Bölüm 6

1.9K 265 68
                                        

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Hizmetçi katına yerleştirmek uygun değildi. Hizmetçilerin neler konuşacağı asla bilemezdi. Efendilerinin katına sürerse kurdun önüne ceylanı atmış olabilirdi. Bunu da yapamazdı. O yüzden onu kalenin batı kanadındaki kuleye yerleştirmişti.

Herkesten ve her şeyden uzaktaydı bu şekilde. Çok sürmezdi. Tabi ki anne katı yenilenince oraya geri dönecekti ama en azından son bir haftasında huzurlu bir şekilde kalabilirdi.

Yangın konusunda efendilerine hizmetçilerden birinin ihmalkârlığı olduğunu söylemişti. O an önüne kim geldiyse onu sürmüştü önlerinde. Ne yazık ki neler olup bittiğinden habersiz bir hizmetçi öldürülmüştü ancak emin olmadan bebeğin özel bir yeteneği olduğunu asla söyleyemezdi.

Hızlı adımlarla batı kanadının merdivenlerini tırmanmaya başladı. Bugünü bir türlü bitiremiyordu. O kadar yorgundu ki tam da istediği gibi düşüp bayılabilecek kıvamdaydı. Buna karşılık uzak durmayı tercih ettiği yegâne kişinin peşine gidiyordu.

Kapıyı çalıp içeri girdi. Tam o anda bir hizmetçi kapıdan çıkıyordu. Başıyla ona selam verdikten sonra koşarak merdivenlerden aşağı indi. Genç adam kapıyı arkasından kapadı.

Genç kadın, önünde bir bardak buzlu meyve suyuyla duruyordu. Bebek uyumuştu muhtemelen. Bundan sonrası artık günün ona ait olan bölümüydü ancak onun bu saatleri pek değerlendirdiğini düşünmüyordu.

Karşısına oturup öne doğru eğildi. Üzerini değiştirmiş gibi görünüyordu. Herhangi bir is lekesi kalmadığına göre duş almıştı. İyi görünüyordu. Hiçbir sorunu yok gibiydi. "Neler olduğunu anlatır mısın?" diye sordu sakince.

"İnanmayacağın hikâyeleri dinlemek istiyor musun, Cael?"

Daha önce kendisine karşı böyle bir tavır takındığını görmemişti. Soğuk görünüyordu. Belli ki ona inanmamış olması kadını kırmıştı. Böylesi çok daha iyiydi. "Bree" dedi sakince. Yorgun olduğu için uğraşmaya gücü yoktu. "Lütfen anlat. Neler olduğunu bilmeliyim"

Aslında bilmesini gerektirmiyordu. Zaman içinde nasıl olsa kendisi de görecekti. Ona bakmıyordu. Onu taşıdıkları bu odanın pencereleri vardı ve dışarıyı görebiliyordu. Temiz havayı o kadar uzun zamandır hissetmemişti ki bunun keyfini çıkarmaktan kendisini alamıyordu.

"Benim için bir şey yapar mısın?"

İlk kez bir şey istiyordu. Cael tek kaşını kaldırarak ona baktı. Önemli olsa gerekti. "Ne istiyorsun?"

Genç kadın, başını çevirip ona baktı. Kahverengi gözleri çok yoğundu öyle ki Cael, başını çevirme ihtiyacına direnmek zorunda kaldı. "Beni o kutuya geri sokma" dedi en sonunda. "Burada yaşamak benim için çok daha iyi"

Elbette penceresi olan bir yerdi sonuçta. Burada dışarıyla azcıkta olsa bir bağı olduğunu hissediyor olmalıydı. Bu konuyla ilgili ne yapabilirdi bilmiyordu. Ancak bir şekilde elinden geleni yapardı. Burada kalmak onun için daha iyi olabilirdi.

Hafifçe başını salladı. "Bununla ilgileneceğim" dedi en sonunda. "Şimdi lütfen neler olup bittiğini anlat"

Genç kadın hafifçe omuz silkti. "Mutfaktaydım" dedi sakince. "Yerde oynuyordu. Birden neşeli kahkahaları gelmeye başlayınca neler olduğuna bakmak için gittim. Odanın içinde şimşekler çakıyordu, Cael." O anı hatırlamak kadının gözlerinin büyümesine neden oldu. "Muhteşem bir manzaraydı"

Hayal bile edemiyordu. Salonun içinin yıldırım ve şimşeklerle dolu olduğunu düşünmek bile istemiyordu. Yaralanabilirdi. Daha da kötüsü ölebilirdi ve Jerry hiçbir şeyden habersiz masum bebek annesine zarar vermiş olurdu.

