🎶kim dracula, paparazzi
🦋
Saatler öylece geçip gitmiş, aşağıdan gelen sesler yavaş yavaş yok olmuştu. Bulunduğum ev koca bir sessizliğe bürünürken ben hareket etmeden yatakta oturmaya devam ediyordum.
Ne kadar süredir kendimi bu odaya kapatmıştım bilmiyordum fakat acıkmış olduğum gerçeğini artık göz ardı edemez bir hâle gelmiştim. Karnımda bir can taşıdığımı düşünürsek şu ana kadar dayanmam bile şaşırtıcıydı. Normalde olsa her saat ağzımı bir şeylerle meşgul ederdim.
Oturduğum yataktan ayaklanıp odada volta atmaya başladım. Sırf çekindiğim ve yabancısı olduğum bir yerde bulunduğum için bunları yaşadığıma inanamıyordum.
Ben hamile bir insandım. Sık sık acıkmam, bir şeyler yemek istemem normaldi. Bunu tahmin etmesi gerekiyordu. Lakin yine de çekiniyordum işte.
Oflayıp adımlarımı kapıya çevirdim. Ani bir kararla kapının kilidini açıp kulpunu aşağı indirdikten sonra bir süre koridordan herhangi bir ses gelip gelmediğini dinledim.
Kulağıma ufacık bir ses bile gelmeyişini fırsat bilerek odanın kapısını tamamen araladım. O ruh hastası adam uyumuş olmalıydı. En azından öyle olmasını umut ediyordum.
Adımlarımı merdiven basamaklarına yöneltip karanlıkta ayırt edebildiğim basamakları yavaşça inmeye başladım. Neyse ki ayağımda ayakkabı yoktu. Aksi takdirde ses çıkarıp kendimi ele verebilirdim.
Çok geçmeden mutfak kapısının önüne geldiğimde saniyeler içersinde odağımı bulan buzdolabıyla yüzümde geniş bir gülümseme oluştu. Adımlarımı bu sefer de buzdolabına yönelttim. Tam önünde durup dolabı açarken karanlık mutfağa rağmen buzdolabından yayılan ışıkla içerisindeki şeyleri rahatça ayırt edebilir hâle gelmiştim.
Kısa bir göz atmamın ardından gördüğüm yaş pasta paketiyle gözümden kalpler çıkmaya başlamıştı âdeta. Dolabı kapatmadan tezgahın olduğu kısma ilerledim ve çekmeceleri kurcalamaya başladım. Neyse ki aradığım şeyi çabucak bulabilmiştim.
Çatalı alıp buzdolabındaki pastaya uzandım. Şeffaf paketini açtıktan sonra çatalı batırıp pastadan kocaman bir parça aldım. Beklemeden çatalı ağzıma götürürken aynı zamanda da gözlerimi hissettiğim muazzam tatla kapatmama engel olamamıştım.
Dolaptan gelen soğukluk beni üşütmeye başlarken buzdolabını kapatıp arkamı döndüm. Dolabın hemen yanındaki tezgaha yaslanıp pastanın keyfini çıkarmaya devam ettim.
Tam yeni bir parça almak için çatalı pastaya bağırdığım sırada birden mutfağın ışıklarının açılmasıyla gözlerim korkuyla aralandı. Kapının girişinde anlamsız bakışlarla bana bakan Alex "Neden bu saatte uyanıksın, Lamia?" diye sorarken suçluluk duygusuyla gözlerimi kaçırdım.
Yakalanmış olmamın verdiği utançla ağzımdaki son pasta lokmasını yuttum ve "Ben... acıkmıştım da," diye mırıldandım. Bunu söylememle bakışları önce koluma yasladığım pasta paketine kaymış, ardından tekrar beni bulmuştu.
Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluşurken "Farkında olmadan eve buzdolabı canavarı getirdim sanırım," demesiyle kaşlarımı çattım. Pastaya üzgün bir bakış atıp "Ben özür dilerim. Birisinin doğum günü pastasını mahvettim sanırım," diye mırıldandım ve pastayı tezgaha bıraktım.
Kahkahasını işittiğimde ister istemez bakışlarımı ona çevirdim. Resmen benimle eğleniyordu. Şu an suçsuz olmasam ona bir güzel laflarını yedirirdim ama ondan izinsiz yediğim için kendimi suçlu hissediyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR AMBARI
Chick-Lit"Çok âşığım, amca. Tam onu unuttum sanıyordum, bitti diyordum. Hepsi onu görene kadarmış. Bir bakışıyla kanıtladı bana bunu." "E bu çok iyi bir haber! Kim bu kadın? Tanıyor muyuz?" Yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. Ben bile tanımıyordum ki onu. Yü...