EVET, ARKADAŞLAR UZUN BİR SÜREDİR YOKTUM VE BUNUN İÇİN KUSURA BAKMAYIN. GERÇEKTEN ÇOK YOĞUNUM AMA SİZLERİ DE ÇOK ÖZLEDİM. ESKİ BİR HİKAYENİN YENİDEN YAZILMASI, BİR YANDAN CAM KADIN DİĞER YANDAN AÇGÖZLÜLÜK DERKEN BEYNİM ERROR VERDİ. NE BEKLEDİĞİNİZİ BİLİYORUM AMA BİRAZ DAHA BEKLETECEĞİM SİZİ ÖZÜR DİLERİM... BU ARADA SİZLERİ CAEL VE BRİANNA İLE TANIŞTIRMAMA İZİN VERİN... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER... UMARIM BEĞENİRSİNİZ...
Genç kız, kirpiklerinin altından erkeğe baktı. Şömine ateşinin ardından teni kızıl, fildişi ve siyah renkleri oynaşıyordu. Geceliği beline kadar açılmıştı. Kucağında tuttuğu bebek ağzını göğsüne yapıştırmıştı. Oda çok sıcaktı. İçeriden sadece emme sesleri ve ateş çıtırtıları geliyordu.
Genç kızın kızıl rengi kirpikleri titreşti. Güzel gözleri ona dikildi. Koyu kahve gözleri sıcacıktı.
Cael, büyülenmiş gibi ona bakıyordu. Muhteşemdi. Kadın, çocuğunu tutuşundaki sevgi, çocuğun annesine sarılışı ve açlığını dindirişi. Her şey muhteşemdi. "Üzgünüm" dedi Cael. "Ama bakmıyormuş gibi yapamam" dedi. Aslında burada bile olmamalıydı. Anne ile tanışmaya gelmişti ancak yanlış bir zaman seçtiği belli oluyordu. Yine de arkasını dönüp gidememişti.
Kadının dudakları utangaç bir gülümsemeyle kıvrıldı. Hafifçe omuz silkti. "Önemli değil" dedi. Sesi pürüzsüzdü. Bir kadife gibi Cael' i okşuyordu. "Zaten çok da görülesi bir şey yok"
Kadın çok yanılıyordu. Cael, bugüne kadar pek çok kadın görmüştü. Çok mahrem anlarında dahi onları izlemişti. Ancak şuan bu hiç tanımadığı kadının bebeğini emzirişi bugüne kadar gördüğü en mahrem ve en muhteşem şeydi.
Elinde olmadan onlara doğru yaklaştı. "Bu gelecekteki efendimiz" dedi ufak bebeğe bakarak. Gerçekten çok ufaktı. "Öyleyse sen bahsi geçen anne olmalısın."
Genç kadın, hafifçe gülümsedi. "Adım Brianna" dedi. "Evet, bu o bebek"
Sesinde bir gurur ve hüzün vardı. İkisinin bir arada bulunduğunu hiç duymamıştı Cael. "Bende Cael. Bu kalenin baş kahyasıyım." dedi yalın bir sesle. Sonra emziren bebeğe baktı. Emme sesleri insanda gülme isteği yaratıyordu. "Kendini nasıl hissediyorsun"
"İyi" dedi kadın sonra yüzü buruştu hafifçe. "Ama çok ciddi ısırıyor"
Cael, başını yana eğdi. "Onun dişleri var mı yoksa?"
Kadın güldü. Cael, içinde bir şeylerin hareketlendiğini hissetti. "Hayır" dedi Brianna. "Ama ağızları çok sert bir şekilde emiyor. Yine de kendimi çok iyi hissediyorum. Üstelik o da bana yakın olunca daha rahat oluyor"
Cael, bebeğe diktiği gözlerini kırpmıyordu. "Ben bunun her zaman ruhunun emilmesi gibi olduğunu düşünmüştüm"
Bree, güldü. Bebeğin yanağına hafifçe bastırdı. Bebek bir cok sesiyle ağzını çekti. Bree, bebeği diğer tarafına aldı ve süt dolu dolgun göğsünü ve büzüşmüş ucunu Cael' in önüne serdi. Bree, hafifçe göğsüne dokundu ve süt dışarı atıldı.
Cael, kaşlarını kaldırdı. Bree bebek ağlamadan onu tekrar yatırdı. "Gördün mü?" dedi. "Onu zaten dışarı atmam gerekiyor"
Cael, şaşırmıştı. Elini uzattı ve bebeğin başına dokundu hafifçe. "Bunun böyle bir şey olduğunu hiç düşünmemiştim" dedi fısıltıyla.
Bree, başını eğdi ve oğluna baktı. "Bende düşünmemiştim" dedi. "Son zamanlarda asla aklıma gelmeyecek şeyleri öğrendim" diye fısıldadı. Sanki Cael' den çok kendiyle konuşuyordu.
