Bölüm 16

1.6K 238 48
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


"Bir isteğim var"

Dolores, mutsuzluğunu gizleme gereği görmüyordu hiç. Kollarını göğsünde birleştirmiş pencereden dışarı bakıyordu. Zor bir dönemden geçiyordu. Sonuçta Simon'un gözdesi öldükten sonra bunu kimin yaptığını öğrenebilmek için fahişelik yapmaya başlamıştı. "İsteklerinin neden bir önemi olsun ki?"

Kendisi için olsaydı bir şekilde halledebilirdi ancak kendisi için değildi. Kadına yanaşmak istemiyordu. Onun hissettiğini sandığı şeyler Cael için bir anlam ifade etmiyordu. "Bugün buraya kalenin uşağı olarak gelmedim" dedi en sonunda. "Ne olursa olsun ben hala bir asilim. Dışarıdan öyle görünmüyor olsam bile gerçekte kim olduğumu çok iyi biliyorsun"

Biliyordu gerçekten de. Cael, dış dünya tarafından daha az tanınan olan kardeşti. Çoğu varlığından haberdar bile değildi. Bunu zamanında onları büyüten kadın Cael'i korumak adına yaptığı şeylerden biriydi.

Başını çevirip ona baktı. Her zaman çok yakışıklıydı. Simon ile aralarında ufak tefek farklar vardı. Her ikisi de gücün göstergesi olan kızıl renkli gözlere sahiplerdi. Siyah saçları vardı ancak Cael'in saçları dalgalıyken Simon'un saçları düzdü. Dalgalı perçemler alnına düşüyordu. Ellerini aralarında gezdirmek istemesine neden olan dolgun ve parlak bukleleri vardı. Buna karşılık Simon'un düz saçları kısa kesilmişti.

Her ikisi de beyaz tenliydi. Simon daha uzun boylu olmasına rağmen Cael daha kaslıydı. Biri tam bir aristokratken diğeri tam bir asker gibiydi. Kendisini bu kaleye neden hapsettiğini ya da bu kalede basit bir hizmetçi gibi davrandığını asla anlayamamıştı.

Eğer Colt adındaki bebek doğmuş olmasaydı ve Simon'un başka bir oğlu doğmazsa Cael, bu kalenin efendisi olurdu. Ancak Dolores onu tanıdığı kadarıyla bunu beklemiyordu. Bunu anlayabiliyordu. "Benim herhangi bir şeye yardımcı olabileceğimi nereden çıkardın ki? Elim kolum bağlı. Senin kadar Simon'a hizmet ediyorum"

Onun durumunun kendisinden daha farklı olmadığının farkındaydı ancak buna karşılık hala bu kalenin hanımıydı. Yaptıkları kolay kolay sorgulanmayacak ve hizmetçilerin efendilerine şikâyet edemeyeceği tek kişiydi. "Öyle bile olsa onun koyduğu kurallara bir kere olsun karşı çıkmayı hiç düşünmedin mi?"

Genç kadın tek kaşını kaldırıp ona baktı. Bu zamana kadar Cael, Simon'a hiç karşı çıkmamıştı dahası kimseye de bunu dayatmaya çalışmamıştı. İlk defa Simon, anneye şiddet göstermeye çalıştığında karşı çıkmıştı. "O kadın, Simon'un" dedi en sonunda. Damarlarında kıskançlık akıyordu. "Anneyle bir geleceğin olamaz"

Korkutucu olan şey muhtemel olarak kadınların hisleriydi. Zekânın olmadığı yerde bile fazlasıyla doğrucuydu. Dolores gibi beynini az kullanan bir kadın bile bunu anlayabiliyordu. "Anneye borçluyum" dedi en sonunda. Ona olan hislerini ciddiye almasını istemiyordu. Gerekirse onu manipüle edebilirdi. "Çocuk henüz küçükken ve bazı şeylerin farkında değilken bu borcumu ödemek istiyorum"

Genç kadın bir süre ona baktı. Hisleri olmadığını iddia ediyor olabilirdi ama yine de şüpheli bir durumdu. Başını yana eğdi. "Anneden daha üst rütbedesin. Sana nasıl bir yararı olabilir ki?"

"Beni iyileştirdi" dedi sakince. "Kırbaç cezasından sonra."

Bu çok da büyük bir şey değildi. "O gün anneye değil de doktora gitseydin de sana yardımcı olurdu" dedi sakince. "O zaman ona da mı yardımcı olmaya çalışacaktın?"

METRESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin