İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...
Kucağında battaniyelere sarılı halde bebekle içeri girdiğinde Bree, kocaman açılmış gözlerle ayağa kalktı. Kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyordu. Hızla ona doğru gitti. Gözleri korku dolu bir şekilde bebeğe odaklıydı. Eli titriyordu. Korkuyordu çünkü şuan rüya görüyor olabilirdi.
Battaniyeyi bebeğin yüzünden çekti ve anında tuttuğunu fark etmediği nefesini bıraktı. Jerome'un uyuyan yüzü çok huzurlu görünüyordu. Çok dikkatli bir şekilde onu kucağına aldı ve göğsüne yasladı. Bebek huzursuz bir ses çıkardı ve sonunda derin bir nefes alıp kafasını bilinçsizce annesinin göğsüne yasladı.
Gözleri doldu. O kadar mutluydu ki kendine engel olamıyordu. Hıçkırmamak için zorluyordu kendisini. Onu rahatsız edecek her hareketten kaçınmaktı derdi.
Onu ilk gördüğünde bebeğini sevgiyle tutuşu, emzirişindeki nezaket ve her şey onu büyülemişti. Bunca zaman sonra bile hala o büyüye kapılabilmesi çok tuhaftı. Ancak aynı o ilk günkü his gibiydi.
"Teşekkür ederim" diye fısıldadı kadın sessizce. Yavaşça hareket etmeye çalışarak arkasını döndü ve koltuğa oturdu. Çok dikkatli bir şekilde bebeği okşuyordu. Ne kadar özlediği belli oluyordu.
Sadece bu an bile getirdiği riskin ve ödenecek bedelin bir önemi yoktu. Öne doğru gitti ve onların karşısındaki tekli koltuğa oturdu. Bu manzarayı ölene kadar izleyebilirdi. Burada kalmak istiyordu. Zamanın donmasını ve bu manzarayı kaybetmemeyi istiyordu. İşte bu kadar seviyordu onları. Eğer Jerome, karanlık bir fae olsaydı da fark etmezdi. Her ne kadar ağabeyinin genlerini taşıyor olsa bile o asıl Cael için Bree'nin oğluydu.
Onları kendi canından daha çok seviyordu. Asıl sorun onu korumak ya da mutlu etmek istediği için attığı her harekette kendisini değil onu tehlikeye atıyordu. Çünkü Simon, ona birebirde zarar veremezdi. Ancak onun canını yakmak için Bree'ye zarar vermekten çekinmezdi.
Genç kadın başını kaldırıp ona baktı. Hala sessiz sessiz ağlamaya devam ediyordu. "Bunu nasıl yaptın?"
Dolores konusunu gerçekten konuşmak istemiyordu. Onun tam zamanlı sevgilisi olmak pek de matah bir düşünce değildi. Gerçi Simon'un ona koyduğu yasak kadını engelleyecekti ancak Dolores o yasağın kalkacağı zamanı bir psikopat gibi bekleyecekti hiç şüphesiz.
Kendisine olan takıntısı korkutucuydu ancak doğru yerde ve zamanda kullanılırsa işe yarıyordu. Başını yana eğip hafifçe gülümsedi. "Kaçırdım" dedi sakince. Yalan da sayılmazdı. Sadece Dolores'in yardımını almıştı. Dadılara emir veren oydu. Bebeğin nereye gittiğini kimse bilmiyordu tabi ki.
Onu o kadar özlemişti ki. Şuan sanki eskiden olduğu gibiydi. Jerome kendisinden alınmadan önceki zamanlara gitmişlerdi. Kucağında uyuyordu ve Cael onları izliyordu. "Ne zaman geri götüreceksin?"
"Şafakta"
Daha çok vardı. Şafağa kadar onu izlemek istiyordu. Bebeğinin kokusunu içine çekti. Çok büyümüştü. Kendisinden aldıklarında çok küçüktü. Tek eliyle yanaklarındaki ıslaklığı sildi. "Yürümeye başladı mı?"
Cael gülümsedi. "Ortalığı ayağa kaldırıyor" dedi. "Çok yaramaz ve neşeli bir çocuk ama kimse ona kıyamıyor. Herkes hastası. Dadıları çok seviyor"
Elbette ki, Jerome sevecen bir çocuktu. Sevgi dolu olduğunu hep biliyordu. Alt dudağını ısırarak gülümsedi. Gerçekten kollarında olduğunu bilmek o kadar büyük bir keyifti ki. Bu kadar zaman boyunca kendi aralarındaki sorunlarla boğuşurken ona hiç soramamıştı ama şimdi durmasını istemiyordu. Daha çok anlatsın istiyordu. "Güçlerini gösterdi mi?"
"Hayır" derken Cael geri yaslandı ve dalgın bir hal aldı. Bunun iyi olmadığını düşünüyordu ama aslında Jerome, şimdiden o yıldırımları gösterseydi Simon, ikinci bir çocuk düşüncesinden anında vazgeçerdi. Bir bebeği buna nasıl zorlayabilirdi ki?
"Ah, bu kötü" diye mırıldandı genç kadın. "O zaman efendimiz oğlunun ne kadar değerli olduğunu görürdü."
Muhtemelen Simon, bundan zevk alırdı. Hatta bu konuda ortak fikirleri olabilecek tek konuydu. Cael, konuyu buraya çekmek istemiyordu ama yine de merak ettiği şeyler vardı. "O zamandan bu yana senle konuşamadık" dedi. O süpürgelikteki günden beri birbirlerinden kaçıyorlardı. Onu Dolores ile görmesi de bambaşka bir boyuta taşınmıştı. "Nasılsın?"
Tedirgin bir şekilde istemsizce yerinden sıçradı. İstemsizce yaptığı bir şey kendisini ele vermişti. Çünkü o soruyu sorduğunda acaba biliyor mu diye merak etmişti. Utancının farkında mıydı?
"İyiyim" dedi ve başını eğip bebeğe bakmaya devam etti.
"Dünden beri çalışmadığını söylediler. Bir sorun mu var?"
Onu çok dikkatli izliyordu. Her hareketini ve her soluk alışını bile aklına kazıyordu. Tuhaf davranıyordu ve bundan kesinlikle hoşlanmamıştı. Bir şeyler olmuştu ve Cael'den saklıyordu. Kadın başını iki yana salladı ancak gözlerini bebekten ayırmadı. Bakışları bu sefer sevgi dolu değil sadece ondan kaçmaya çalışır gibiydi. "Hayır, dün biraz rahatsızım ama şimdi iyiyim"
Bu konunun kapanmasını istiyordu. Derin bir nefes alıp ona baktı. "Uzun zaman sonra onu ilk defa görüyorum" dedi. "Lütfen bana sadece onunla ilgili şeyler anlat"
Kaçınıyordu ama hakkı da vardı. Uzun zaman sonunda ilk kez onu görüyordu ve oğlunu çok özlediği belliydi. Cael geri adım atmak zorundaydı. Ancak bunun peşini bırakmak niyetinde değildi. Geri yaslanıp bacak bacak üstüne attı. "Yarın iş başı yap" dedi. "Yokluğun dikkat çekmesin"
Genç kadın buna karşılık sadece başını sallamakla yetindi. "Onunla beraber uyuyabilir miyim?"
Cael başını salladı hafifçe. Şafağa kadar burada olması riskli bir durumdu ama yine de bu kadar ileri gittikten sonra bu kadarından korkmasına gerek yoktu. Zaten daha öncede annenin evinde sabahladığı olduğu için dikkat çekmezdi.
Bree dikkatli bir şekilde bebeğiyle birlikte yatak odasına doğru gitti ama kapıyı kapamadı. Sabah uyandığında onu yanında bulamayacaktı ama bunu da yaşamak istiyordu. Uyanık olmasını isterdi böylece yeni öğrendiği şeyleri görebilirdi ancak elinde sadece birkaç saatlik bir fırsatı vardı ve onunla yapmayı özlediği her şeyi yapmak istiyordu.
Bebeği dikkatle yatakta yanına yatırdı ve hemen yanına uzandı. Elini bebeğin göbeğinin üstüne koydu. Onun nefes alış verişini hissetmek, ne kadar sağlıklı büyüdüğünü görmek... Gözlerinden yaşlar akmaya devam ederken kapattı ve uzun zaman sonunda ilk kez huzurlu bir uykunun içine düştü.
Genç adam onların uyumasını beklerken dalgın bir şekilde pencerelerden dışarı baktı. Bu sükûneti ve Bree ile böyle zaman geçirmeyi özlemişti. Bu huzur veren bir andı. Bunu kirletmek istemiyordu doğrusu. Ancak Bree'nin tavırlarında şüphesini çeken bir şey vardı.
Geri kalan her şeyle yarın ilgilenmek istiyordu. Dikkatli bir şekilde yerinden kalktı ve küçük tekli koltuğu zihinsel bir emirle arkasından getirdi. Yatak odasında boş bir yere koltuğu koydu ve oturdu. Yatakta yatan anneyi ve bebeğini şafağa kadar izlemeye başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRES
FantasíaCİNLERLE TANIŞIN! HALKIN ZAYIF VE GÜÇSÜZ OLDUĞU, ASİLLERİN İSE GÜÇLE DONATILDIĞI SİSTEMDE ASİL ERKEKLER ÇOCUKLARINI DOĞURMALARI İÇİN KÖLE KADINLARINI TERCİH EDERLER.... BRİANNA, EFENDİSİNİN OĞLUNU DOĞURMUŞ ÇİÇEĞİ BURNUNDA ANNE OLARAK. OĞLUNDAN AYRIL...