesini gizlemeye çabalıyordu ama Kayla adamın gizlemeye çalıştığı duygularını farkındalıkla izliyordu.
 
  "Nasıl soran olmadı ya, evlendireceğin kişi benim! Öz oğlun, hatırladın mı? Hani adı Ateş olan!" Gereksiz bir serzenişle bir erkeğe yakışmayacak şekilde trip atmıştı. Kayla istemsiz bu gereksiz muhabbete dahil olduğu için yüzünü buruşturdu. Sıkılmıştı bu gereksizlikten... Bir an önce eve gidip kabuslarına hazırlanmalıydı.

     
     Daha fazla bu gereksiz muhabbete katlanamayacağını anladığında küçük münakaşayı ciddiyetle böldü.
   "Bakın, sanırım bir yanlış anlaşılma var. " Evet, buraya kadar gayet normal tepkiler vermişti. Sakinliğini ve üslubunu bozmamalıydı... Şimdilik!

       Dudağını ısırıp önüne gelen saçını arkasına attı. "Yani bu öküzle değil evlenmek yan yana durmam bile devlet meselesi haline gelebilir!"
      Gerçekten güzel başlayan bir konuşma ancak bu kadar berbat bir şekilde noktalanabilirdi. Sinirle inlememek için kafasını geriye attı.
   Adam önce şaşırdı, sonra kahkahalarla gülmeye başladı. Demek ki konuşma hoşuna gitmişti. Bir tebessümde genç kızın dudaklarında peyda oldu o sırada... Ateş sinirle genç kıza döndü tam o anda... Sanırım birileri kendisinden bahsedildiğini anlayıvermişti.
  
       "Ben sana çok meraklıydım zaten küçük fare!"
       Genç kız gerginlikle ince kaşlarını çattı. Bu şekilde laya alınmaktan hoşlanmazdı. Alay ederdi ama aynı şeyin kendisine yapılmasına katiyen izin vermezdi. Güçlü olmak bunu gerektiriyordu... Korkuyu!
 
      "Ne faresi lan, görende 30 cm boyum var sanar, hödük!"
      İşte bu andan itibaren tartışmadan çıkıp kavgaya dönüşecek bir durum yarattığının bilincine varmıştı. Hakaretler ve argo konuşması karşısındaki koyu mavi gözleri resmen fişekliyordu.
          "Lan ben senin...-    Üstüne yürüyen Ateş'in sözü tekrardan kesildi.
   
    "Tamam, yeterli! Ben gelin kızımla biraz konuşayım. Ateş sende artık kabullensen iyi olur."   Kendi dediğinden başka bir şeyi kabullenmeyecek kadar net konuşmuştu. İki gencinden itiraz etme hakkı yoktu.
    Fakat bu onları kısa süreliğine durdurmadı. İkiside aynı anda konuşmaya daldı:
        "Ama...-       Tabi sözleri bu sefer gergin ve daha kuralcı bir şekilde kesilmişti.
   
       "Tamam dedim çocuklar! Gel güzel kızım sen, merak etme konuşacağız. Ateş dediğimi yap!"
       Bu konuşma genç kızı hem meraklandırmış hemde germişti. Ona çok yakın olan genç adamın küfrederek bir adım uzaklaşması derin bir nefes almasına sebep oldu. Fark etmemişti ama gerilmişti. Saldıracaktı elinde olsa mavi göze...
  
         Ateş homurdanarak arabasına ilerlerken Kayla da karizmatik adamın ne karın ağrısı olduğunu öğrenmeye karar verdi.
 
   Kapısı koruma tarafından açılan arabaya yavaşça oturup yanında onu dikkatle izleyen adama baktı. Bakışlarını kısa süre gözlerinde tutsada gerginleşerek oturduğu tarafın kapısına yaklaşıp dışarıyı izledi. Yol boyunca hiç konuşmadı. Gerek duymamıştı hemde yanındaki adamın havalı duruşu onu gerginleştirip yanlış bir harekette bulunmaktan korkmasına sebep oluyordu. Söylediği kafenin önünde arabanın kayarak durmasıyla ciğerlerini taze havayla doldurmak için hızla kapı kulpuna asılıp kendini arabadan dışarı attı. Derin bir nefes çekti içine... Olacakların telaşıyla ya da konuşmanın gidişatından korkarak armağan etti titrek nefesi ciğerlerine... Bu adam onu korkutuyordu! Yüksek sesle itiraf edemediği şey tam olarak buydu. Karizmatik adam ondan daha sakin bir şekilde acele etmeden arabadan inip genç kızın yanına geldi. Yan yana kafeye doğru yürümeye başladılar. Tabi arkalarından da koruma olduğunu düşündüğü, siyah takım elbiseli iki adam yürüyordu. Bu adam önemli biri olmalıydı tabi Ateşte bu durumda önemli biri oluyordu. Bu durumu kendi lehine kullanabilirdi belki... Kafasını şiddetle iki yana salladı. Savaş'a yakın olan insanlara yakın olamazdı. Bu düpedüz açık intihardı!
    Girdikleri kafenin içi neredeyse boş sayılırdı. Cam kenarından bir masayı gözüne kestirip normalde saygısızca sayılabilecek bir şekilde sandalyenin zeminde tiz bir ses çıkarmasını sağladı. İlk baştan kendini belli etmeliydi. Evet bu adamdan korkmuştu onu gerdiği de doğruydu ama bir değişmez gerçek vardı ki o da Kayla Akaydındı! Çektiği sandalyeye sertçe oturup ona hayranlıkla bakan adamın oturmasını bekledi. Korumalar onun bu tavrına yüzlerini buruşturup arka masaya oturunca adam sonuçta karşısında olan sandalyeye yerleşebilmişti.
    Konuya direkt girmek istercesine boğazına temizlemesiyle Kayla da diyeceklerine odaklandı.
   
      "Ben Levent Saygıner, Ateş'in babasıyım. Zaten bunu duydun ama resmi olarak tanışmadık. Ve sende Kayla Akaydın."
      
    Adam durdu,sanki Kayla'nın sindirmesini bekliyordu konuşmayı... Adını bilmesi olağan bir durum gibi gelmişti ona... Tamam şaşırmıştı ve bu kadar yetkili bir kişi olmasından da etkilenmişti hadi ama! O kadar da zor olamazdı yanında bu kadar işlerini yapmaya gönüllü kişiler varken bir ismi bulmak o kadar da zor olamazdı!

İNTİKAM    SÖZÜ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin