İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ BÖLÜMÜN ALTINA YORUM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...
Genç kadın, Helen ile ilk ve tek konuşmasında ondan Jerome'a göz kulak olmasını istemişti. Ancak Helen onu reddetti. "Bu çocuk sizin bütün hayatınız boyunca sahip olduğunuz tek şansınız. Onu yanınızdan ayırmayın" dedi.
Bree at kullanmayı bilmediği için tek at tahsis edildi ama buraya gelirken kullandıklarından daha güçlü bir attı. Ayrıca bir bebek için gerekli olan tüm malzemeler de çantaya konmuştu. Bir şekilde Helen, bütün dikkatini bebeğe vermiş gibi görünüyordu.
Hepsi ata bindiğinde Helen onlara baktı ve gülümsedi. "Geri dönmeyi ertelemeyin" dedi genç kadın. "Ne kadar hızlı olursanız bu iş o kadar çabuk biter."
Ancak sözlerinde, duruşunda, gülümsemesinde ya da konuşmasında onların kazanacağına dair net bir şey yoktu. Bir şekilde bebeği diğer ikisinden daha çok önemsiyor gibi görünüyordu. Ona bakan gözleri parlıyordu. Sanki hayranlık duyuyor gibi görünüyordu.
Gitmeden önce Bree'ye yanaştı. "Yaptığın şey sadece dölleri değil rahmini de çürüttü" dedi en sonunda. "Başka bir çocuğa sahip olamayacaksın ama zaten sahip olunabilecek en güzel çocuğa sahipsin. Kıymetini bil"
Nereden biliyordu? Simon, ona tecavüz ettiğinde gücünü kullanarak o dölleri çürütmeye çalışmıştı. Ancak rahmine zarar verdiğinin farkında değildi. Başını çevirip Jerome'e baktı. Demek başka bir çocuğu olmayacaktı. Hüzünlü bir şekilde gülümsedi. Ona sahip olduğu için çok şanslıydı gerçekten. Hayatlarını kurtarmıştı bebeği. Hafifçe kadına karşı başına salladı.
Cael onların neden bahsettiğini anlayamamıştı ama açıkçası kısa bir süre için başka bir çocuk olmayacağını söylemesi canını yakmıştı. Ancak bu sadece birkaç saniye sürmüştü. Jerome'un varlığı her ikisi içinde yeterliydi.
Atı hızla öne koştu. Bu seferki yolculuk belli ki öncesinden daha kolay olacaktı. Çünkü kaleden çıktıkları anda çöle açılan ormanın hemen önünde çıkmışlardı. Belli ki Helen gerçekten de bir an önce gitmeleri gerektiğini düşünüyordu.
Kaleden çıkmak için kullandıkları yolu kullanacaklardı. Gizli girmeleri gerekiyordu. Ona gizli yaklaşmalıydılar ya da daha önemlisi öncesinden bir plan yapmaları gerekiyordu. Helen'in sözlerinden anladığı kadarıyla bu işi hem Brianna hem de Jerome ile birlikte yapmak zorundaydı.
Ondan emindi. Brianna güçlüydü ancak o çürütme gücünü kullanabilmesi için karşısındakine dokunması gerekiyordu. Jerome'dan yana ise emin değildi. Bebeğin güçlerini kullanabilmesi için canının yanması gerekiyordu ve kimse onu buna yapamazdı.
"Bree" dedi en sonunda atın üzerinde dörtnala koşarken ama açıkçası kendisini duyup duymadığından emin değildi. Ağlamak istiyordu doğrusu. Yine de bunu yaşamak zorundaydı. Helen onu ısrarlı bir şekilde gönderdiğine göre bir şey biliyor olmalıydı. "Yardım etmen lazım"
Duyabiliyordu. Neden bahsettiğini biliyordu. Gözlerini kapadı bir an için. Bundan mutluydu. Savunmasız ya da korunmaya muhtaç bir kadın olmak hoşuna gitmiyordu. Hem çocuğunu hem de sevdiği adamı koruyabilme hakkını istiyordu. Bir koluyla elinden geldiğince onu sıktı. "Seni koruyacağım" dedi en sonunda gülümseyerek.
Simon ile savaşamazdı. Ancak onu oyalayabilirdi. Bir şekilde Bree'nin ona yaklaşıp öldürmesi gerekiyordu. Hatta bu şekilde bakıldığında kalenin gerçek efendisi de Brianna olacaktı. Eğer bunu başarabilirlerse bir tarih yazılacaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRES
FantasyCİNLERLE TANIŞIN! HALKIN ZAYIF VE GÜÇSÜZ OLDUĞU, ASİLLERİN İSE GÜÇLE DONATILDIĞI SİSTEMDE ASİL ERKEKLER ÇOCUKLARINI DOĞURMALARI İÇİN KÖLE KADINLARINI TERCİH EDERLER.... BRİANNA, EFENDİSİNİN OĞLUNU DOĞURMUŞ ÇİÇEĞİ BURNUNDA ANNE OLARAK. OĞLUNDAN AYRIL...