4

297 24 17
                                        

¤İnsanlar, yalnızca mavide boğulabileceğini söylüyor ama ben senin naif kahvelerinde boğuluyorum.¤

[Bölüm 4: Pembe Fil]

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[Bölüm 4: Pembe Fil]

"Chaerin-ah," Telefonun ötesinden duyulan tiz ses, beni ağlatacak kadar nazik bir tondaydı. "Gelmek zorunda olmadığını biliyorsun, değil mi?"

Ufak bir iç çektim. Elbette biliyordum fakat yine de bunu istiyordum. Çatlak kabuğumda yeterince kalmıştım, Hyobin'in de dediği gibi. Ayrıca, onlara Jungkook'tan nefret etmediğimi de kanıtlamak istiyordum.

"Aynı şeyi bir kez daha sorarsan yüzüne kapatacağım." dedim hafifçe gülerek. "Bunu gerçekten istiyorum Jimin, arkadaşlarımla vakit geçirmek istiyorum."

Kesik bir nefes duydum önce. Ardından gürültülü bir "Sonunda be!" nidası. İkimizin kahkahaları da havaya karıştırdığında rahatladığımı hissetmiştim. "O zaman seni bir yarım saate alırım. Anlaştık mı?"

"Anlaştık!"

Artık yapmam gereken tek şey sakin olmak ve... Sakin olmaktı.

Ama olamıyordum.

Çatı katının taban kapısını açıp tahta merdiveni uzattım titreyen ellerimle. "Jarvis!" diye bağırıyordum bir yandan. Sakin olmaktan bahsediyorduk, değil mi? Öyleyse sakin olmak adına yapacağım şey Jarvis'e sarılmak olmalıydı.

Parkelere sürten pati sesleri yüzüme mayhoş bir gülüş yerleştirmişti. Açlıkla ona sarıldığımda gerçekten daha mutlu hissediyordum. "Anne seni çok seviyor, bebeğim." dedim ve suratını avuçlarıma aldım. "Anne seni çok seviyor ve sana patronluk taslamıyor."

Ding dong.

Yarım saatin ne ara geçtiğini anlayamadan kapı zili çalmıştı. "Ve annenin gitmesi gerekiyor." diye mırıldandım Jarvis'in kafasına bir öpücük kondurup. Jimin beklemeyi sevmezdi.

Boş sokağa çıktığımızda "Teyzemler yok mu?" dedi kolunu omzuma atıp. Dilimi damağıma çarptırdım. "Ondan önce gelmezler."

"Haberleri var mı?"

"Sorguya mı çekiliyorum?" Kaşlarımı kaldırıp muzip bir ifadeyle güldüm. O ise yanağımı sıktırdı ve "Yaramazlık yapıyor musun diye kontrol ediyorum." dedi sırıtarak. Göz devirip "Haberleri var, merak etme." dedim.

"Hm, iyi. Jarvis'i de getirseydin keşke."

İç çektim. "Birileri rahatasız olur diye hiç kalkışmadım." İnsanlar köpeklerden korkabilirler.

Sağa sola salladı kafasını. "Jarvis çok uysal. Kimseyi rahatsız etmez." dedi ve boğazını temizledi. "Bir dahakine getirirsin artık." derken yan yan bana bakıyordu. Bu, yalnızca bir defaya özgü bir şey mi diye anlamaya çalışıyordu sanırım. Omuz silktim. Çünkü ben de bilmiyordum.

it's time to go | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin