Bölüm 2

2.3K 263 57
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


"Ne diyorsun, Cael?" diye sordu Simon sakin bir sesle. Tahtında oturmuş onun kendisine getireceği haberleri bekliyordu. Sevgili eşi her zaman olduğu gibi yine tahtın yanındaki kadife minderlerde oturmuş eşinin dizine başını yaslamıştı. Bu bile toplumlarının ne kadar ataerkil olduğunun bir göstergesiydi. Eşi bile olsa da Lord Simon hepsinin efendisiydi. Bu kalede yaşayan kimse onunla aynı seviyede değildi.

Genç adam ellerini arkasında birleştirmiş düz bir suratla efendisine baktı. Hiçbir tepki göstermemeye çalışıyordu. Her gün onu yanına çağırıp soyunu devam ettirecek olan oğlunun halini soruyordu. Gerçekten merak ediyor olsa yanına giderdi. Onun için bir önemi yoktu. Önemli olan tek şey çocuğun sağlıklı olup olmamasıydı. Dahası bu çocuktan memnun kalmazsa kendisine bir başka köle bulabilirdi.

Başını yana eğdi. Bu durumda tepki göstermemek en önemli şeydi. Öyle görünmeyebilirdi ancak Lord Simon zeki bir adamdı ve en ufak bir hareket bile dikkatini çekerdi. "Bebek oldukça sağlıklı bir şekilde büyüyor, efendim" dedi sakince. "Gözleri açıldı kırmızı renkteler"

Sonradan renkleri değişebilirdi ancak kızıl renkli gözler güç göstergesiydi. Soylular bu konuya çok dikkat ediyorlardı özellikle. Farklı bir renk kabul edilemezdi. Bebeğin en ufak bir kusuru da öyle. Bir soylu olarak doğmuştu ve mükemmel olmak zorundaydı. Nasıl güçlere sahip olacağını yedi yaşına gelene kadar bilmek mümkün değildi.

Şuanda bulunduğu ortam o kadar sinirlenir bozucuydu ki burada hayatta kalmak için çelik gibi olmak gerekiyordu. Lord Simon ve Leydi Dolores nasıl görünürlerse görünsünler oldukça acımasızlardı. Mükemmeli isterlerdi ancak mükemmel yalnızca onların standartlarındaydı ve bunun ne olacağını kimse bilemezdi.

Bu evren en başında ikiye ayrılıyordu. Karanlık faeler ve beyaz faeler. Karanlık olanlar Lord Simon gibi acımasızlığı ve güçleriyle tanınırlardı. Kalpleri yoktu. Kendileri dışında hiçbir şeyi önemsemiyorlardı. İstediği gibi olmazsa kendi oğullarını bile öldürebilirlerdi.

Leydi Dolores'den önce iki karısını kendi elleriyle öldürmüştü. Önemli olan tek şey kendisiydi çünkü. Dolores bu zamana kadar en uzun süre dayanan kadın olmuştu çünkü o da karanlık bir faeydi.

Brianna gibiler ise beyazlardı. İyiliğin ne olduğunu bilir ve kimseye zarar vermezlerdi. Güçleri bu yüzden belki de zayıftı çünkü vicdanları vardı. Hatta belki de bu yüzden güçlü olanlar ve ülkeyi yönetenler hep karanlık olanlardı.

Normal şartlarda soylular kendileriyle aynı cinsten olanlarla çiftleşirlerdi. Karanlık olanlar karanlık olanları tercih ederlerdi ki çocukları vicdan gibi gereksiz şeylerle kendilerini sınırlamasın ancak Lord Simon için bunun bir önemi yoktu. O, Brianna'nın güzelliğini görmüş ve beğenmişti. Eğer hamile kalmamış olsaydı bile bir önemi yoktu. Köylüler üzerinde her türlü hakka sahiplerdi.

Simon memnun bir şekilde gülümsedi ve bir köpeği okşar gibi karısının saçlarını okşadı. "Güzel" dedi memnun bir şekilde. "Ne kadar zamanı kaldı? Onu ne zaman yanıma alabilirim?"

Cael bu soruya cevap vermeden önce bir süre durdu. Hala dört aylıktı ve daha iki ayı vardı. Kısacık bir süre içinde olsa zamanı uzatabilecek bir bahanesi olup olmadığına baktı. Ne yazık ki böyle bir şey yapabileceği yeterli bir bahanesi yoktu.

METRESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin