İyi okumalar...☺️
***
14.05.21BÖLÜM 1 * KAPKARA
Ekin Ekinci – Sana Saklandı Ruhum
***
Küçükken çok utangaç ve bir o kadar sulu göz bir çocuktum. Başka çocuklarla oyun oynamak için adım atmak benim gözümde koca bir dağı aşmak gibiydi. Bunun birçok sebebi vardı, ağabeylerim gibi.
Ağabeylerimle aramda on yaştan fazla vardı. Küçükken arkadaşlarıma, oyunlarıma ve tavırlarıma dikkat etmem için beni sürekli uyarırlardı. Onların direktifleriyle böyle kendi hayatı için kararlar almaktan ve fikrini beyan etmekten çekinen biri olup çıkmıştım. Şimdi bile insan ilişkilerimde düşüncelerimi söylemek konusunda iyi değilim.
Dürüstlük yapmıyordum belki ama yalanda söylüyor sayılmazdım.
Sadece idare ediyordum. Her şeyi idare edecek bir düzeyde yaşıyordum ne daha fazlası ne daha azı, hep orta karar.
Benim adım Rana.
Alın yazımda neler yazıyordu bilmem ama bunu değiştirmek için ilk defa bir adım atmıştım. Aldığım kararla evimden çok uzağa gelmiştim İstanbul'a. İstanbul benim yarım bıraktığım şehirdi.
Yaklaşık bir buçuk yıl önce annem beyin kanaması sebebiyle kısmi felç geçirdi. Bu da hayatıma ciddi anlamda bir değişime sebep oldu.
Okulumu, arkadaşlarımı, sevgilimi bırakıp ailemin yanına döndüm. Babam yoğun tempolu bir işte çalışıyordu emekli olmasına rağmen. Bu yüzden annemi kurtaran komşumuz olmuştu.
Daha sonra ikiz olan ağabeylerim de tatillerinden dönene, babam da işten izin alana dek annemin durumu ağırlaştı ve doktor iyileşme ihtimalinin çok düşük olduğunu söyledi.
Bunu duyduğumda ne çok üzüldüğümü hatırlayınca hala kalbim kırılıyordu.
O sırada yanımda kimse yoktu. Apar topar ilk uçakla Kütahya'ya dönmüştüm. Perişan bir şekilde annem hakkında herhangi bir gelişme olup olmadığını öğrenmek için bekliyordum.
Ne kadar zorlansam da yaşadığım şoka rağmen dik durabilmiştim en azından o an dik durmaktan başka şansım olmamıştı. Yine de annem eve döndüğünde birinin onun bakımını üstlenmesi gerekiyordu. Bu bendim. İki yengemde çocuklarını, ağabeylerim de yabancının eline annemi bırakmanın doğru olmayacağını bahane ederek henüz on dokuz yaşındaki beni anneme bakmak için görevlendirdiler.
Bu ağır bir yüktü, biraz korkutucu.
Yanlış anlamayın, ben zaten annemi başkasına emanet edemezdim fakat yine de bunca bahanenin ardından küçük bir kızı –ki bana göre oldukça küçüktüm- böyle bir yükün atlında bırakmaları beni hayrete düşürmüştü. Yine de buna hiç pişman olmadım, annem ne kadar üzülse de ben sadece onun varlığıyla mutlu oluyordum. Neredeyse onu kaybedecek olmanın verdiği o korkutucu hissin etkisi büyüktü.
Her şeyin değişimi böyle başlamıştı ama annem iyileşti. Artık durumu çok iyi, kendi bakımını üstlenebiliyor hatta ev işlerini de yapabiliyor hala gelmişti. Eski haline dönmüştü. Bunun için her gün şükür ediyordum.
Annemin durumu düzelince okula dönmek istediğime karar vermiştim. Bu kararı alırken öyle çok zorlanmıştım ki, anlatamazdım. Yarım bıraktığım işi tamamlayabileceğime olan inancım pek yüksek sayılmazdı. Tereddütleri her daim yanında taşıyan karakterde biriyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECEYİ KURTARMAK
أدب نسائيİlerleyen bölümlerde YETİŞKİN İÇERİKLİ SAHNELER olacaktır. *** Kurtuluş. Kurtuluş'tu bu. Bu gözleri, benimkilerin aynısı olan bu gözleri nerede görsem tanırdım. Ama öyle değişmişti ki, yüzündeki o haylaz pırıltılardan eser yoktu. Sanki dünyanın dön...