İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...
"Bugün daha özeldi sanki" diye mırıldandı kadın yatakta bir kedi gibi gerinerek. "Sence de öyle değil mi?" derken yüzünde tatmin olmuş olmanın verdiği bir gülümseme vardı.
Cael ona bakmaktan kaçınarak gömleğini üzerine geçirdi. "Öyleydi, leydim" dedi sakin bir şekilde. Gerçekten sorulacak olursa özel olan hiçbir yanı yoktu. Basit bir zevkti sadece. Ne kadının ne de yaptıklarının bir önemi yoktu.
Leydi Dolores, yatakta yüzükoyun uzandı ve onu izledi. "Neden hemen gidiyorsun ki?" derken yüzü asıldı. Az önce deli gibi sevişmiş olması ya da doymuş olması yetmemişti belli ki daha farklı istekleri vardı. "En azından birkaç dakika uzanabilirsin yanıma"
Bu kesinlikle tercih edeceği bir şey değildi. Evet, her isteğini yerine getirmekle sorumluydu ama en azından egosunu tatmin edebilecek şekilde bazılarından kaçınabiliyordu. Bu da onlardan biriydi. Hatta havasında değilse kadının baştan çıkarma oyunlarını da savuşturabiliyordu.
Gömleğinin düğmelerini iliklerken yan gözle ona baktı ve tekrar önüne döndü. "Bu akşamki balo için hazırlıklar yapılacak" dedi en sonunda. "Şuan sizinle olmam bile aksamalara neden olabilir"
Dolores, tekrar sırtüstü döndü ve tavana baktı. "İş, iş, iş" diye mırıldandı. "Efendin için çok çalışıyorsun arada bir kendi keyfine de bakman lazım"
Tabi ki efendisi de bundan keyif duyardı zaten. Lord Simon'un kendi keyfi dışında bir şeyi umursadığını sanmıyordu. "Sayenizde" dedi ayağa kalkarak. "Son derece keyifliyim, leydim" dedi. Yalan söylemek konusunda oldukça yetenekli sayılırdı.
Kadın bu sözlerinden memnun olmuş bir şekilde sırıtınca istediğini aldığını anladı ve çizmelerini ayağına geçirerek odadan çıktı. Elbette ki hizmetçiler Leydi Dolores'in kaçamaklarından haberdardı. Hatta muhtemelen Lord Simon'da biliyordu. Ancak ona kalırsa kendisine sorun çıkarmadığı sürece umurunda değildi.
Kokuşmuş bir toplum bunun gibi binlerce içi çürümüş evliliğe sahipti. Gözleriyle temizlik yapan hizmetçileri taradı hepsi bakışlarını ondan kaçırıyorlardı. Kendileri aralarında ne konuştuğunun bir önemi yoktu asıl önemli olan efendilerinin kulağına neler fısıldadıklarıydı.
Kâhya olmak bile bu toplumda zordu. Hizmetçilerin kendisinden korkması gerekiyordu. En az efendilerinden korktukları kadar hem de ve Cael bunu başarmıştı.
Bu akşamki parti yakında gelecek olan müjdeli bebeğin habercisiydi. Günler o kadar hızlı geçip gidiyordu ki kimse nasıl bebeğin beş aylık olduğuna anlam verememişti. Bir ay sonra anneden alınacaktı ve artık Lord Simon'un yasal varisi olacaktı.
Bu ilk partiydi. Bundan sonra iki tane daha vardı. Ayın ortasında yapılacak ve son olarak da ay sonunda yani bebeğin alınacağı gün yapılacaktı. Muhtemelen bunların hepsi sadece parti verebilmek için birer bahaneden başka bir şey değildi. Lord Simon bebeğin gelişimiyle ilgili yalnızca Cael'den bilgi almıyordu. Doktorlar ve diğer hizmetçiler de onu memnun edecek şeyleri söylüyorlardı.
Üçüncü bebek ve ilk oğlu için bunların hiçbiri yapılmamıştı çünkü bebeğin gözleri açıldığında kahverengiydiler. Bu da ne kadar zayıf olduğunun göstergesiydi. Şimdi düşününce Bree'nin gözleri de kahverengiydi. Koyu renkti ama kahveydi sonuçta.
Faelerin gözleri ne kadar güçlü olduğunun göstergesiydi. Kırmızı gözler güçlü olduklarını belli ederlerdi. Kırmızıdan kahverengiye uzanan yolda ise giderek zayıfladıklarını gösterirdi.
Cael güçlü olduğu için kırmızı renkti. Efendilerinin ve Leydi Dolores'in gözleri de öyleydi. Bu akşamki partiye katılacak olan bütün soyluların da öyle buna karşılık bütün hizmetçiler kahverengi ya da soluk turuncu rengindeydiler.
