İNANAMIYORUM... FİNALDEN YALNIZCA İKİ ADIM GERİDEYİZ... AY BEN ŞOK... AMA TABİ Kİ BU HİÇBİR ŞEYİN SONU OLMAZ BİLİYORSUNUZ... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...
Hizmetçi zindana girdiğinde başında duran gardiyan hızlı bir şekilde ona doğru gitti. Kadınla bir şeyler konuştuktan sonra adam başını sallayarak geri çekildi. Kısa saçlı kadın kucağında büyük bir torba ve elinde bir tepsiyle Cael'e doğru geldi.
Başını kaldırmakta bile çok zorlanıyordu. Canı o kadar yanıyordu ki ne kadar zamandır burada olduğundan bile emin değildi. Sanki yıllar geçmiş gibi geliyordu. Bree'nin ne yaptığını ve Jerome'un ne durumda olduğunu çok merak ediyordu. Eğer yakalanmış olsalardı Simon onları gözünün önünde tutup Bree'nin acı çekmesini izletirdi.
Onları buraya getirmekle büyük hata yapmıştı. Helen'in yanında bırakması gerekiyordu. Böyle bir tehlikenin içine atarken ne düşünüyordu ki? Aptal olmalıydı.
Kadın bezle dikkatli bir şekilde yüzünü silerken soğuk su iyi geliyor ama yaralarını yakıyordu. Gardiyan, gerçekten elindeki kırbaçla kemik kırmasıyla ünlü bir cellattı. Sadece bu bile Simon'un onu sevmesi için yeterdi.
"Seni buradan çıkaracağım" diye fısıldadı kadın.
Erkek zorlukla gözlerini açıp ona baktı. Bree'nin koyu kahve gözleriyle karşı karşıya geldi. Uzun kızıl saçlarını çene hizasına kadar kesmişti ve bir şekilde bir hizmetçi kıyafeti bulup giymişti. Basit ama etkili bir yöntemle kendisini gizlemeye çalışıyordu.
Erkeğin kalbi yerinden çıkacak gibi attı. Gözleri birden gardiyana doğru gitti. Ardından geri kadına baktı. Adam onlardan uzakta duruyordu. Yakınında olmadığı sürece Bree, onu öldüremezdi ve Cael'in de hiç gücü yoktu. Bree onu iyileştirmediği sürece bu çok sıkıntı olacaktı. Başını geri attı. "neden buradasın küçük kız?" derken sesi çok kibirli çıkmıştı. "Lordun beni iyileştirmeni mi emretti?" Özellikle kapının önünde duran gardiyanın onu duyabilmesini istemişti.
Genç kadının gözleri parladı. "Hemen ölmenizi istemiyor" dedi onun oyununa katılarak. "Ona çektirdiğiniz acılardan ve işlediğiniz günahlardan sonra cezanızı gerektiği gibi çekeceksiniz"
"Hey! Siz konuşmayı kesin!"
İstediği gibi gardiyanın dikkatini çekmeyi başarmıştı. Adam kontrolün elinde olduğunu göstermek amacıyla onlara doğru yaklaştı ve sertçe Bree'nin kolunu tuttu. "İşini sessizce yap ve git" dedi sert bir şekilde.
En büyük hatasıydı bu temas. Genç kadın elindeki tepsiyi tek eliyle tuttu ve elini onun elinin üzerine koydu. Yüzünde sevimli ve hatta şuh denebilecek bir ifade vardı. "Kusura bakmayın" dedi hafifçe gülümseyerek. "Sadece yaptıklarını anlamasını istedim" dedi.
Adam homurdanarak onun eline baktı ancak geç hareket etmişti geri çekildiği anda adamın elinden yukarı doğru bir çürüme başladı. Adam koluna bakarak bağırmaya başladığı anda Bree onu sertçe itti ve elindeki ıslak bezi adamın ağzına tıkarak daha fazla ses çıkarmasını engelledi.
Bir dakikadan daha kısa bir zamanda bir zamanlar gardiyana ait olan o beden iğrenç bir koku ile kemik yığını halinde yere düştü. Genç kadın elindeki tepsiyi yere koydu ve yerde gardiyanın bedeninden arta kalanların arasından anahtar destesini aldı.
Birkaç deneme sonunda Cael'in zincirlerinin anahtarını buldu ve erkeği özgür bıraktı ama hiç gücü kalmamış yaralı adam olduğu gibi yere yığıldı. Bu gerçekten çok büyük bir acımasızlıktı. Yaraları o kadar açılmıştı ki neredeyse sırt kemiklerini görecekti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRES
FantasíaCİNLERLE TANIŞIN! HALKIN ZAYIF VE GÜÇSÜZ OLDUĞU, ASİLLERİN İSE GÜÇLE DONATILDIĞI SİSTEMDE ASİL ERKEKLER ÇOCUKLARINI DOĞURMALARI İÇİN KÖLE KADINLARINI TERCİH EDERLER.... BRİANNA, EFENDİSİNİN OĞLUNU DOĞURMUŞ ÇİÇEĞİ BURNUNDA ANNE OLARAK. OĞLUNDAN AYRIL...