BÖLÜM 8• NUMARA

26.7K 1.4K 283
                                    

01.06.21

BÖLÜM 8* NUMARA

Göksel – Bir Seni Konuşurum

İYİ OKUMALAR! 👻

***

Kurtuluş, küçükken suskun bir çocuk olduğum için çok üzerime gelirdi. Ona karşılık vermediğimde daha da hırçınlaşır, daha da köpürürdü.

Çocukken de sert mizacı vardı, şimdi de. Hatta benim üstüme geliyor diye diğerleri ona az kızmıyordu. O yine de kimseye aldırmadan beni zorlamaya devam ederdi. Benimle bir derdi olduğunu düşünürdüm o zamanlar, beni sevmediğini düşünürdüm.

Şekerler aramızda ki en büyük iletişim kaynağı ve en büyük tartışma sebebiydi.

Aslında bakınca onun sayesinde abilerim tarafından bastırılmış tarafım biraz olsun isyan etmeyi öğrenmişti. Kurtuluş beni her zaman konuşturmak için uğraştığında bunu hep bana kötülük yapmak istedi diye algılamıştım.

Oysa şimdi biraz olsun kendim için kararlar alabiliyorsam bunu sebebi tamamen onun bana tavrından ötürüydü. O zamanlar böyle davranmasaydı şimdi nasıl bir karakterde olabileceğimi az çok tahmin edebiliyordum. Ki hala abilerimin baskısını her zaman üzerimde hissederek diken üstünde yaşıyordum. Alışkanlıkları terk etmek o kadar kolay değildi. Özellikle benim için.

O günün akşamında annemle yaptığım can sıkıcı başka bir telefon görüşmesinden sonra dersin başına oturmuştum. Fakat aklım asla derste değildi. Not defterime aklımdan geçen cümleleri yazdığımı fark ettiğimde kalemi bıraktım.

Gözlerim yarı açık pencereme kaydığında çıkmamak için kararlıydım. Sanki oradan bakarsam Kurtuluş aklımı okuyabilecek diye korkuyordum. Yarınki derslerim için hazırlık yaparak yatağa girdim.

Uyumak bir kaçıştı.

Sabah gözlerimi araladığımda açık cam yüzünden biraz üşümüş olduğumu fark ettim. Mart ayı gündüz ne kadar sıcaksa akşamları da bir o kadar serindi. Üşütmemeyi dileyerek yataktan kalktım.

İçeriden gelen seslere bakılırsa evdekiler henüz çıkmamıştı. Üzerime kot bir pantolon ve düz bir bluz giyerek odadan çıktım. O sırada teyzem kulağına küpesini takmaya çalışarak koridordan geçiyordu.

"Günaydın canım," diye seslendi.

"Günaydın. Geç mi kaldınız?" diye sordum.

"Yok, Emir'i hastaneye götüreceğiz kontrol için. Oradan işe geçeceğiz," dedi teyzem. Dersim olmasaydı ben götürürdüm diye teklifte bulunacaktım ama yoklamayı kaçırmak istemiyordum.

"Anladım." Lavaboya girip işlerimi hallettim. Siyan, düz ve uzun saçlarımı bir atkuyruğu yaparak çıktım banyodan. Mutfakta Emir ve Mert vardı ve Mert sessizce kahvaltı yapıyordu. Çayını alıp yanına oturdum. "Günaydın abla," diye seslendi.

"Günaydın yakışıklı," diyerek saçlarını karıştırdım. Ama söylenmedi. Bu çocukta peygamber sabrı falan var herhalde. Hiç şikayet etmiyordu. Birde karşımda başı geriye düşmüş, ağzı açık uyuyan Emir'e baktım. Teyzeme içimden sabır dileyerek ufak ufak bir şeyler atıştırmaya başladım.

"Biz çıkıyoruz!" diye seslendi teyzem yürürken. Huysuz Emir'i zorlukla kaldırmış kapıya sürüklüyordu. "Oğlum hadi!" Eniştem çoktan aşağıya inmişti. "Akşam görüşürüz," diye karşılık verdim.

GECEYİ KURTARMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin