24| KÂBUS

994 52 19
                                    

🎶chelsea wolfe, after the fall

🦋

"Ne?"

Alex'in birkaç dakikanın ardından sorgularcasına konuşmasıyla dudağımı ısırdım. Ardından "Duydun işte," diye mırıldandım. Neyi kastettiğimi çok iyi anladığını düşünüyordum.

"Git uyu, Lamia. Gece gece saçmalıyorsun."

Kaşlarımı çatmama engel olamazken "Benden çocuğun olsun istemiyor musun yani?" diye sordum. Niye itiraz ediyordu anlam veremiyordum. Ona karşı gayet de açıktım oysaki.

"Şu an mantıklı düşünemiyorsun."

Kafamı olumsuzca iki yana salladım. Ona doğru birkaç adım atıp tam dibinde durduğumda uzanıp elindeki içki bardağını aldım. Hemen arkamda duran sehpaya bardağı bıraktıktan sonra yönümü tekrar ona çevirdim ve ellerimi omuzlarına yerleştirdim. Gözlerinin tam içine bakarak dudaklarımı aralayıp konuştum.

"Lütfen, Alex. Ben kararımı verdim. Gerçekten istiyorum."

Beni bileğimden tutup dizinin üzerine oturttuğunda eliyle yüzüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına yerleştirdi. Ardından alnıma ufak bir öpücük kondurup geri çekildi.

"Sonradan pişman olacağın kararlar veriyorsun, bir tanem. İyice düşün ve zamana bırak."

"Zamana bırakmak falan istemiyorum! Niye anlamıyorsun?"

Derin bir nefes aldı. Bir elini belime yerleştirip okşarken diğer eli de çıplak bacağımın üzerinde yerini almıştı. Ben öylece onun gözlerinin içine bakarken o hiç tepkisiz beni izliyordu.

En nihayetinde sessizliğe daha fazla tahammül edememiş olacak ki "Senin tek istediğin kaybettiğin bebeğinin yerini doldurmak. Bunun için de ilerisini düşünmeden aklına ilk gelen şeyi yapmaya kalkışıyorsun," diye sakince konuştu.

İtiraz etmedim çünkü söyledikleri doğruydu. Sadece bebeğimi geri istiyordum. O da sessiz kalışımı fırsat bilip konuşmasına devam etti.

"Senden çocuğum olmasını elbette ki istiyorum. Beni bir daha bu konuda sorgulama, Lamia. Ama bu şartlarda olmasını istemiyorum."

Söylediklerini umursamadan elimi yüzüne yerleştirdim ve hafif çıkmış olan sakallarını okşamaya başladım. Göz temasımızı kesmemek için ekstra bir çaba sarf ederken "Çok fazla düşünüyorsun," dedim. Onu ikna etmek için elimden ne geliyorsa yapmaya çalışıyordum.

"Beni doğru düzgün tanımıyorsun bile. Bir de çocuk yapalım diyorsun."

"Tanırım, zamanımız bol."

Dudaklarımı yüzüne doğru yaklaştırıp yanağına ufak bir öpücük bıraktım. Dudaklarımın odağını aşağılara doğru kaydırırken boynuna geldiğim sırada bir anda bulunduğum yerden havalanmamla ufak bir çığlık koptu dudaklarımın arasından. Alex beni kucağına almış, adımlarını merdivenlere doğru çevirmişti.

"Bu kadar yeter, artık uyusak iyi olacak."

Oflayıp beni odama götürmesini bekledim. Anlaşılan o ki onu ikna etmek kolay olmayacaktı. Lakin benim de pes etmeyi düşünür gibi bir hâlim yoktu...

🦋

Ertesi gün uyandığımda saatin öğlen olduğunu fark etmiş ve böylelikle de Alex'in bana bugünlük bir istisna gösterdiğini anlamıştım. Genelde beni sabahın erken saatlerinde kaldırmayı ihmal etmiyordu çünkü.

ZEHİR AMBARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin