🎶bring me the horizon, can you feel my heart
🦋
davet günü,
⏳23.07Deli gibi koşuyor, onun ormanda yankılanan bağırışlarını duymazdan gelmeye çalışıyordum. Çıplak ayaklarıma batan taşlar her geçen saniye daha fazla acı çekmeme sebep olurken sınırlarımı elimden geldiğince zorlamaya gayret gösteriyordum.
Bebeğime bir şey olmaması içinse Tanrı'ya yalvarıyordum âdeta. Şu durumda onu görmezden gelmek zorundaydım. Elimden kaçmaktan başka hiçbir şey gelmiyordu ve bunun yanlış ya da doğru bir karar olması umrumda değildi. Tek yapmam gereken izimi kaybettirmekti.
Kulaklarıma tekrardan ulaşan haykırışla dudaklarımın arasından bir hıçkırık firar etti. Gözlerimden akan yaşlar görüş açımı bulandırıyor olmasına rağmen bir an bile duraksamadım. Tek bildiğim neresi olursa olsun buradan, ondan uzaklaşmam gerektiğiydi.
Ölmek istemiyordum. Beni de öldürmesine izin vermeyecektim. Onunla aynı kaderi paylaşmayacaktım...
🦋
21.34
Annemlerin yanından ayrılışımızın ardından kendimi zorlukla lavaboların olduğu kısma atarak tuvaletin koca aynasında uzun bir süredir kendimi izliyordum.
Tek sorun bebeğim olamazdı, bir kusurum olmalıydı. Annemin beni bir türlü sevememesinin bir sebebi olmalıydı ve ben sanki o kusuru bulabilecekmişim gibi acımasızca aynadaki yansımama bakıyordum.
Alex ise tamamen ayrı konuydu. Kaçacağımdan şüphelendiği için beni dışarıda bekliyordu. O gram umrumda değildi. Gidecek bir yerim yoktu zaten. Lakin onun aklındaki düşünceleri bilemeyeceğim için üzerinde durmuyordum.
Derin bir nefes alıp ellerimi yasladığım musluk tezgahından çekerek doğruldum. Üzerimdeki elbiseye gelişigüzel düzelttikten sonra kapıya doğru yönelttim adımlarımı.
Dışarı çıkar çıkmaz kulağıma ilişen sesler rahatsız olmama neden olurken bakışlarımı hemen karşı duvara yaslanmış beni bekleyen Alex'e yönelttim. Ardından yanına ilerleyerek koluna girdim. Eğer biraz daha bu topuklularla ayakta kalırsam bileğimi incitecektim.
Alex bir şey söylemeden adımlarını mekânın çıkış kapısına yönelttiğinde çok geçmeden orayı terk etmiştik. Dışarıya adımımızı atmamızla kapıdaki vale arabayı getirmek için hareketlendi. Biz de beklemeye başladık.
🦋
23.29
Ayaklarım beni daha fazla taşıyamamış ve bulduğum ilk ağaca zorlukla sırtımı yaslamıştım. Nefes alış verişlerim korkunun da etkisiyle ortaya yüksek bir ses yayarken ellerimle ağzımı kapatıp sessiz kalmak için elimden geldiğince çaba harcıyordum.
"Seni bulamayacağımı mı sanıyorsun?!"
Sesi gitgide bana doğru yaklaşıyordu. Şu saatten sonra beni bulmaması için dua etmekten başka bir çarem kalmamıştı. Çünkü bulunduğum yerden ayrılırsam yerimi belli edecektim. Böylece beni kolayca yakalamasını sağlardım.
"Benden kaçışın yok. Duydun mu beni Lamia?"
Dudaklarımın üzerindeki ellerimi daha da sıkılaştırıp titreyen vücudumu dizginlemeye çalıştım. Bir yandan da içimden defalarca kez bir şey olmayacağına dair mırıldanıyordum. Şu şartlar altında işe yaramayacağı bariz belliydi fakat yine de kendimi bu yalana inandırmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR AMBARI
ChickLit"Çok âşığım, amca. Tam onu unuttum sanıyordum, bitti diyordum. Hepsi onu görene kadarmış. Bir bakışıyla kanıtladı bana bunu." "E bu çok iyi bir haber! Kim bu kadın? Tanıyor muyuz?" Yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. Ben bile tanımıyordum ki onu. Yü...