METRES

Bölüm 8

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...

"Çok güzel" diye fısıldadı Bree. "Ne kadar da güçlüsün." Gözlerinde aç bir bakış vardı. Büyülenmiş bir şekilde erkeğin iki yandan zincirli kollarına dokundu. Sanki bu bile kadına büyük zevk vermiş gibi titredi. "Harikasın"

Brianna'nın hayali Leydi Dolores'in gerçekliğine dönüştü. Zar zor başını kaldırdı. Ağzının içinde kan tadı vardı. Başını çevirip ağzındaki kanı tükürdü. "Leydim" dedi gülerek. "Burası size uygun bir yer değil"

Dolores gözlerini onun bedeninde gezdirdi. Elini omzuna koyduğunda erkek acı dolu bir inleme çıkardı. Ancak bu kadının daha çok hoşuna gitmiş gibi görünüyordu. "Sen nasıl muhteşem bir yaratıksın?" diye fısıldadı. "Hala yaşıyor olman bile çok şaşırtıcı"

Açıkçası kendisi de şaşkındı ama şuan ki hali çok da yaşıyormuş gibi değildi. Larry, kemik kırıcı olarak bilinirdi. Onun kırbacından böyle kurtulmuş olması bir mucize sayılırdı. Ya efendileri onu affetmişti ya da Larry nazik davranmıştı.

Her ikisi de kulağa olağan gelmiyordu...

Dolores sakin bir şekilde ellerini zincirlere götürdü ve zincirler açıldı. Erkek halsiz bir şekilde yere yığıldı. "Efendin seni göreve çağırıyor" dedi Dolores sakin bir şekilde. "Oğluna kavuşmak onu biraz yumuşattı. Balonun eksiksiz bir şekilde halledilmesini istiyor"

Bağışlayıcılığının tamamen işle ilgili olması da güzeldi. Cael'in bunu düzgün bir şekilde halledeceğini biliyordu ancak ikinci bir hatayı kabul etmeyeceği de kesindi.

Genç kadının yüksek libidosunu yok sayarak zorlukla ayağa kalktı. Doktora görünmesi gerekiyordu. "Hizmet etmekten onur duyarım" dedi ve onun yanından geçerek kapıya doğru yöneldi.

Dolores kendisini böyle atlatmasından hoşlanmamıştı. Bir süredir işlerden, yoğunluktan ve benzeri bahanelerden ondan uzak durduğunu fark etmediğini mi sanıyordu yoksa? "Benim aşkımı hafife alma, Cael" dedi en sonunda ona bakmadan. "Yoksa çok canın yanar"

Aşk ve onun adı yan yana tuhaf duruyordu. Cael zorlukla kapıya dayandı ve yan gözle ona baktı. Onun yatakta aradığı birkaç dakikalık heyecan aşksa, kendisinin Bree'ye olan hisleri ne oluyordu ki? "Sahip olduğum nimetlerin son derece farkındayım, leydim" dedi ve zindandan çıktı.

Kendi kendisine doktora gitmesi gerektiğini söyleyip durmuştu. Her adımında bunun yanlış olduğunu söylüyordu buna karşılık kendisini en nihayetinde batı kanadının kapıları önünde buldu. Muhtemelen görmek isteyeceği son kişi Cael'di ama şuan onu görmekten daha önemli bir şey yoktu.

Kapıyı hafifçe tıklattı ve cevabı beklemeden açtı. Genç kadın, pencerenin önünde oturmuş kucağında bir pelüş hayvanla birlikte oturuyordu. Gözleri ağlamaktan şişmiş ve kızarmıştı.

Üzerinde kahverengi bir elbise vardı. Boyundan bağlamalı kumaş hizmetçilerin giydikleri paçavralara benziyordu. Bedenini çok saklamıyordu. Işığın vurduğu yerlerde vücudunu görebiliyordu. O güzel göğüsleri bu kıyafetin altında iştah açıcı görünüyordu.

Ayakları çıplaktı ve bileğinde bir halhal bağlıydı. Çıplak ensesinde efendisinin mührü vardı. Herkeste olan kendi kuyruğunu yiyen yılan mührü basılmıştı.