8

259 23 18
                                    

¤Ölüler, yaşayanlardan çok çiçek alır. Çünkü pişmanlık, minetten daha güçlüdür.¤ -Anne Frank

[Bölüm 8: İlgi]

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[Bölüm 8: İlgi]

Bacaklarımın arasındaki yastık, soğuk havaya rağmen beni terletiyordu artık. Güneş kendini insanlığa sunduğunda anladım, uyuyamayıp bir o yana bir bu yana döndüğümü saatlerdir. Çatı katının üçgen penceresinden sızan gün ışığı, filmlerdeki ya da kitaplardaki kadar parlak değildi. Bana ulaşamadan güçsüzce düşüyordu sanki. Sırt üstü dönüp tavanı izlemeye koyuldum. Acemice çizilmiş yıldızlar ve gezegenlerle kaplıydı. Küçükken çok daha güzel gözükürdü gözüme, daha gerçekçi hissettirirdi. "Artık ne güzel ki?"

Gözlerimdeki suyu silip doğruldum. Okula gitmeme saatler vardı hala. Bu yüzden ağırdan alarak hazırlanmaya başladım. Belki zihnimi biraz meşgul ederdi de düşünmeyi keserdim.

Yatağıma boydan boya uzanmış Jarvis mışıl mışıl uyuyordu. Gürültü yapmamaya özen göstererek üzerimi değiştirip odamdan çıktım. Herkes uyuyordur sanıyordum fakat banyonun sarı ışığı aksini söylüyordu. Odama dönüp yatma taklidi yapmak için de çok geçti artık.

"Erkencisin." dedi annem gülümseyerek. Bigudili saçları ve sabahlığıyla tatlı bir hanımefendi gibi duruyordu. Yeni uyandığı şiş gözlerinden belliydi.

Ona biraz daha yaklaşıp duvara yaslandım. "Sen de öyle."

Çok tiz fakat tatlı bir sesi vardı annemin, şekerlemeleri hatırlatırdı bana. "Uyku tutmadı." dedi. Cılız parmaklarıyla benimkilere tutunup "Güzel yüzünü özledim, bebeğim. Biraz konuşalım mı?" diye sordu.

Salona geçtik hayaletler gibi. Kucağına koymuştum kafamı saçlarımla oynasın diye. Derin bir iç çekti. "Neden ağladın Chaerin?"

Burnum, içine asit kaçmış gibi sızlamaya başladı ansızın. Gözlerimi yumdum sıkı sıkı. "Hava yüzünden." diye söylendim.

Onaylarcasına homurdandı annem. "Dün yağmur yoktu ama." diye mırıldandı. "O zaman neden ağladın?"

Şaşkınlıkla kafamı kaldırdım kucağından. Koltuğa yasladığım ellerim titremeye başlamıştı. Boğazımdaki yumruyu yok etmek için yutkundum ve günlerdir aklımdaki o soruyu sordum. "Bir insan neden ölmek ister anne?"

Annemin hareleri dehşetle doldu bir anda. "Yoksa se-"

"Hayır, hayır. Sadece, sadece merak ettim." Hızla iki yana salladım kafamı. Hiç sormamalıydım, aptal ağzımı hiç açmamalıydım.

Yüzümü avuçlayıp endişeli gözlerini sundu bana annem. "Nerden düştü aklına bu?" dedi naifçe.

Nefret etsem de yalan söylemek zorundaydım. Birkaç gün önce okuduğum kitaba attım suçu. "Ne kadar düşünürsem düşüneyim, Werther neden intihar etti anlayamıyorum. Nasıl olur da sevmek gibi bir his katil olabilir?"

it's time to go | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin