16.06.21
BÖLÜM 13* YALNIZLIK
Sertap Erener – Koparılan Çiçekler
İYİ OKUMALAR! 👻
***
Aklım, derin bir deniz gibi içine çekiyor düşüncelerimi. Düşüncelerim boğuluyor. Yoksa boğulan ben miyim?
Kana bulanmış ellerimle kapıyı açtığımda ardımda bıraktığım izleri temizlemem gerektiğini biliyordum ama yerimden kalkamıyordum. Burnumun kanaması durmuştu fakat başımda çok ciddi bir ağrı vardı.
Neredeyse bir saattir kıpırdamadan düşünüyordum. Kim neden benim üzerime böyle bir iftira atmıştı ki?
Kısa sürede iyi ilişkiler kurduğumu düşündüğüm insanların –ki çoğuna çocukluğumdan aşinaydım- benim böyle bir şey yapmış olmama inanmaları, bana gelip sormamaları bile öyle kırmıştı ki kalbimi kırıklara bakacak yüzüm yoktu.
Kendime kızıyordum, niye arabasına bindin, niye hediye aldın, niye samimiyet kurdun diye. Oysa suçlunun ben olmadığımı da çok iyi biliyordum. Bu yaptıklarımın üzerime böyle bir iftira yıkacağını nasıl bilebilirdim? O kadar dikkat etmeme rağmen yine de olanlar olmuştu.
Yalnız olduğumu o an fark ettim. O kadar yalnızdım ki yalnızca içimden konuşuyordum. Ve bu yalnızlık, yeni bir şey değildi hep vardı. Kimse inanmayınca yalnız kalıyormuş insan, anladım.
Kapalı ışığı yaktığımda gözlerim acıdı. Burnumun ve başımın ağrısı yüzünden döktüğüm gözyaşları, gözlerimi yakmıştı. Kuruyan yaşları yanaklarımda bir gerginliğe sebep olmuştu. Halimi görmek için banyoya girdiğimde. Burnumun kenarında bir kızarıklık gördüm. Çenem ve tişörtümde de kan lekeleri vardı.
Ellerimi ve yüzümü birkaç kez yıkayarak kandan arınmaya çalıştım. Üzerimdekileri eşofman takımıyla değiştirdiğimde elime birkaç bez ve çamaşır suyu aldım. Evin içindeki, kapı kolundaki lekeleri temizledim. Kuruyan inatçı damlaları silerken bir şey düşünmemeye çalışıyordum. Bu donukluğumun bir fırtına gibi bana döneceğini de biliyordum.
Merdivenlerdeki lekeler aklıma geldiğinde saatin kaç olduğunu umursamadan anahtar alarak çıktım. Anahtarda kanlıydı ama onu en son yıkayacaktım. Merdivenlerde ve tırabzanlardaki lekeleri silerken, burnumun içine yakan çamaşır suyu kokusu beni uyanık tutuyordu. En alt kata kadar tüm lekeleri dikkatle sildim.
Tekrar eve girdiğimde anahtarı sıcak suyun içine atarak, içine çamaşır suyu kattım. Ellerim tamamen çamaşır suyu kokuyordu fakat rahatsız olmak yerine umursamadım.
Temizliği başlamışken mutfağı da temizledim dip bucak. Hızımı alamayınca sildiğim yerlerin üzerinden birer kez daha geçtim. Ellerim yanmaya başladığında çöktüğüm yere oturdum. Duvardaki saatin tik-tak sesleriyle saate baktım. Saat dörttü. Sabah olmasına iki saat kalmıştı. Sınavımın saat dokuzda olduğu aklıma geldiğinde yerimden kalktım.
Ellerimi yıkadım tekrar. Kirlileri makinaya attım. Odaya girdiğimde cama kısa bir bakış attım. Notlarımı elime alarak ders çalışmak masaya oturdum. Çok yorgun hissediyordum ama uykum yoktu. Zaten sabah olmuştu, saatin nasıl geçtiğini anlamamıştım bile.
Bugün üç vizem vardı ve benim aklımda hiçbir şey kalmamıştı. Gözlerimin önüne bana olan bakışları, Sıraç abinin beni kovuşu geldikçe dikkatim dağılıyordu. Ağlamamak için direniyordum.
Düşünmek istemiyordum ama işin içinden nasıl çıkacaktım?
Ya duyulursa? Gerçek olmasa bile insanların ağzına sakız olduktan sonra ne anlamı vardı ki?
![](https://img.wattpad.com/cover/252537720-288-k223641.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECEYİ KURTARMAK
ChickLitİlerleyen bölümlerde YETİŞKİN İÇERİKLİ SAHNELER olacaktır. *** Kurtuluş. Kurtuluş'tu bu. Bu gözleri, benimkilerin aynısı olan bu gözleri nerede görsem tanırdım. Ama öyle değişmişti ki, yüzündeki o haylaz pırıltılardan eser yoktu. Sanki dünyanın dön...