Cael' in kalbinde bir şeyler sıkıştı. Onun için üzülmüştü. Bu kadın yalnızca bir gecelik ilişkiyle bir çocuk doğurmak için tüm hayatı mahvedilmiş bir kadındı. Soylu tabakası da denilen krallar ve asiller kendi çocuklarını doğurması için köleleri kullanırlardı. Böylece kendi eşleri daima genç ve güzel kalırdı.
Bebek anne sütünden kesilene kadar annesiyle kalırdı ve sonra anneden bir daha görmemesi üzerine alınırdı. Bundan sonra kadının ne olduğu pek önemsenmezdi. İki durum dışında. Kadın hayatının sonuna kadar bir daha dışarı çıkamazdı. O artık bu kalenin sonsuz tutsağıydı ve kadın evlenemezdi ya da bir erkekle beraber olamazdı.
Cael, onun bu şekilde cezalandırılmasından nefret etmişti. O kadar güzel ve canlıydı ki... Hafifçe ona uzandı ve elinde olmadan yanağına dokundu. Yumuşacık tenine camdan yapılmaymış gibi nazikçe dokundu. O anda her ikisinin de tüm duyguları ayaktaydı.
Genç kız, şaşkınlıkla ona baktı. İlk defa tanıştığı bu kadın kimsesizdi. Şuan tek şansı Cael' di. Kendini kaybetmemek için. Yok olmamak için. Bebeğini elinde tutabildiği kadar tutmak için.
Bebek kollarında ağırlaşıp gevşedi. Genç kadın, ayağa kalktı. Bebeği beşiğine yatırdı. "İyi uykular yakışıklı" diye fısıldadı.
"Adı yok mu?"
Bree, başını salladı. "Hayır" diye fısıldadı. "Lordum koymalı ismini"
Erkek, hafifçe başını salladı. Ataerkil bir toplumdu. Bebeğin ismini, kaderini, kiminle evleneceğinden ne olacağına kadar her şeyi baba belirliyordu. Bir köle olan annenin hiçbir söz hakkı yoktu.
Genç kadın ona arkasını dönüp dikkatli bir şekilde geceliğini toparladı ve düğmelerini ilikledi. Gerçi görebileceği şeyleri görmüştü zaten. Saklanmasının bir anlamı yoktu belki de. Ancak nazik birine benziyordu.
Cael, dikkatli bir şekilde onu izledi. Bebeğin beşiğine gidişini ve onu nasıl sevgi dolu bakışlarla izlediğini gördü. Daha önce böyle bir şeye şahit olmamış olması çok tuhaftı doğrusu.
Sanki birden kim olduğunu hatırlamış gibi hafifçe öksürdü ve ellerini arkada bağladı. "İyi beslenebiliyor musun? Hizmetçiler sana iyi bakıyorlar mı?"
Daha kaleye getireli birkaç gün olmuştu. Doğumdan hemen önce askerler onu evinden almışlardı. Doğuma birkaç gün kala şifacılar ve ebeler hep etrafındaydılar ama şimdi günde üç kere uğrayan bir hizmetçi ve bir kere gelip bebeğe bakan şifacı dışında kimseyi görmüyordu.
Nazikçe gülümseyip önüne gelen saçları serçe parmağıyla kulağının arkasına itti. "Evet, gayet iyiyim teşekkür ederim" dedi. "Yemekler çok güzel"
Anne, bebek ondan ayrılana kadar değerliydi. Bu süre içinde Cael'in gözetimi olmasa bile ona iyi bakılacağından emindi. Yediği her şey en iyi kalite ve sağlıklı besinlerdi. Şuan da soylularla aynı şeyleri yiyordu. Sonrasında bütün değeri yok olup gidecekti.
"Buna sevindim" dedi en sonunda sakince arkasını döndü. "Seninle ilgilenmek benim görevim" dedi Cael sesini mesafeli tutmaya özen göstererek. "Eğer bir şeye ihtiyacın olursa bana haber vermen yeterli. Her an emrine amadeyim
Bree, onun ardından baktı bir süre sessizce açıkçası ne diyeceğini bilememişti. Sonra tekrar başını eğip bebeğini okşadı. Huzurlu bir şekilde uyuyordu. Ondan ayrılmasına aylar vardı ve Bree, bunun her anını onunla yaşamak istiyordu. Şimdilik tek ihtiyacı olan buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRES
FantasyCİNLERLE TANIŞIN! HALKIN ZAYIF VE GÜÇSÜZ OLDUĞU, ASİLLERİN İSE GÜÇLE DONATILDIĞI SİSTEMDE ASİL ERKEKLER ÇOCUKLARINI DOĞURMALARI İÇİN KÖLE KADINLARINI TERCİH EDERLER.... BRİANNA, EFENDİSİNİN OĞLUNU DOĞURMUŞ ÇİÇEĞİ BURNUNDA ANNE OLARAK. OĞLUNDAN AYRIL...