Erkek bir an durup başını iki yana salladı. Bree, hakkında düşünmemek daha iyiydi. Kafasında onu bitirmeye çalışıyordu. Bu yüzdendir ki bir haftadır onu görmeye gitmiyordu. Ne durumda olduğunu biliyordu. İyiydi. Bebeğiyle uğraşmak dışında bir şey yapmıyordu. Buna karşılık onu görmek istiyordu.
İçindeki o isteğiyle savaşmak için büyük çaba gösteriyordu. Kendisiyle savaş veriyordu sürekli. Leydi Dolores ile birlikte olmak hiçbir şekilde kolay değildi. Gözlerini kapattığı her an onu görebiliyordu. Hayal gücü bu kadar coşmuşken bir şeylere odaklanmak kolay değildi.
Bütün dünyada yasak olan yegâne kadındı. Efendilerinin çocuğunu doğurmuş olan kadın ve gelecekteki efendilerinin annesiydi. Bununla ne yapacağını bilmiyordu. Kesinlikle çok değerliydi ancak bir yandan da çok önemsizdi. Gelenekler onu önemsizleştiriyordu.
Derin bir nefes alıp verdi ve balo salonuna doğru gitti. Hizmetçiler arılar gibi çalışıyorlardı. Her biri bir yerlere koşuşturmaca halindeydi. "Gale, o perdeleri indir aşağı. Mavi olacağını söylemiştim. Pembe değil." Bahsi geçen hizmetçinin eli ayağı birbirine dolandı. Cael dikkatli bir şekilde masalara konan gümüşleri inceledi. "Bayan Stephan, bunların tekrar parlatılması lazım. Raymond, kristal bardakları çıkar."
Evet, bu oydu. Bu evin içinde önemliydi. İşleyişten sorumlu ve güçlüydü. Yine de anne söz konusu olduğunda hiçbir şeyi kalmıyordu. Bu yüzden ondan vazgeçmek en önemlisiydi.
"Bebeğin gelişinin ilk balosu olduğu için baş kâhyamızda çok yoğun" dedi hizmetçi ona yemeğini pişirirken. "Sıkılmış olmalısınız. Bu küçük evin içinde tek başınıza bebekle birlikte."
Sıkılmamıştı aslında. Burası çok büyük bir kaleydi. Ancak Bree yalnızca iki katını görebilmişti. Hizmetçi katından aşağı indiğinde direk kendisi için yapılmış özel eve geliyorlardı. Toprak altı olduğu için pencere yoktu. Buna karşılık bir yatak odası ve salonun duvarları manzara resimleriyle boyanmıştı.
Sessizce uyuyan bebeğine baktı. Jerry uyuduğunda gerçekten sıkılıyordu doğrusu. Konuşabileceği ya da ilgilenebileceği hiçbir şey yoktu. Cael ona güzel okuyabileceği kitaplar getirmişti ama hepsini bitirmişti.
Başını çevirip yanan ateşlere baktı. En son ki gelişi çok tuhaftı. Giderken bir şekilde geri gelmeyeceğini biliyordu. Daha önce de çok yoğun olduğu zamanlar olmuştu ama bir şekilde hep ona zaman ayırmıştı.
Gelmeyecekti. Onun arkadaşlığını çok sevmişti hâlbuki. Bu süreçte Cael ona destek olan bir yoldaştı. Ne yazık ki şifacı olması ve zayıf olması onu sinirlendirmiş görünüyordu. Kendisini koruyamayacağına inanıyordu. Belki kendisinin de onu koruyamayacağını düşünüyordu.
Anlaşamadıkları nokta burasıydı hiç şüphesiz. Bree'nin kendini korumaya hiç niyeti yoktu. Söz konusu kendisinden alınacak olan oğlunu tekrar görebilmek olduğunda bedeli kendi bedeni olsa bile umurunda değildi. Bunu hiç yapmamıştı ama gerekirse efendilerini kendisi baştan çıkaracaktı.
"Sorun değil" diye mırıldandı kadının duyup duymadığını bilmiyordu. Umurunda da değildi. "Herkes kendi sorunlarıyla boğuşuyor sonuçta." Herkesin kendi planları vardı ve bunları yerine getirmek için birbirlerini çiğnemek zorunda kalacaklardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRES
FantastikCİNLERLE TANIŞIN! HALKIN ZAYIF VE GÜÇSÜZ OLDUĞU, ASİLLERİN İSE GÜÇLE DONATILDIĞI SİSTEMDE ASİL ERKEKLER ÇOCUKLARINI DOĞURMALARI İÇİN KÖLE KADINLARINI TERCİH EDERLER.... BRİANNA, EFENDİSİNİN OĞLUNU DOĞURMUŞ ÇİÇEĞİ BURNUNDA ANNE OLARAK. OĞLUNDAN AYRIL...