🎶elephanz, the catcher in the rye
🦋
Aşağıdan gelen yüksek sesler beni gitgide gererken aklıma binbir türlü şeyin gelmesine engel olamıyordum. Büyük ihtimalle Alex yine o nefret ettiğim tarafına bürünmüş, sinirini bir şeylerden çıkarmakla uğraşıyordu. Bense artık alıştığım için sadece bu durumun sona ermesini bekliyordum.
Neyse ki kırılma sesleri çok geçmeden sona ermişti. Sesler yerini derin bir sessizliğe bırakırken çok geçmeden merdiven basamaklarından yükselen adım sesleri kulaklarıma ulaşmıştı. Bu da demek oluyordu ki yine sinirinden nasibimi alacaktım...
Bu düşünceyle vücudum anlık bir titreme yaşarken oturduğum yataktan ayaklanıp adımlarımı banyo kapısına çevirdim. Lakin ben daha banyoya gidemeden odanın kapısı hızla açılmıştı. Kafamı yerden kaldırır kaldırmaz ise Alex'in odanın girişinde gülümseyerek bana baktığını fark etmiştim. Bu adam gerçekten de dengesizdi.
O öylece beni izlerken en sonunda bu durumdan rahatsız olup "Odan karşı tarafta," diye mırıldandım. Bu söylediklerimle onu kibarca odadan kovmaya çalışıyordum. Hoş, onun umursayacağı da yoktu ama neyse.
Yaslandığı kapı pervazından ayrılıp odaya girdi. Direkt üzerime doğru gelmeye başladığında ben de eş zamanlı olarak birkaç adım gerilemiştim. Diz kapaklarımın yatağa değmesi yüzünden ise duraksamak zorunda kalmış, hissettiğim tedirginliği ona belli etmemeye çalışıyordum.
Alex aramızdaki mesafeyi kapatarak elini yanağıma yerleştirdi ve hafifçe eliyle yüzümü okşayıp "Çok güzelsin," diye mırıldandı. Bense ondan gelen alkol kokusuyla sinirlenmesine sebep olacak herhangi bir tepki vermemek için kendime telkinlerde bulunuyordum.
Onun yüzümde gezinen ellerini yok etmek amacıyla başımı hafifçe sağa sola salladım. Ardından "Güzel değilim," dedim onun söylediğine karşılık. Şu an üzerimdeki erkek kıyafetleriyle ve dağınık saçlarımla güzel olmaktan çok uzaktaydım. Alex de sarhoş olduğu için beni doğru düzgün ayırt edemiyor olmalı ki saçmalıyordu.
"Hayır, gerçekten çok güzelsin."
"Ne yapmaya çalışıyorsun Alex?"
Şu an neden bu şekilde davrandığının o da farkında değildi ve büyük ihtimalle sabah uyandığında her şeyi unutacaktı. Bu durumda olan yine bana olacaktı.
Kafasını yüzüme eğip gözlerimin içine bakarken "Sarılmak istiyorum," diye mızmız bir çocuk gibi konuştu. Bense sessiz kalmayı tercih ettim. Sarhoşken çekilmez bir adam oluyordu. Bunu da böylelikle anlamıştım.
Yüzünü iyice yüzüme yaklaştırırken ciğerlerime ulaşan alkol kokusu beni rahatsız etmişti. Lakin şu an bulunduğumuz durumdan dolayı bunu düşünemeyecek raddedeydim. Dudaklarımız çok yakındı. Nefes alıp verişlerimiz birbirine karışıyordu ve bu çok kışkırtıcıydı. Özellikle de hamilelik hormonlarının esiriyken...
Onun boş anından faydalanıp kollarının arasından sıyrıldım. Acele hareketlerle "Ben sana kahve falan hazırlayayım en iyisi," diye mırıldanıp odanın çıkışına doğru ilerlerken onun bir şeyler söylemesiyle kapıya doğru yönelen adımlarımı durdurdum.
"Beni bırakıp gitme. Bu sefer kaldıramam. Bunu bana yapma..."
Kendi kendisine sayıklıyor olduğunu fark ettiğimde üzerinde durmadan odadan ayrıldım. Birkaç dakikaya kalmaz sızardı zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR AMBARI
ChickLit"Çok âşığım, amca. Tam onu unuttum sanıyordum, bitti diyordum. Hepsi onu görene kadarmış. Bir bakışıyla kanıtladı bana bunu." "E bu çok iyi bir haber! Kim bu kadın? Tanıyor muyuz?" Yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. Ben bile tanımıyordum ki onu. Yü...