İçinden gelen ona sarılma dürtüsünü bastırmaya çalıştı. Hemen karşısında durduğu için çok şanslıydı. Hayır, hayır, böyle düşünmemeliydi. Kendini zorla geri çekti ve hızla ayağa kalktı. Ancak hata yapmıştı.

Yorgunluk ve stres erkeğin bedenini çok hızlı esir aldı. Öyle ki Cael'in düşünmeye bile vakti olmadı ve dünyası karardı. Erkek sert ve tok bir sesle yere düştü.

Gecenin ilerleyen saatlerinde erkek gözlerini kırpıştırarak açtı. Anne için ayarlattığı batı kanadındaydı. Yavaşça doğrulup etrafına baktı. Salonda uyuyordu. Üzerine battaniye örtülmüştü ve kendisini hiç olmadığı kadar iyi hissediyordu.

Bayılmış mıydı? Daha önce hiç bayılmamıştı. Nasıl bir şey olduğunu bilmiyordu ama kendisini bu kadar iyi hissediyor olması çok anlamsızdı. İyi dinlendiği için miydi?

Yavaşça ayağa kalkıp battaniyeyi katladı ve koltuğun üstüne bıraktı. Ardından yatak odasına doğru gitti. Minik bebek beşiğinde derin bir uykudaydı. Anne ise çift kişilik bir yatakta yatıyordu. Üzerinde saten bir gecelik vardı.

Sırtüstü uzanmıştı ve saçları yastığın üzerine dağılmıştı. Dudakları hafif aralıktı. Hayallerindeki gibi görünüyordu. Kendisini engelleyemeden ona doğru yürüdü ve yatağın başında durdu. Odanın içi anında kokusuyla dolmuştu.

Daha önce belki de hiç fark etmemişti ama gül gibi kokuyordu. Daha önce hiç onun kadar güzel bir kadın görmemişti. Bu kadar harika bir yaratık nasıl olurda böyle rezil bir kadere mahkûm olurdu ki? O, Cael'in olsaydı onu başının tacı yapardı. Cael'in olsaydı bütün hayatını onu gülümsetmek için harcardı.

Eğer onun olsaydı...

Kendini geri çekilmeye zorlasa bile beceremiyordu. Yastığa dökülmüş bir tutam kızıl kahve saçı parmağına doladı. Yumuşacık bukle parmaklarının arasından akıp gitti. Kendisi bile ne yaptığını anlayamadan kadına doğru eğildi.

Onu baştan çıkarabileceğini biliyordu. İstese bile Bree karşı koyamazdı. Ondan çok daha uzun zamandır bu dünyadaydı. Pek çok kadınla yatak paylaşmıştı. Onu baştan çıkarmak için ne yapması gerektiğini çok iyi biliyordu. Bir hareketi bir nefesi ve minicik bir dokunuşu buna yeterdi. Bree karşı koyamazdı.

Bunu istemesini istiyordu. Ne kadar canının yandığını göremiyor olabilirdi ama onunda kendisi gibi yanmasını istiyordu. Cael'i istemesini istiyordu. İlk olarak ne yapardı acaba? Şaşırırdı hiç şüphesiz ama belki de onu kabul ederdi de. Kollarını boynuna dolar ve kendisine çekerdi.

Kendine engel olamadı. Engel olmayı düşünmedi bile. Onu uyandırmamaya çalışarak nazik ve hafifçe alt dudağını okşadı ve ardından dudaklarını onun dudaklarına bastırdı.

Bu tek taraflı ve yumuşak öpücük hayatı boyunca yaşadığı en harika şeydi. O kadar kısa sürmüştü ki canını yakmıştı. Genç kadın, mırıldanarak yan tarafına döndüğünde Cael'de ayağa kalktı.

Bebeğin o anda sesler çıkarması erkeğin dikkatini çekti. Cin gibi gözlerini ona dikmiş sanki yaptığı yaramazlığın çok net farkında gibi bakıyordu. Cael, işaret parmağını dudaklarına götürdü ve ona sessiz olmasını işaret etti. "Bu bir sır, küçük adam" diye fısıldadı. "Bizim sırrımız"

Jerry sanki bundan hoşlanmış gibi neşeli bir ses çıkardı.

METRESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin