Bölüm 34 : Güzel Gülümseyen Arkadaşım:)

985 60 29
                                    

    GEÇ GELEN BİR BÖLÜM BİRKAÇ PROBLEMİM VARDI HATTA ATLATAMADAN YAZIYORUM ÇÜNKÜ SİZİ BEKLETMEYİ SEVMİYORUM İNTİKAMCILAR FAZLA UZATMADAN UMARIM BÖLÜMÜ SEVERSİNİZ İYİ OKUMALARRR😘😘😘😍😍

Not: Bu hikayeme geldiyseniz diğer hikayelerim olan Bir Sen Olsan ve İz e de şans vermeniz dileğiyle, mutlu günler dilerim...

       💥💥💥💥💥💥💥💥💥
    Homurdanarak kafamdaki şapkayı çekiştirdim. Ateş zaten bugün sinir kotamı iyice doldurmuştu. Hem dalgalı kumral saçları vardı hemde gözleri maviydi...

        Nerede adalet?

      Girdiğim hiçbir yerde ayna görmeye katlanamıyordum. Çünkü; benim saçlarımdı! Yok olanlarda benim saçımdı ve kim bilir ne zamana kadar bu şekilde kalacaktım.

        "Erkek çocuğu gibiyim!"

         Annem dikkatle yüzüme bakıp dolu gözlerini göstermemek için kafasını yere eğdi fakat babam onun tersine ayağa kalkıp yanıma geldi ve yatağın ucuna oturdu.

       "Neren erkek çocuğu gibi?"

         Homurdanarak başımı ona çevirdim.

         "Baksanıza saçlarım yok! Aynı zamanda kaşlarım ve kirpiklerimde döküldü. Çok çirkinim!"

         Gözümden akan bir damla yaşla boğazımdaki hıçkırığım düğümlendi.
     Kayla Akaydın nasıl bir kaya gibi sert ve güçlüyse Deniz Eliçin ise bir o kadar kırılgan ve huysuz bir çocuktu.
    Elimdeki sıcaklıkla bakışlarımı Ateş'inkinden bir ton açık mavilere odakladım.

       "Kime ya da neye göre çirkinsin ?"

         Oldukça sakin bir şekilde bu soruyu sorduğunda düşündüm... Ben umursamazdım ama o zamanlar en azından dışarı çıkabilecek durumdaydım peki ya şimdi...

      "Dışarı çıksam herkesin gözü üzerimde olacak. Hatta belki de iki arkadaş birbirini dürterek 'Yazık kıza bak!' diyerek bana acıyacaklar ya da küçük kızın biri yanıma gelip bana 'abi' diyip bir şey soracak!"

         Derin bir nefes aldığımda gözümden akan yaşlara engel olamıyordum. Çünkü; kimseye hissettirmesemde korkuyordum.
     Ateş'in beni bırakmasından... Tekrar yalnız kalmaktan korkuyordum!
     Bir daha yalnız kalırsam bu sefer kaldıramazdım. Hem ruhum hemde vücudum onarılamayacak derecede yıpranmıştı.

        "Sen toplumu düşünerek hareket ediyorsun. Kendi düşüncenden önce diğer insanların düşünceleri ön plana çıkmış. Dışarıda tanımadığın hatta belki bir daha hiç görmeyeceğin insanların düşüncelerini kendine dayatarak mutsuz oluyorsun. Peki bu sence ne kadar doğru?"

         Dediğinde haklı olduğunu biliyordum. İnsanlar hayatı boyunca toplum için yaşar. Çalışırsa toplum için, kendi için yaptıkları bile topluma çıkıyordu... Bütün her şeyin diğerlerine bağlı...

        "Peki onları önemsemesemde Ateşle bizi yan yana gördüklerinde..."

        Babam sinirli bir nefes alıp hafifçe elimi sıkınca ileri gittiğimi anlayıp sustum ve başımı önüme eğdim.
      Uzun bir sessizlik oluşmuş, odadaki saatin tiktakları kulağımda yankılanmaya başlamıştı.

        "O çocuk... Yani Ateş... Ne kadar çok sevmesemde kabul etmem gereken bir şey var! Sen ameliyattayken en az bizim kadar hatta belki de daha fazla kötüydü... Delirmiş gibiydi... Uyumuyor, dinlenmiyordu... Senin için pes etmiyordu! Seni ciddi anlamda sevdiği ortada... Zaten bizimle paylaşmamasından belli!!!"

İNTİKAM    SÖZÜ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin