İlerleyen bölümlerde YETİŞKİN İÇERİKLİ SAHNELER olacaktır.
***
Kurtuluş.
Kurtuluş'tu bu.
Bu gözleri, benimkilerin aynısı olan bu gözleri nerede görsem tanırdım. Ama öyle değişmişti ki, yüzündeki o haylaz pırıltılardan eser yoktu. Sanki dünyanın dön...
Yazığım en uzun bölümü sizlere takdim ediyorum, söz verdiğim İpek'li bölüm.
Umarım çok hata yoktu ve umarım beğenirsiniz.
İYİ OKUMALAR...👻
***
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İPEK
***
Çok güzel, tutkulu bir rüyadan uyandığım için kendimi mutsuz hissediyordum. Rüyamda Göktürk, bedeninde muhteşem duran asker kamuflajını giymiş, silahını kuşanmış ve bana dönük namluyu ha bire ateşliyordu. Her ateş ettiğinde yüzümde dudaklarının dokunuşunu hissediyordum. Ama bir türlü dudaklarımız birleşmiyordu. Göktürk bu kadar kötü nişancı mıydı?
İlhan'ın açtığı saç kurutma makinasının sesi yüzünden güzelim rüyadan uyandım. Belki bir iki atış daha yapsa öpüşecektik. Kahpe kader.
Elektriklenmiş ve birbirine girmiş saçlarımı yüzümden çektim ve kaybolan tokayı arama zahmetine girmeden yataktan çıktım.
Uzun ezik boynunu kolumun altına sıkıştırdığım Sid, namı diğer Zeytuni ile merdivenlerden uykulu uykulu iniyordum. Aynanın karşısında saçlarına saç sabitleyicimi sıkan İlhan ile aynada göz göze geldik.
"Napıyon?" diye sordum uykulu uykulu. Saçlarından ellerini ayırmadan aynadan bana baktı. Tipim hoşuna gitmemiş gibi yüzünü buruşturdu, üzerimde dizleri çıkmış kaka desenli pijamam vardı, neyimi beğenmemiş olabilirdi ki? Beni süzmesi bitince gözleri kolumun altından kayan pelüşe takıldı. Zeytuni'yi yine kolumun altında çekiştirdim. "Sen napıyorsun asıl o pelüş oyuncakla? Sakın bana onunla uyuduğunu söyleme abla." Sesi şaşırmış gibi çıkıyordu.
Uyuyorum. Ama istemiyorsun madem söylemem.
Arkasından geçerken bir tane tekme atmadan duramadım. Seviyorum bu çocuğu. Ayağım acıdı ama çaktırmadım. "Sana ne ergen akraba..." Seke seke adımladım. İlhan'ın dizinin arkasına yediği tekme yüzünden dizi büküldü ve dengesini kaybetti ama düşmedi. Dua etsin çok uykum vardı yoksa daha kafasıyla dalga geçecektim. O saçının hali neydi öyle?
İlhan arkamdan söylendi. "Gerçekten delirdi, oyuncakla konuştuğu yetmiyor bir de uyuyor..." Zeytuni artık benim yakın bir dostumdu. İlhan alışsa iyi ederdi yoksa kendini sokakta bulurdu.