¤En hüzünlü yerlerinde açsın çiçekler.¤ -Zainab Aamir
[Bölüm 17: Sıkıcı]
"Anne!"
"Ne var? Merak ediyorum işte. Dünyadaki en güzel kıza sahibim, kim bilir kaç tane erkek peşinden koşuyordur." deyip kıkırdadı annem. İzlediğimiz filmden mi bilmiyorum ama deminden beri saçma sapan sorular soruyordu bana.
Yalnızca bir kez olsun annemle normal bir gün geçirmek istemiştim!
"Erkeklerden daha önemli işlerim var, tamam mı? Ayrıca peşimde kimse yok." der demez telefonuma bir mesaj geldi. Göz ucuyla kontrol ettiğimde Yugyeom'dan aldığım seksen ikinci mesaj olduğunu gördüm. Tanrı'ya şükür annem telefonumla ilgilenmiyordu.
Yugyeom'a gelirsek eğer... Onu kaç kez reddedersem edeyim vazgeçmiyordu. Benden hoşlanmadığına da emindim fakat bir türlü uzaklaşmıyordu işte.
Telefonumu sessize alıp koltuğun diğer ucuna fırlattım bıkkınlıkla. Erkeklerden nefret ediyordum! O kadar salak ve sorumsuzlardı ki...
Reşit bile olmadan bir kızı hamile bırakmak da ne demek?
Konuyu oraya getirme, konuyu oraya getirme, konuyu oraya getirme...
Hayır, yani anlamıyorum. Neyine güveniyorsun da saçıyorsun o tohumları? Canımı falan sıktığı yok bu durumun ama çok saçma. Yoora'yı sevip sevmediği bile belli değil o sorumsuz veletin.
Sanırım Hyobin, Jungkook'a tavşan derken haklıydı.
"Biraz daha turta ister misin?" Annem karman çorman olmuş düşüncelerimden beni, burnuma dayadığı porselen tabakla ayırmıştı.
Filmi durdururken onaylarcasına kafa salladım. Annem salondan çıkınca da koltuğa boylu boyunca uzanıp telefonumu aldım elime. Hyobin, işiyle ilgili binlerce şikayette bulunmuş; Yugyeom, bir sürü komik fotoğraf ve özlü sözle galerimi katletmişti. İki konuşmaya da cevap vermeden telefonu geri koyacaktım ki bir e-posta bildirimi geldi. Tanımadığım bir hesaptı. Yazan şey ise neşemi, annemin saçma sapan erkek sohbetinden daha da çok kaçırmıştı.
"Ağzının neye değdiğine dikkat et, sürtük."
Ergence bir cümle olmasına rağmen beni fazlasıyla ürkütmüştü bu posta. Aklımdaki tek şüpheli Yoora'ydı. Jungkook'u öptüğümü görmüş olmalıydı.
Bugün tek isteğim dinlenmekti. Sinirimi bozan insanları düşünmeden vakit geçirmek istiyordum. Telefonumu tamamiyle kapatıp yastıkların altına soktum. "Ulu Tanrım, koru beni."
"Chaerin!" Annemin yükselen sesi korku filmi efekti yaratıp koltuktan düşmeme sebep olmuştu. "Seni görmek isteyen biri var!"
Öfkeyle oflayıp puflayıp kalktım yerden. Ah, yemin ederim eğer Yugyeom'sa-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
it's time to go | JJK
Fanfiction"Herkesin Yakışıklı Prens'i vardır!" diye söylendi bir kez daha. Kollarımı göğsümde birleştirdim. "Benim prenslere ihtiyacım yok." Gözlerinde karanlık parıltılar dolaşıyordu, vazgeçmeyecekti. Bir çırpıda ranzanın üstündeki yatağından indi ve benimki...