🎶hundred waters, blanket me
🦋
Alex ile birlikte eve adımımızı atar atmaz o çalışma odasında olacağını söyleyerek yanımdan ayrılmıştı. Bense dışarının yorgunluğunu üzerimden atmak amacıyla soluğu direkt olarak banyoda almıştım.
Bugün bir değişiklik yapıp akşam yemeğini dışarıda yemeye karar vermiştik. Daha doğrusu Alex benim biraz olsun sosyalleşmem için zorla yemeğe götürmüştü. Yemekten sonra ise sahil kenarında biraz dolaşıp eve dönmüştük. Her ne kadar kabul etmek istemesem de günümüz gayet güzel ilerlemişti.
Şimdi de güzel bir duş almış, üzerime beyaz saten geceliğimi geçirerek yatağa uzanmıştım. Bir süre telefonumda oyalandım. Aynı zamanda da uzandığım yerden koridoru gözetliyordum. Kapıyı bilerek açık bırakmıştım. Böylece Alex odasına döndüğü an haberim olacaktı.
Zaman öylece geçip giderken neredeyse gece yarısı olmuştu ve Alex hâlâ daha çalışma odasından ayrılmamıştı. Oflayıp yattığım yerden doğrularak telefonumu komodine bıraktım. Madem o benim yanıma gelmiyordu, o zaman ben onun yanına giderdim.
Oturduğum yataktan ayaklanıp çıplak ayaklarımla zemine bastım. Daha fazla oyalanmadan odadan çıktığımda adımlarımı bir alt kata inmek amacıyla merdivenlere yönelttim.
İkinci kata geldiğimde bu sefer de sağ tarafa ayrılan, koridorun sonundaki odaya çevirdim adımlarımı. Bir dakikanın sonunda da tam onun bulunduğu odanın kapısının önünde durmuştum.
Kapıyı çalıp çalmamak arasında gidip gelirken belki de işini bölmemem için içeriye girmemi istemeyeceğini düşünerek direkt girmeye karar verdim. Nasıl olsa benim geldiğimi görünce işlerine ara verirdi.
Kapının kulpuna uzanıp yavaşça aşağı çekiştirdim. Kapıyı birazcık aralayıp içeriye göz attığımda Alex'in bilgisayarıyla meşgul olduğunu fark etmekte zorlanmamıştım.
Bu durumdan istemsizce çekinip "Gelebilir miyim?" diye sordum. Bakışları anında beni bulduğunda hafifçe gülümsedim. Beni burada görmeyi beklemediğinden dolayı "Lamia?" diye sorguladığında cevap vermesini umursamadan içeriye girdim.
Kapıyı ardımdan kapatıp "Uyuyamadım da," diye yalan söyledim. Onu beklediğimi belli edecek değildim. O da söylediğim yalanı üstelememişti zaten.
"Pekâlâ. Yapabileceğim bir şey var mı?"
Kafamı olumlu bir şekilde salladım. Ona doğru ilerleyip tam yanına ulaştığımda oturduğu döner sandalyeyi yavaşça kendime doğru çevirdim. Alex ne yapacağımı anlamak istercesine bana anlamsızca bakarken cesaretimi topladım ve sağ dizine oturdum.
"Belki ben de işlerine yardım edebilirim."
Sanki tüm amacım buymuş gibi davranıp bakışlarımı hemen karşımda duran bilgisayara çevirdim. O hâlâ daha sessizliğini korurken aklımı dağıtmak amacıyla bilgisayar ekranına odaklandım.
Sanırım bir araba ilanını düzenliyordu. Onlara ait olduğunu düşündüğüm bir sitenin köşesindeki araba resimlerinden bunu anlamakta zorlanmamıştım. Lakin bunun haricinde ne yaptığı konusunda tek bir fikrim bile yoktu.
Alex derin bir nefes alıp sandalyeyi masaya doğru yaklaştırdı. Ardından "Pek yardım edebileceğini sanmıyorum," diye konuştu. Bense o konuştukça enseme çarpan nefesine odaklanmamaya çalışıyordum.
"O zaman ben de seni izlerim."
"Ne dersem diyeyim vazgeçmeyeceksin, değil mi?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR AMBARI
ChickLit"Çok âşığım, amca. Tam onu unuttum sanıyordum, bitti diyordum. Hepsi onu görene kadarmış. Bir bakışıyla kanıtladı bana bunu." "E bu çok iyi bir haber! Kim bu kadın? Tanıyor muyuz?" Yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. Ben bile tanımıyordum ki onu. Yü...